- 1842 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
ÇOCUKLUĞUMUZ
Biz çocukluğumuzda çelik çomak, misket, uzun eşek, körebe oynar, uçurtma uçururduk rüzgarlı bayırlarda. Sivri kabaralı topaçlarımızı cilalardık akşamları. Canımız sıkılınca eşek arılarının yuvalarına çomak sokardık. Sokulunca çok acı çeker ağlardık.
Panayıra gider, tel cambazlarına bakar, yirmi beş kuruşa on halka atardık. Hayal perdesinde Hacivatla Karagöz seyreder, öyle yatardık. Şehirde yaşardık ama şehri değil sokağımızı, mahallemizi bilirdik biz.
Aya Seyahat, 1001 Gece Masalları, Miki Maus okurduk. Jül Vern’in Aya Seyahat’ i en sevdiğim kitaptı. Aya gitmek bizin için bir düştü ve uzaktı.
Muzip arkadaşlarla mahallenin delisi Kel İbo’ yu kızdırır, öğle vakitleri yavaş giden tramvaylara binip inme talimleri yapardık. O zamanlar çok olan boş arsalarda kaleleri taştan yapıp, çaputlardan yapılmış, hiç zıplamayan toplarla gazozuna çift kale maç yapardık.
Şehirde yaşamamıza rağmen okula yamalı çorap ve altı pençeli pabuçlarla, beslenme çantamız olmadan gider, bundan da hiç gocunmazdık. Çünkü o zamanlar utanılacak şeyler hiç yapılmazdı ve kötüler parmakla gösterilecek kadar azdı. Geceleri bir açık hava sinemasına götürüldüğümüzde sevinçten uçardık. Hele bir de evimizde radyo varsa fiyakamızdan geçilmezdi.
Komşunun bahçesinden karadut, erik toplar, keçi boynuzu çiğner, limonata içerdik. Kırlangıçlar en yakın dostumuzdu. Bütün kapı pencereler hep onlara açıktı, yuvalarını istediği yere yaparlardı.
En sevdiğimiz yemek kuru fasulye pilav, giysilerimiz, pabuçlarımız Sümerbank, ata sporumuz güreşti. Olimpiyat ve Cihan şampiyonlarımız vardı. Ama yine de Atatürk bizim için baş pehlivandı.
YORUMLAR
Öylesine güzel zamanlardı ki onlar,çocuklar hiç sıkılmazlardı öyle ki sıkılmak kelimesinin anlamını bile bilmezlerdi belki de.İlgisizlikten yakınmazlardı her fırsatta.Çok şey istemeyi değil,azla mutlu olabilmeyi bilirlerdi....Vesselam o zamanlar öylesine güzeldi...
Kaleminize sağlık!Satırlarınız alıp götürüveriyor eski ama mutlu zamanlara...