- 1535 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
YORUMLAR
Bir ülkede değişik toplumlar ve değişik kültürler vardır, toplumsal değerler vardır sadece külürü bir ırk ile sınırlamak sadece kendi kültüründen başka kültür tanımayan sınıflar kültür moaziğinin bilincinden de uzaktırlar...
Her toplum ya da toplumların bir kültürel süreçleri ve bu kültürlerin evrenseliği vardır...
Tolum-lar oluşumlarındaki tarihsel süreçlerde yaşamlarına enjekte ettikleri ve sıkıca bağlı oldukları sistemli ve geniş bir yelpazeye sahip bilgi topluluğudur kültür. Sosyal ve kültürel antropolojide medeniyet olarak bir başka adıyla “uygarlık” anlamında kullanılmıştır. Sosyolojik tanımlama içinde değerlendirdiğimizde toplum-ların kendilerine has bir yaşam biçimi de olduğunu görürüz. Kültürü yaratan, genişleten, yaşadığı topluma miras bırakmak için sonraki tarihsel süreçlere aktarılmasını sağlayan tek canlı varlık olan İnsan’dır. Toplumdan topluma, tarihsel süreçten sürece çeşitli farklılıklar yüklenilebilmesi, değişim sürecinde etkilenebilmesi, değişime uğraması, organik bir yapıya sahip olmasından kaynaklıdır. Bu nedenle kültürün evrensel olduğunu görürüz, medeniyetleri oluşturan değerlerin toplamı kültürün,evrensel oluşunun temel kaynağı yine insandır. Bu bağlamda evrensel olan kültür bir kişinin ya da grunun tekeline alınamaz diye düşünenlerdenim. Kültürler yazılı da ola bilir sözlü de olabilir, bunun net klişelenmiş bir biçimi yoktur, ancak birey, doğduğu kültürün özelliklerini değerlerini kabul edeceğine yaşadığı toplumun ve dünyanın tarihsel sürecini değerlendirmek istiyorsa şayet, dünü, bu günü ve yarını üzerinde düşünmek, irdelemek, eleştirmek ve varsa eğer bir artısı da eklemek sorumluluğunun bilincinde olmalıdır. Bunu yaparken de düşünen, sorgulayan, insanoğlunun iyiliği ve kötülüğüne olan halleri, bağımsız olarak irdeleyecek, kültürlerin bir birleri ile bağlantılarını , geçişlerini ve şayet varsa tespit ettiği farklılıkları görmeli ve hatta yaşanılan ananeler ile alışkanlıkları farklı düşünmeli ve bir üst sorgulama yeteneğine de sahip olmalıdır. Bunun gerekçelerinde de yine kültürün evrensel bir yapıya sahip olduğudur. Bilgi ve birikimler kendiliğinden oluşmaz, araştırma, inceleme, tahlil ve analizlerle edinilebilir, bu bilgi her hangi birilerine ya da her hangi bir yede de olabilir, hatta çin’de de olablir, ancak unutulmamalıdır ki, doğrunun dili birdir, ancak kimileri doğruyu farklı da yorumlayabilir, birine ait olan doğru anlatım sizin anlatımınızda olabilir yada sizin anlatımınız da bir başkasının. Önemli olan kişi doğru insandığı bilgiye ulaşmasıdır. Toplum olarak her bardağın boş tarafına bakmayı ilke edinmişiz, bu entelektüel çevrelerimizin de sık sık maruz kaldığı bir durumdur. bilgi insanoğlunun geleceği, mutluluğu, barış ve kardeşliği için kullanılması gerekirken, nükleer bomba olup toplu katliamlara da neden olduğu bir dünyada yaşadığımızı unutmamak gerek.