- 1124 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HODAĞIN GÜNLÜĞÜ
HODAĞIN GÜNLÜĞÜ
Köyün ortasında görünen kalabalık hayra alametle, şenlik havasını andırıyordu. Moğdamlar toplanmış yolculuk öncesindeki hazırlıklarını konuşuyorlardı. Bir macgaI, bir yancı, dört öküzcü, bir horazan başı ve yardımcısı, bir hodağ başı ve dokuz hodag, iki horavelci, sekiz çift öküz ve iki çift camuş (manda) baş macgal’ın komutunu bekliyordu.
Macgal Ellez; en öndeki arabanın üstünde ayağa kalkarak ekibe seslendi.
‘’ Herkes son hazırlıklarını gözden geçirsin... Hodağ, öküzcü, yancılar eksik bir şey kalmasın… Her şey tamamıdır?
Gemar: En geriden bağırdı…’’ Tamamdır; tamam. Dedi.
Ard, arda dizilen Furğun öküz arabaları, arabaların peşinden koşan şen çocuklar ve köydeki yaşlıların mahzun bakışları ile moğdamlar yola koyuldular.
Hooo, hoo… ho de babam… ho de… Hodağ başı ho de…
Macgal Ellez: Ola bu yıl horavel başı Aşurdur. Aşur ne diyorsun şenlik için… Hey, hey, hey…
Aşur:
Kara kotan izdedir
Kızıl öküz dizdedir
Kurulsun sofralar
Ekmek aşım közdedir
MacgaI Ellez: Eyvallah, eyvalah…’’ Yüreğine sağlık… Aşur; şen ola, şenlik ola, köyümüzde boluk ola.Hani …?Aşurun yancısı kindir? Ses ver balam sesini duyalım. Beje babo…(söyle babam) Hey, hey, hey…
Gemar:
Cotvanım ez re zanım (köylüyüm, çiftçiyim yol, yordam bilenim)
Ez aşığe hozanım (bilge insana aşığım)
Kute me gelek tere (şükretmesini bilirim, iradem güçlüdür)
Bırçibune nızanım (onurluyum, açgözlü değilim)
MacgaI Ellez: Bavemin-i tu Gemar… Gelek Slav… Em-u gelek ter bun ser-u helbesta te…(Gemar babam olsın… Çok sagol… Bu güzel şiirlerle doyurdun bizi.)
Hodağların gülmeleri eşliğinde yolculuk devam etti. İlk gün kara kotan sahibinin tarlası sürülecekti. Kimin tarlası sürülüyorsa yemeği de o getiriyordu. Sürülecek tarlanın yanına varınca MacgaI seslendi.
Ooohooo, Ohoo… Geldik babam yükünüzü buraya indirin… Hodağlar sizde öküzleri boyunduruğdan açın. Dedi.
Bütün ekip birlikte konaklayacakları yerdeki tertibatı kurdular. Furğun arabanın altına, eski hasır kilimleri serdiler. Hasırların baş tarafına ot yastıkları dizdiler. Gemar arabanın üzerindeki kemre(tezek) çuvalını aldı suların aşındırdığı topak çukuruna iki adet ocak taşı koydu. Etrafta topladığı çalı, çırpı ve kırconla ateşi tutuşturdu. Tezeklerin tutuşması için üfürrek harladı. Tutuşan ateşin üstüne mavi çini kaplı kocaman bir çaydanlık koydu. Hodağlar öküzleri boyunduruğdan açtılar gündüzcü öküzcüler öküzleri toparlayark otlanmaları için biraz ilerideki kuytu yere götürdüler. Öküzler birbirlerini yeni gördükleri için koklaşarak ve kavga ederek İlk gün pek öküzcülere huzur vermediler. Sabah imsak vakti, kuş ötümünde başlayacaklardı kotana. Onun için erkenden uyumaları gerekiyordu.’’Yaygın inanışa göre…’’ İlk gün nasıl giderse ertesi günlerde öyle gidecekti. Herkes ilk gün iyi geçsin diye özverili çalışıyordu. Çaylar içildi, maniler söylendi. Sonra gece öküz otaran öküzcüler hariç herkes uyudu.
***
Sabah şafak atmadan kuşların ötmesi ile Macgal uyandı. Bütün ekibi uyandırdı. Hodağlar Öküz ve camuşları (mandaları) boyunduruğa getirdiler. Öküzlerin kulaklarından tutarak tek, tek hepsini koştular. Her öküz çifti arasından birbirlerine bağlantıları olan zincirleri bağladılar. Kara kotan bütün heybeti ile oracıkta duruyordu. Bütün hodağlar öküzlerin boynuna bindiler. Macgal iki eline tükürerek Kotanın iki macından tutu. ‘’Ya Allah Bismillah’’ diyerek Ho deyin dedi. Hodağlar boynuna bindikleri öküzlere kamçı attılar. Ho, gel, gel, ho, ho gel, hele, hele, ho… Diyerek birkaç gelgitten sonra denge kurulunca kara kotan ağır yükü ile horavele tutunarak yerinden kımıldadı. Burnunu toprağa sürterek toprak ananın karnından içeri girdi. Yalpa yalpa kocaman çimleri devirdi. Her hakos başında kotanın içine yapışan çamur parçalarını yancılar temizliyorlardı. Yeşil olan tarla sürüldükçe ‘’bir hakos, bir hakos daha… Tarla git, gide adeta siyahlara bürünüyordu. Öğle vakti yaklaştı. Köyden Moğdam yemeği geldi. Sofra kuruldu. Öküzcüler öküzleri yemlediler. Bütün ekip birlikte sofraya oturdular. Yemekte arpa ekmeği ve lor peyniri vardı. Afiyetle karınlarını doyurdular.
Macgal Ellez: Hey, hey, hey… Dedi
Aşur:
Arpa ektim hozana
Kamış gibi uzana
Üç diler bir söylerim
Bu izanı yazana
Macgal Ellez: Var olasın Aşur... Dedi.
Gemar:
Arpaya darı gerek
Peteğe arı gerek
Teraziden şaşmayın
Düzene kadı gerek
Macgal Ellez: ‘’Gemar var olasın… ‘’Şen ola…’’Senlik ola… ‘’ Dirliğimiz birlik ola… ‘’Gün ola harman ola… ‘’Ardahan’da bolluk ola… Dedi.
Bunca şenlik havasından çıkılıp molaya son verdi. Bütün ekip sabah olduğu gibi dayanışma içinde elbirliği ile, akşam karanlık çökene kadar tarlayı sürdüler. Akşam olunca, ilk günü iyi bir şekilde bitirmenin sevinci ve onuru ile hasır yataklarındaki ot yastıklarına başlarını koyarak ayakuçlarında uyumanın huzuruna daldılar.
Sunay KARATAŞ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.