- 1481 Okunma
- 12 Yorum
- 0 Beğeni
ŞANZIMAN SU KAYNATTI
Selami onuncu kez girdiği KPSS sınavında nihayet 90 ın üzerinde puanı tutturmuş ve Mal Müdürlüğünde Tahsilat Memuru olarak göreve başlamıştı. Artık evlenebilirdi. Çünkü bir işi gücü vardı ve yaşı otuzu geçmişti.
Anne ve babasının uzun arayışları sonunda hemşerileri olan Rasim Emminin güzel Kızı Münevver’e talip oldular. Münevver, ailece işçi olarak çalıştıkları o çiftlikte koyun ve inek sağmaktan illallah ettiği ve her Allah’ın günü o tezek kokularını ciğerlerine doldurduğu yetmiyormuş gibi azgın boğaların tacizkar bakışları, hatta ara sıra boynuzlarıyla kıçına attıkları çentiklerden fazlaca bıkmış olmalı ki Selami’nin –Anne ve babası vasıtasıyla- yaptığı evlenme teklifine düşünmeden ‘’eveeeetttt ‘’ dedi. Varsın Selami biraz saf ve bir kolu çolak olsun ne çıkardı.
Evliliklerinin ilk beş-altı yılında seri imalata geçtiler. Bir, iki,üç derken dördüncü çocukları da yer yüzünü şereflendirince Münevver dayanamadı artık.
-Selami. Artık yeter. Gel bir araba alalım. Böylece ne sen bana bin ne de ben sana. İkimiz de arabaya binelim. Hem bu çocukları taşımak da baya zor oluyor artık.
-Haklısın Münevver de benim kol sakat, sende de okuma yazma yok. Ne’tçeeez. Nasıl alacaz ehliyet?
-Sen o işi bana bırak. Alacam ehliyeti.
Münevver Halk eğitim merkezinin açtığı okuma yazma kurslarına gitti. Ali’yi ata baktıramadı ama bir kaç ay içinde önce I. Kademe, sonra da II. Kademe Okur Yazar Belgesi aldı.
Okur-yazar belgesinin alındığı gün Münevver, Manifaturacı Hüsnü’den - parası gelecek ay ödenmek üzere- kendisine ve çocuklarına esvaplar aldı. Süslendi, püslendi. Güzel bir pasta yaptı. Evi grafon kağıtlarıyla süsledi. Bir de kocaman pankart hazırladı. Bu güzel günü çok iyi bir şekilde değerlendirmek istiyordu.
Selami akşam kapıyı çalınca dört çocuğunu da sıraya dizdi ve kapıyı açtı. Selami’nin boynuna sarıldı.Yanağına kondurduğu kocaman bir öpücük Selami’nin suratında kocaman bir ruj izi bırakmıştı. Selami de karısını aşk ile, şevk ile öptü. Abdesthane ibriği gibi sıralanmış evlatlarının başlarını okşadı ve içeri salona geçti. Biricik aşkı Münevver’in buram buram aşk ve ihtiras kokan pankartını gördü ‘’SEVİNİM SNİ ÇK SVYORM’’ ‘’ Bir tanem benim yaaa, okuma yazmayı öğrendiği gibi şifreli yazı yazmayı bile öğrenmiş. Acaba ne diyor ?‘’ Diye düşünmeye başladı. ‘’ Neyse ne neticede benim için hazırlandığına göre mutlaka güzel bir şeydir’’ diye üzerinde fazla durmadı.
O yazının üzerinde fazla durmadı ama Münevver’in üzerinde çok fazla durdu o gece. Böylece beşinci çocuk da yola çıktı.
Okuma yazma belgesi tamam olunca Münevver bir şoför eğitim kursuna katıldı. Kursun müdürü olsun, zaman zaman o kursta sınavlara giren trafik polisleri ve kursun öğretmenleri olsun hepsi Selami’nin tanıdığı insanlardı. Az mı kurtarmıştı Selami onları olmayacak vergi borçlarından O bakımdan Münevver’in sınavları atlatması hiç de zor olmadı. Tek bir soruyu bile okumadan Motordan 90, İlkyardımdan 80, Direksiyondan ise 100 tam puan almıştı. Özellikle direksiyon sınavında yanına oturan Trafik polisi ‘’ Ablacığım Allah aşkına durdur şu arabayı bak seksen vereceğim, Abla durdur bak doksan oldu ‘’ diye bağırmış. Münevver’in ‘’Debriyaja o kadar basıyorum basıyorum durmuyor ben naapıyım ‘’ demesi üzerine garibim polis. ‘’Abla en sağdakine bas en sağdakineee’’ deyince ve de hayat memat meselesi deyip ‘’Tamam abla yüz verdim ‘’ dedikten sonra durabilmişti araba.
