- 728 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İNSAN OLMANIN ZAMAN VE ZEMİNİ: DÜNYA
Dünyanın sesleri düşer içimize… Dünyanın görüntüleri düşer gönlümüze… Kadınlar ve Erkekler yürür varlığımızdan … Düşeriz Düşlerimizin içine…Düşeriz düşlerimizin içinden… Düşünürüz dünyanın bize bıraktıklarını … Bırakırız içimizi dünyanın en kuytu köşelerine…ideallerimizi bırakırız,sevdalarımızı ve umutlarımızı bırakırız her bir yamaca…Düşünürüz ve dünya toplanır içimizin en gizli yerlerine…Üşüşür aklımızın her tarafına alemin bütünü…
Bırakamayız dünyayı,bırakmaz bizi dünya,yanı başımızda ve her yanımızda duran dünya varlığımızın zamanı ve zeminidir. Kendimize kalışımız ve kendimizle kalışımız ancak dünya zamanı ve zemininde mümkündür. Dünyada kaldığımız müddetçe tamamlanır ve olgunlaşırız. Varoluşun farkındalığı dünya zamanında ve zemininde gerçekleşir. Dünyasızlaşmanın mümkün olmadığı bir dünyada yaşıyoruz.
İnsanlığımızı yani kendimizi dünyanın içinde görüyor ve dünyanın içinde anlamlandırıyoruz. Yeryüzü,gökyüzü ve ikisi arasındakiler varken biz insanlar varız. Dünya insan varoluşunun bir konumlanışı. Dünyada durmak ve dünyada olmak insan olma potansiyelini bil fiile çıkarmanın imkanıdır.
İnsan dünyanın karşısında ve dünyaya yabancı bir varlık değildir. İnsan dünyada insandır. İnsani varoluşun inkişafı ancak dünyayla olan birlikteliğimizden doğar.
Arayışın mekanıdır dünya…sonsuzluğun ayak izleri dünyada saklıdır. Ötelerin kıvılcımı vardır dünyada… Dünya;geçmişi,şimdisi ve geleceği ile birlikte insanda durur.Doğarken olmaya adım attığımız,iyinin ve kötünün,acının ve sevdanın,umudun ve umutsuzluğun döngüleri içinde piştiğimiz sahnedir dünya…
Bu dünya sahnesinde oyuncular,olaylar ve görüntüler değişse de duygular,düşünceler ve davranışlar aynı. Yani insanlığımızın özü ve fıtratı aynı.İnsanlığımızın varoluşunu ancak bu sahnede sergileme ve imkanına sahibiz. Dünyasız varoluş imkan dışıdır.Mümkünata çıkamayış yani yokluktur.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.