Altın Saçlı Çocuk
Seversin,güvenirsin belki de teslim olursun.
Bunlar senin seçimindir belki... Fakat bedeli ödemekte bir seçimdir.
Unutmaman gerekir,bir gün o bedel almak isteyebilir senden her şeyini...
O zaman ah’lanmak vah’lanmak boştur,sen ne kadar haketmesende.
Sen hala çocuk olsanda sen hala bir kadın olamayacak kadar çocuk isen de...
Belki altın sarısı saçların vardı küçükken,belki de baban sana hiç el kaldırmamıştı.
Saf idin o zamanlar...
Ya da alt tarafı çocuktun işte.
Ama umudun vardı,sevincin.
Nereden bilebilirdin ki bir gün sevmenin bu kadar arsız olduğunu.
Ya da umut etmenin bu kadar zor olduğunu.
Sen korkma! Sen,cesaretli davrandın... Güvendin.
Adaletin de asaletin de susarak izlemekten geldiğini bil.
Bil ki uygula... Uygula ki gör.
Sanki hiç bitmeyecek sandığın şeylerin güven yoksunluğunda yok olduğunu bilirmiş gibi...
Ya da altın sarısı saçlarını okşarken,babanın fısıldığı aslında fısıldamayı bile beceremediği o türküyü işitirmişcesine.
Yarım ama güzel...
Güzel ve içten.
Çocuk olmak ister bazen herkes... Saçları sarı da olsa gece karası da kestane kahvesi de olsa...
Babayı bilmese de anneyi görmese de sadece dizinde yatmak.
Bir masal işitmek,hiç umudunun bitmemesini dilemek.
Ya da ömrü hayatı boyunca bir yalanı sevmemeyi istemek...