Artık ehliyet de alınmıştı. Eğer Münevver’in içinde beş numaralı velet olmasaydı o akşam altıncı da yola çıkıyordu kutlama yapalım derken.
Sıra artık bir araba satın almaya gelmişti. Önce bir Hacı Murat aldı Selami. ‘’ Karıcığım, bununla iyice ustalaş, bunu vur, parçala haşadını çıkar şoförlüğü iyice pekiştirene kadar. Sonra daha iyi bir şey alırız ‘’ demişti . Münevver şoförlüğüne dil uzatılmasına fena halde içerledi ama fazla da ses etmedi. ‘’Atla arabaya da gör şoförlük nasıl oluyormuş’’ dedi sadece. Selami önce evlatlarının tamamını Hacı Murat’ın bir kilometre ötesinde güvenli bir alana taşıdı. Sonra çevredeki tüm canlı varlıkları kovaladı.Daha sonra yedi ayetel kürsi , üç kulhuvallah, bir elham okuyarak arabanın ön koltuğuna oturdu.
Münevver anahtarı sokup kontağı çevirdi. Sol ayağıyla debriyaja abanırken sağ ayağıyla gazı kökledi. Vitesi dörde alaraktan uçuşa hazır hale geldi. Hacı Murat rodeocu atı gibi sallanmaya başladı.Münevver her iki ayağını da bütün pedallara basıp vites kolunu şekilden şekle soktuktan sonra nihayet asfaltın anasını ağlataraktan arabayı yürütmeyi başardı. Caddede karınca da dahil tek canlı yoktu. Tüm canlı varlıklar hayret, ama daha çok dehşet içinde bu Michael Scuhhammer’i seyre dalmıştı.
‘’ Çok susadım ‘’ dedi. Münevver. Haklıydı elbette. Büyük bir heyecan yaşamıştı ve yaşatmıştı. Bir elini kocasının omuzuna koydu ‘’ Nasıldım ama ‘’ derken, Öteki eliyle de arabanın torpido gözünde su arıyordu. Aradığı suyu buldu sonunda ama arabanın torpido gözünde değil. Kocasının ‘’dikaaatttt kanaallll’’ demesine fırsat kalmadan sulama kanalı içerisinde bol bol su içiyordu artık.
Sonraki günlerde Hacı Murat önce bir kaç kez daha gazi oldu, daha sonra da ebedi hayata irtihal eyledi. Artık kaportacılar, motorcu ve boyacılar, tüm sanayi sitesi onlar arabayı götürdüğünde kepenk indirme eylemi yapmaya başlamışlardı.
Selami’nin gözü korkmuştu ya Münevver’in gözü fazlasıyla karaydı. Hem Selami’yi kafaya almak o kadar kolaydı ki. O günün akşamında altı nolu velet yola çıkarken ertesi günün sabahında kapıya bir Broadway dayandı. Ama Selami bu sefer kararlıydı. Öğretecekti eşine trafik kurallarını, işaretleri hiç olmazsa. Bu Hacı Murat’a benzemezdi. Dünyanın borcuna girmişti Broadway’i almak için.
Karı-koca arabaya bindiler ve Münevver her zamanki gibi asfaltı kazıya kazıya bir kalkış yaptıktan sonra yola koyuldular. Yolda Selami başladı sormaya:
-Hanım şimdi bak ileride kırmızı yandı. Ne demek o?
-Geç demek.
-Allah Allah..peki sarı yansaydı?
-Yavaşça geç.
-Ya yeşil yanarsa?
-Son sür’at geç.
‘’ Eyvaaahhh ‘’ diye düşündü Selami. Farkında olmadan bir cenaze arabasına binmişti.
Daha sonra yoldaki işaretleri sormaya başladı.
-Hanım şu işaret ne?
-Dikkat deve çıkabilir.
-Ne devesi yahu ona kasis denir. Nereden çıkartıyorsun deveyi.
-Baksana deveye benziyor.
-Peki şu ne?
-Amaaannn neyse ne . Ben en çok üzerinde çatal-bıçak olan trafik işaretini seviyorum.
