- 654 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Heybemdeki Azığımsın Sen
Bu anlaşılmaz gök kubbe altında bir sana sakladım yüreğimi
Utkularımız sarılmadan, ölüm bizi bulmadan okşa bedenimi
Tülbentlerden süzülmüş sabrımla, ne susuzluk yıldırır, ne açlık
Sesimle,sevdalı yüreğimle, şiirlerimle heybemdeki azığımsın sen
Sessiz tepelere yıldızlar yağar geceleri. Acı turunçların sürgünü yetişir yüreğimde. Dilimde ekşi bir şarabın hazzı, yırtıcı hayvanların utkusu paralanır göğsümde. Ben insan oğluyum gülüm. Kendi zincirimde bir bakla, ödenecek bir canım var her pahasına. Kaçışım ihanetten, kendimle savaştan. Neye yorarsan yor, ben sana yangın, sana sevdalı bir yüreğim. Her gece içimde ölüler yıkanır, bir kan ırmağında boğulur ve geceleri tutarım örgülü saçlarından.
Yağmur bulutları çöreklenirken gönlümüzün yemyeşil otlarına bir hasret sağanağı ıslattı kor bağrımızı. Geceler olmasa gül dudaklım, o ağrılı yaman ve hayın geceler, nasıl severdik bu bizi üşüten yağmurları. Bakmazdık dağların moruna, ağlamazdık şarkıların en dokunulmazına. Sözcüklerimiz anlamsız, bağrımız dumansız, yangınımız alevsiz olmaz mıydı söyle?
Kelimelerin cambazlığa özendiği sevda sularında, seller basmışken yüreğimi nurlu gülüşlerin ısıtır gönlümü. Aşkının dal uçları her geçen gün büyürken ben de sakınmam dobra dobra sözümü. Adımlarım beklerken sana ulaşacağı günü, melekler emzirir seni buğulu gecelerimizde. Hıçkırıklarını gösterme dosta düşmana gül bakışlım, geleceğim yunusların sırtında, sevda türkülerimi derlediğimde.
Bir kısrak yelesi çarpınca gülüşünle yüreğime, içim sevinçten acılara duruyor artık. Sessiz çığlıklarla gelirdin oysa uzak tanrıların düşlerinden. Heybemdeki azığım olur, matarandaki suları dökerdik arsız bedenlerimize. Gölgesi olurdun korkak yüreğimin her gece. Öfkenin sağrısına yapışarak derin uykulara dalardık, yorgun şehir sırrımızı gammazladıkça. Ucu ucuna sevda dolardık tütün sarısı esmer sarılışlarla.
Sesinin ulaşılamaz kahretmişliklerinde, isyanımı duyamadın, çağrılarım yanıtsız kalınca. Hiddetinin sorgularında seni düşlerken ben, sen mışıl mışıl uykulardaydın belki de. Özlemli yüreğim, yorgun gözlerim ve sevdalı sözlerim bir kez daha suskunluğuna takıldı. Güller serptim rüyalarımıza dünümüzden, sözcükler derdim uykularına yarınımızdan ve umutlar çaldım hasretin, umudun en dayanılmaz sabır gecelerinden.
Bil ki, bedenimin bütün hücrelerini değiştirsen yeni bir kalıba sokamazsın bu koca adamı. Dilinin bütün oklarını savursan, gönlünün intizarlarıyla beni kavursan da yüreğimi başka gezegenlere atamazsın. Kapalı tuttuğun kapılar aşınınca, yağmurlar yağıp gözlerinin bentleri taşınca, ovalarından sevgi tohumları kalkınca ve bu ağrılı yüreği uçurumlara atınca, gönlünün suları başka denizlere akınca, sana sevgimi nasılsa anlayacaksın.
Gözlerim uykulara, ruhum kokuna sararken özleyişleri, ben dizlerinin sedirinde aya ve yıldızlara gözlerini yüklüyorum. Bildiğim tüm dualarda senin için açıyorum titrek avuçlarımı. Gölgene iz, sevdana giz, senin için yapılan her yoruma densiz ve acılarına bereketli bir deniz oluyorum. Ben bir tanem, senin ruhunda, senin yangınında, kutsal kavgalarında büyüyerek yalnız senin için kendimiz oluyorum.
Selahattin Yetgin