- 1557 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AŞK MAVİ OLMALI GÖKYÜZÜNDE…
Aşk… Belki de sözcüklerin tükendiği, dilimizin susup, ağzımızın kilitlendiği an. Aşk için o kadar çok şey söylenmiş, yazılıp çizilmiştir ki… Kimi dizelerine kelime takmış aşktan, kimide sazının teline nota… Birileri de aşktan can vermiştir mermere. Yunus emre aşk adına ne güzel dizeler döktürmüştür kalemle kâğıda. Örneğin; Aşk adlı şiirinin bir kıtasında şöyle der Yunus Emre…
“Dağa düşer kül eyler
Gönüllere yol eyler
Sultanları kul eyler
Hikmetli nesnedir aşk.”
Ve aşk deyince yürekli kalemi neler kusmuştur kâğıda. Yalnızca Yunus Emre mi? Ünlü Fransız şair ve yazarımız Luis Aragon da şu dizeleri ile anlatmamış mıdır aşkın yüceliğini?
Sevgilim var olan olacak yeni
Gökyüzü bir çarşaf üzerimizde
Seni kollarımla kuşattım işte
Ve içim sevdanla pır pır etse de
Dilediğin istediğin sürece
bir yastıkta olacağız seninle..
Böyle birçok örnek verile bilir sayısızca. Nazım Hikmet Ran, Cahit Sıtkı Tarancı, Can Yücel vesaire… Daha farklı örnekler verecek olursak;
Samanlık seyran dediğin
Aşkımız aşk ile zengin
Dünyada her güzelliğin
Yol arkadaşı aşkımız…
Cahit Sıtkı Tarancı’dan bir dizeydi yukarıda ki… “dünyada ki her güzelliğin yol arkadaşı aşkımız” diye sonlandırmış dizesini. Dünyadaki tüm güzellikleri aşka ve aşkı da tüm güzelliklere eşitlemiş.
Sen kocaman çöllerde bir kalabalık gibisin,
Kocaman denizlerde ender bir balık gibisin.
Bir ısıtır, bir üşütür, bir ağlatır bir güldürür;
Sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin
Özdemir Asaf’ın “aşk” adlı şiirinden bir kesitti. Bu örnekleri vermek istememin nedeni; aşkın önemi ve geldiği son durak… Özdemir Asaf aşkı benzetmelerden yararlanarak nelerin içine yerleştirmiştir. Sevdiği kişiye duyduğu aşkı hem bir hastalık hem de bir sağlık olarak görmüştür. Demek ki aşk böyle bir tezat…
Herkes aşkını bir şekilde yansıtmıştır kâğıda, saza, mermere, kucağındaki kemana ve bin bir renkle ebruliye… Ve gerçekten aşk üzerine o kadar çok konuşulmuş ki sonunda bir de simgesi olsun şu aşkın denmiş. Bir iz, bir belirti… Belki de bir rengi olsun denmiş. Ve işte aşkın rengi kırmızı olmuş. Böyle bilinmiş, devam etmiş ve hala devam ediyor. Artık aşkın rengi kırmızıdır. Ayşe sevmiş Ali’ yi kırmızı kazak almış. Ali de bir buket kırmızı çiçek… Burak defterine kalp çizmiş kırmızı ile çevirmiş. Bir başkası ise kırmızılı hayalle uykularda misafir… Sevince kırmızı birden en güzel renk olu vermiş bizde. Çünkü aşkın rengi kırmızı diye. Tamam. Kırmızı olsunda… Hiç düşündük mü neden kırmızı diye? Hal bu ki acı olan her şey kırmızıdır. Kesin kolunuzu kırmızı kan akar. Birine yapıştırın tokatı elinizin yuvası kırmızı ile dolar. Alerji oluruz, o dahi kırmızı kabarcıklıdır. Çünkü acıdır, yanar. Biberin en acısı dahi kırmızıdır. Kısacası acı kırmızıdır. Ve buna rağmen aşkın rengi de kırmızı. Kim bilir belki de kırmızı acının rengi olduğu için aşkımız da acı ve acı hüsranla bitiyor… Neticede kırmızı acı.
Her şey değişiyor. Her şey bir devinim halinde. Başkan değişiyor, rejim değişiyor… Mevsimler değişiyor ve daha bir umutlu oluyor. Sevgiler değişiyor, belki de başka birinde can buluyor. Ve biz değişiyoruz. Büyüyoruz. Madem her şey değişim ve dönüşüm içinde, madem acı kırmızı… Neden aşk daha umut dolu, daha ferah olmasın ki… Aşkımız neden mavi olmasın ki. Daha bir umut dolu olur, öyle olduğuna inandığımız için. Belki aşk denizin derin kuytularında daha bir uzun ömürlüdür. Ya da bir gökyüzünde… Mavi masmavi gökyüzünde süzülen bir martıdır aşk… Ellerimizi açtığımızda avucumuza konmasa da omzumuza konar. Destek verir bize... Belki de biz öyle olduğuna inandığımız için. Tapılası bir tabu olmadığına göre neden eski tabuları yıkıp aşkı artık maviye boyamayalım ki. Ayıcıklar artık mavi olsa. Ya da Burak defterine çizdiği kalbin içini mavi mürekkeple doldursa. Her şey mavi olsa… Aşkta, sevgide… Ve yoğunlaştığı zaman aşkımız, o zamanda yoğun bir mavi bulasa gözlerimizi.
Değişiklik güzeldir. Dingillikten kurtarır. O zaman yıkılsın bütün tabular. Çünkü: aşk mavi olmalı gökyüzünde ve denizin derinliklerinde.
ÖZLEM ŞAHİN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.