‘’Anlaşıldı hapı yuttuk ‘’ dedi Selami. Hele bir de Münevver iyice gaz pedalına abanınca Kur’andan bildiği bütün ayetleri okumaya başladı. Derken arabadan birden dumanlar yükselmeye başladı. Münevver sağa çekip bir çam ağacına hafifçe dokundurduktan sonra arabayı durdurdu.
Selami sordu:
-Ne oluyor hanım? Bu duman ne?
-Bilmiyorum defransiyeli açıp bakacağız artık.
-Kaputu demek istiyorsun sanırım.
Kaputu açıyorlar. Eeee ‘’ne de olsa motor sınavından doksan almış. Mutlaka anlıyordur arızanın ne olduğundan.’’ Diye düşünüyor Selami.
-Problem neymiş?
-Balatalar meme yapmış sanırım.
Selami de araba milletinin derdinden anlamadığı için ‘’ Lan nasıl da bildi maşallah, maşallah . Trafik kurallarını, işaretleri bilmiyor ama motor konusunda maşallahı var hani’’ diye düşünmeye başladı.
-Eeee..Ne yapacağız peki?
-Akünün kutup başlarını temizleyeceğiz.
-Hımmm iyi öyle yapalım madem.
Münevver bujiyi yerinden söküp biraz üfledikten sonra tekrar yerine takıyor. Kaputu kapatıp arabayı çalıştırmaya gayret ediyor ama nafile. Arabadan hiç ses gelmiyor.
-Ya Münevver senin biraderi arasana cep telefonundan. Ona anlat durumu. Daha olmazsa gelsin bize yardıma.
-Ben de hallederim ya alet edevat yok. Neyse tamam arayayım biraderi.
Arabaya girip cep telefonunu buluyor ve kardeşini arıyor.
-Alooo…Birader biz Kızılçam yolundayız. Arabanın şanzımanı su kaynattı. Acele aletlerini al yardıma gel.
Telefondan kaynının sesini duyuyor Selami.
-Tamam abla. Gülmekten gebermezsem ya da gülerken yolda bir kaza geçirmezsem on dakikaya kadar oradayım.
-Ayol manyak bu benim kardeşim. Kakasında boncuk görmüş sanki. Ayol nesi var şimdi benim anlattıklarımın. Neye gülüyor ki bu salak.
-Ya boş ver be hanım. Madem şanzıman suyu kaynattı. Hazır yanımızda sallama çay da var. Şuradan iki çay yap da şu nefis çam ormanında güzelce içelim baş başa..
YORUMLAR
Nefis bir gülmece öykü olmuş öğretmenim...
Bir an yıllar önce arkadaşlarla anlaşarak ,ehliyet kursundaki öğretmeni kızdırdığımız günler aklıma geldi.. Öğretmen sordukça farklı cevaplar veriyorduk...Kaygan yol işaretini gösterince "Sarhoşlar için yol", zincir takılı tekerleği gösterince " Düğün var" [ Hakikaten davula çok benziyordu o işaret] deyip gırgır yapıyorduk.. Sizin öykü her yönüyle zengin ve harika olmuş.. Kutluyorum.
sami biberoğulları
Selam ve saygılar.
vallahi hocam süpersiniz..
gülmekten karnıma ağrılar girdi..
hay allah razı olsun sizden..
kendi yazdığım öyküler az kaldı kafayı yedirttirmek üzereyken sizinkiler hızır gibi yetişti..
selam ve hürmetler efendim..
sami biberoğulları
Güzel yorumlarınız bana şevk veriyor. Mesela hiç hesapta yokken bu hikayenin devamı geldi. Ben sizlere teşekkür ederim asıl.
Selam ve saygılarımla.
Biri beni durdursun, şimdi komaya gireceğim gülmekten.
Süpersin Sami abim Süpeeeeeer!!!
Kalemin, o espirileri üreten beynin dert görmesin emi :)))
Billur T. Phelps tarafından 1/25/2012 5:26:28 PM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
Çok teşekkürler Billur Kardeşim. Aynen devam ediyorum.
Selam ve sevgilerimle.
selaminin işi zor gardaş...nüfusu artıyor...münevver devamlı kaza yapıp duruyor...daha sonu var gibi....çaydan sonra bakalım ne olacak...yedi numara yoldada giderken üzücü bir kaza olmasa...yazıların tiryakilik yaptırdı hocam bilesin saygılarımla
sami biberoğulları
İşin doğrusu bu hikayenin devmı yok. Ama bakıyorum arkadaşlar bir beklentiye girdiler. Yazsam mı acaba bir şeyler?.
