"TANRI TURUNCU UÇLARDA"
Karanlığın içinde gökyüzünün gezindiği; ve gökyüzünün bulutlalarının salındığı, ağır ve dik başlı insanlar gibi onların sansürsüz tuhaf şekillerinin içinden sanki eteklerini uzatıp rüzgar esintileri yolluyordu tanrı. Tamda o salınıklığın en içinden yapıyordu bu işi.
Kare kare, hayatların fotoğrafları habire çekiliyor ve aklımızın almadığı hiç düşünemediğimiz bir yerler de sır olarak saklanıyordu bu kareler. Bir kedinin uykusunda titrettiği patileri, göremediğimiz bütün gizemler, hepsi oradaydı...
Sisler arasından kocaman ellerini uzattı tanrı; gördüğüm bulutların hepsi hızla dağılıyordu korkarak, sanki yıllar önce ettiğim hayaller şimdi canlanmıştı, bulutlar dağılırken sisler arasından tanrı görünecekti; ve ben o na ne istediğim ne dileğim varsa söyleyecektim. Hemde hiç acaba olur mu diye tereddüt dahi etmeden. Bir dilek hakkım dahi olsa ben o dileğin içine milyonlarca eklemlidilek koyacak, bütün hayatımı avuç içlerime alacak kadar; küçük görünen ama çok fazla büyük bir dilek dileyecektim.
Beklenmedik birşeyle karşılaşacağımı asla tahmin etmemiş, daha doğrusu hayallerimde hiç yer vermemiştim. Uzun bir bakış bıraktım yukarılara ve beklerken gözlerimin içine dolmuştu ışıklar; yer ve gök dediğimizin arasında tamamen yalnız kalan öksüz bir çocuk olmuştum. Korku bedenim de dolaşır gibi, kanıma karışmış gibi, bütün sistemimi çöktürmek üzereydi. Birden tuhaf bir kızıllığın uçlarında, güzel turuncuların doğmaya başladığı gökyüzü, üzerime düşercesine hızlı çökmeye başladı; gözlerim sadece bunları görüyor fakat beynim sadece tanrının ellerini istiyordu; ne onun ellerini ne de aslında kendisini istiyor olmadığımın farkındaydım. Ucunda hayallerim ve isteklerim olmasa hiçbir gördüğüm umrumda olmayacaktı ve öyle huzursuzca ağaç dibine yığıldım.
Kaybolduğumu anladığımda ise; çırılçıplak bir kadını gecekondusunda misafir etmek için dünyadaki bütün hazineleri çalacak kadar alçak olan bir fakir gibi hissetmeye başlamıştım kendimi.Ve kayboluşlarım teker teker uçurtmaların kuyruklarına asılmış olarak yeniden canlanıyorlardı. Bunlar beni acıtmıyor daha da asi bir insan kılıyordu; olmamıştı, tanrı sadece bir anlığına ağzıma bal çalıp gene kaçmıştı, olmayacaktı. Yüzümdeki örtüleri kaldırdığımı hatırlıyorum saatler sonra, gökyüzü masmavi ve beynimin içinde kuşlar cıvıldıyordu; kendimi kaybettikten sonra varlığımın yürüdüğü çarkın, dişlisine sıkışan taş kendini atmış olacakki sallanmıyordum artık. Takır takır yürüyordu içimdekiler. Son kez anlamıştım, tanrı bulutların çektiği kısa metraj bir filmdi; ve ben o filmdeki küçük, korkak bir figürandım. Bütün oyuncular çoktan evlerine dinlenmeye gitmişler...
Tanrı sislerin arasından bir daha görünmeyecek ve hiç ellerini ellerime doğru yakınlaştıramayacaktı. Kül rengi bir melek; üzerine yılan dolamış, kanatları çok uzun olmayan, kısa saçlı, ellerinden ağzına götürdüğü ney i üflemeye başlamıştı çoktan..
"Dinliyordum ve kısacık bir an dahi olsa, tanrının bestesini dinleyebiliyordum"...
YORUMLAR
Toplumsal konularda yazılmış yazılarınızı da okumak isterim.
Gezinirken inşallah rastlarım.
Bu yazınız da ilginç ve güzeldi.
Kendinizden duygu katmanız ayrı bir lezzet.
Tebrikler.
waratte
öncelikle toplumsal konuslardan henüz bahsedecek kadar hazır hıssetmıyorum kendimi. o tür konularda kısıtlandığımı düşününüyorum. bir kaç karalama yapmıştım sonra sevmedim ve sildim... belki ileride değinirim ince ince... teşekkürler.
;)
Bende sizi kızdırdım zanettim. Alinganlığım için
kusura bakmayın yine bir sitede bir yorum yapmıştım
Adamcağızın demediği kalmadı. Tamam cok iyi olmayabilirim
Yada olmayabiliriz ama eleştiri kötü bile olsa iyidir diye düşünüyorum.
O yüzden birisi birşey söyleyince kırdığımı düşünüyorum;)
teşekkür ederim içim rahatladı.haliyle soğuk insanı kırılgan yapıyor;)
ama yazı başlığında ve yazınızda yanilmadigima sevindim doğrusu.
iyi bir yazar olamıycam ama en azından yazılanları anlayabiliyorum:)
Bide warette ne anlama geliyor? Sadece merak ETTÏM.
Görüşürüz
ÖZÜRDILERIM BEN KÖTÜ ANLAMDA SÖYLEMEMİŞTİM. sadece ne bileyim
hani bütünü elestirmek değildi niyetim. Sadece bir detaydı. Kendi düşüncemi
dile getirdim. Hani ben başlıktan düşünerek okudum. Turuncu renk daha çok
içsel sorunlari olan, kişilik çelişkileri duyan insanların rengidir. TANRIYA yöneltilen
bir taşlama, belki eleştiri olduğunu düşünerek okuduğum bir yaziydi. Beğendimde
ama daha dikkatli yorum yaparım. Amacim yazma biçiminizi elestirmek değil hele dilinizi
hiç değil. Kusura bakmayın.
waratte
TANRIYA KIZMAK GELİYOR İÇİMDEN NEDEN
SADECE BAZEN IŞIK OYUNU GİBİ BAZENDE
DŮŞ GİBİ.
İLK PARAGRAFDAKİ CÜMLE BİRAZ UZUN GİBİ GELDİ. YANİ SADECE ŐYLE
HİSSETTİM. ŞÎÏRDEN PEK ANLAMADIGIM İÇİN
YOK ASLINDA BECEREMEDİĞİM ÏÇÏN DİYELİM PEK
YORUM YAPMAM AMA BU USLUBLA YAZDIGINIZ YAZILAR
GÜZEL. HANİ MASAL, ŞÎÏR GÏBÏ AMA DEĞÏL. UYAK, IYIMISIN VAR AMA
ŞÏÏR GÏBÏ DEĞÏL.;)
ÇOK GEVEZEYIM BİLÏYORUM.