İnşallah iyi omuşsundur dileklerimle selam ve saygılarımı yolluyorum.
değerli abim böylesine güzel ve acayib'ül garaip derecede mizahi yazılarından kendimi mahrum ettiğim için kendimi kendime karşı affetmiyorum...Selamiyeda acıdım şerefsizim...bin bin nereye kadar...öylesi arabayı süren kadının arabasına binilrmi? selamlar abican
sami biberoğulları
Nerelerdesin. Ne zamandır sesin soluğun çıkmıyor. Özledik seni yav. İnşallah iyisindir.
Selam ve sevgilerimle.
Değerli yazar, belliki mizahı çok iyi kullanıyorsunuz. Özellikle etrafı gözlemleme yeteneğiniz üst seviyede bunu şu ifadeden iyi anladım ve hilafsız yarım saat güldüm...
"Abdesthane ibriği gibi sıralanmış evlatlarının başlarını okşadı ve içeri salona geçti."
Müthiş bir tanımlama...sizi canı gönülden tebrik ediyorum...Selamlarımla
sami biberoğulları
Mizahtan hoşlandığın belli. O zaman sana bir fıkra anlatatım.
Benim memlekette ( Uani Kağızmanda ) vatandaşın biri her gün evinde Kartol ( Yani patates ) yemekten bıkmış. Her Allahın günü indir kartol, kaldır kartol. Neyse bir gün bir işi çıkmış ve senin memlekete gitmiş. Öğlen acıkınca bir lokantaya girmiş. Garson yanına gelince de sormuş.
-Ne yemeğiniz var?
-Kuru, nohut, pilav, etli patates..dyince benim hemşeri durdurmuş garsonu.
-Bana o etli patatesten getir. bakalım nasıl bir şeymiş.
Garson biraz sonra hemşerime bir tabak '' Kartol '' getirince hemşerim çekmiş tabancayı ve bir şarjör mermiyi tabağa boşaltmış. '' Ulan şimdi de isim değiştirerek mi çıktın karşıma '' diye.
Selam ve sevgilerimle.
Kadınlar daha dikkatli şöför diyenlere mi?Tebrik ederim saygılarımla hocam.
sami biberoğulları
Bu arada gerek siz gerekse daha pek çok arkadaşım benim favori listemde olmanıza rağmen bana bilidirim gelmiyor. Durumu mesajla yönetime bildirdiğim halde hâla cevap alabilmiş değilim. Sizde de böyle bir soroun var mı. Yazarsanız sevinirim.
Selam ve saygılar.
en çok beu yazınıza güldüm çok güzeldi ben bukadar kötü şoför değildim anahtarı elimden aldılar helal olsun münevvere araba kullanmasından dolayı helalolsun selamiye bukadar kör aşık olmasından dolayı
daha burda bitmemiştirbu hikaye bence tebrikler
sami biberoğulları
Bu yazımı yazarken aklıma hep senin '' Açılın Şoför Eray Geliyor '' başlıklı yazın geldi. Kısacası kadın milleti ne kadar usta olursa olsun ona direksiyonu emanet etmek çok büyük bir tehlike.
Hikayeye gelince: Bitti. Hepsi bu kadardı.
Selam ve sevgilerimle.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
ayrıca mesajlarına bakmıyormusun
sami biberoğulları
Bana kaç gündür mesaj gelmiyor.Sistamde bir arıza var istersen. Ama sen şimdi bu yazdıüıma da inanmazsın. İstersen Aysel hanıma ve Kemal'in son yazdıklarına yaptığım yorumlara bak.
Selam ve sevgilerimle.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
Baştan sona gülümsettiniz. Anlatma yeteneği bu olsa gerek. Kutlarım Sami Bey. Selamlar.
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
Gülümsettiniz yine. Yıllar önce ehliyet almak için sınava giren ve torpille ehliye alan iki kız kardeşimi hatırladım. üstelik küçüğü üniversite bitirmişti ve arabasına binmek demek nerdeyse ölümü göze almak demekti.en son İki yıl önce yaptığı kazadan korktu da arabayı yeğenlerime bıraktı çok şükür.
Tebrikler, güzeldi..
Selâm ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Bir dönem memleketimizde her aklına esen ve az buçuk parası olan şoför kursu açtı. Sonuçta iki gözü de tamamen görmeyen insanlara bile ehliyet verildi. Halen daha yollardadır o günlerin trafik canavarları.
İlginiz için çok teşekkür ederim.
Selam ve saygılarımla.