- 1165 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
GELDİM VE GİTTİM !
Geldim ve gittim
yağmurlar başladı kış içeri giriyor, gelmez görünen hızlı bir misafir misali ,ıslatıyor çatıları yolları ve ayaklarımı...!
ıslanmak aslında temizlenmek gibi içimdeki küf tutmuş tüm eskimiş neredeyse bana karışmış her şey kanatlanıyor.
Ben her yağmur gitmelere misafir oluyorum, kanatlarım maviye çark ediyor gülümsüyorum galiba,gözyaşlarımı gökyüzüne gönderiyorum, bakıyorum oradan bana nasılda ahenk içinde yağıyorlar.
Gözlerim ve ellerim hep buluşan ikili ama hiç sevişmeyi beceremeyen kelimeler gibi boşluğa akıyorlar sanki,ama ben yosunların içinde buluyorum kendimi afallıyorum giderken denizin kokusunda , çünkü ben seviyorum.
Parmaklarım koca bir boşluğu sarıyor şimdi bir belirsizlik var bu sayfada çizmek çocuk işi değil yürek işi.
Yürek , manada katmalı bu gözlere, lakin göz görecekte anlatacak gönüllere.
Şimdi bir sen bir ben bir de yıldızlar kalacak ikimizde, sever miydin diye soruyorum ya ,cevaplar asılı kalıyor en anlamsız cümlelerde.
Pervaneye tutulmuş çasına dönüyoruz soğuklar ve sıcaklar eskitiyor bizi ama durmuyoruz, bir nefesi sırtlamışız gönlümüze hem gelip hemde gidiyoruz.
Eski bir pencere pervazı gözüme çarpan,.. altında çocuklar oynuyor toz duman karışıyor,sevgililerin gizli buluşması çocukların ellerinde gizli notlar bir telaş pencere coşuyor.
Mahalle konuşuyor kadınlar oturmuş dibek etrafına biber dövüyor,bir yandan tencere altını kısmalar içeri girip çıkmalar....
Islık çalan talebeler, gülüşen genç kızlar dolu ,dolu fileler,göz kırpmayı öğrenen çocuklar, tebeşirle çizilmiş sokaklar, duvar diplerine çökmüş düşünceli analar...
eski bir kavga ve yeni bir ayrılık, belkide geceye hazırlanan taze bir gelin....sıcak soba yanları , tombala oynayan çocuklar,fiskos yapan kız kardeşler.
Sağdan soldan, yukarıdan aşağıdan girilen ve hiç çözülemeyen bulmacalar soba yanında bekleyen eskimiş gazeteler...
Buruşan ama hep kremlenen eller, naftalin kokan havlular hiç kurumayan banyolar, pencere önünü süslendiren hayal aşılayan sardunyalar.
Kapağı hiç oturmayan tencereler, suyunu hemen çeken pilavlar, kaşıkları dizen çocuklar..
yaşamak nereye çekersen o aslında.. Ayşe de yaşamak , Fatma da yaşamak, Ali , Mehmet de yaşamak.!
Kuzeyde ve güneyde alınan nefes aynı, batıda ve doğuda dökülen kan aynı.!
Bir kuyu hiç dolmuyor sanki kötülükler sallanıyor yalanlar gülümsüyor , iyiliklerse sudan karaya durmaksızın yüzüyor.
Tekerlemeler yollara düşüyor, elmalar dalları süslüyor kırmızı parmaktaki halka yürekteki ayak izi..
hep boşalan çöp kovaları ve hiç doldurulamayan kalplar....sığınılan ve durmaksızın gezilen sayfalar.
Yeni yıkanmış çamaşırlar,,,,hiç durmayan yağmurlar ve pencere önündeki dipsiz konuşmalar.....en derinde bir yerlere çekilen sigaralar.
Kavgaları alevlendiren sövmeler, sakinliği döven adamlar avuçlarıma düşmüş kınam gönlüme koku salmış, yarim.
Morlarım, eflatunlarım ve hiç kurumayan kelebeklerim.
Beyaz gülü yağmurlar aldı kırmızı bahara saklandı mutluluk bir gamze kadar yakın.. lakin gözlerim hep hüzne çaldı.
Bir ağaç altı aradım, bir sen aradı gözlerim o da sonbahara saklanmış buldum.
Geldim ve gittim yaşama sarıldım çoğu zaman kovdum yorganı iter gibi ittim ama gözlerine takıldım sarındım ama soyunamadım,sana gitmek gelmeyi çağırıyor adam akıllı, sarhoşluk derya deniz tut beni ...sana giden yollarda boğulmayayım.!
Terzi açmış dükkanını kumaşlar kokuyor sanki desenler ve renklerin sevişmesi bu ya da hızla basılan makine sesleri kafamı karıştırıyor özlemleri yumaklaştırıyor.
Bir zamanlar evde dikilen kumaşlar geliyor gözümün önüne provalar biter mi bu elbise kurtulur mu , ya da hayalin biri suya düşmekten.
İğnenin deliğimi küçük, takılan ip mi büyük ya da yaşam mı küçük...yoksa sığmayan çok gelen hayaller mi deliği zorlayan, öyleyse delik neden küçük aslı var mı bu hikayenin..?
biraz yağmur havası istedi ruhum zorladım ayaklarımı çamura değsin istedim, içerideki çamurlardan da daha asil çamurla tanışsın gönlüm.
Zaman sabuna değiyor sanki ya da avuçlarım sıkı değil..yinede gülümsüyorum kaderime..dudaklarım ay ışığını görüyor.
Yaralarım yanıyor sanki dahada tuz gerekiyor bu acıya, en güzeli katıksız acı hadi düş gönlüme.
Sevgilinin kirpikleriymiş konuşan ya da yalnızlığın köşe başındaki resmiymiş beni ağlatan.
Küçük bir çocuğun içe doğru isyanları kalp atışlarını hızlandıran ,mumu sönmüş hayalleri, kibrit alevine hasret umutlarıymış bekleyen ve küçük bir yıldız mutluluk, gökten yere düşen.
Gelirken topladığım gazoz kapaklarıydı bileğimi kesen, beni sever mi diye beklediğim nefesti yüreğimi acıtan.
Körleşmek yalandı belki ama senin yanında olmak güzeldi.... sardunyalarımı coştururdu senli kurduğum hayaller.
Gelip gittiğim mahalleler hep konuşurdu, sanki ben ve yalnızlık saklambaç oynardık, kazanmakta vardı kaybetmekte ya da kapı önüne dizilmiş ayakkabılar ve terliklerdik çoğu zaman.
Ya da berber dükkanında heyecanla sıra bekleyen ilk sakal tıraşını olacak gençlerdik..
neydi kim bilir sıradaki hayallerimiz ,ellerimizi una bulayan neydi..?
eskiden ciklet vardı şimdiyse umuda çarpan mutsuzluk.. şarkı olan, çatılar kalmadı yalan gibi bir şey oldu. , yalansa doğruymuş gibi gözüktü , yanıldık işte.!
Uzuna tutunup ta kısa kalmak mümkün mü..?belkide uzun olan kısaydı biz uzayamadık.!
İpek böceği kozasını tamamlamadı, ama nefes kesildi, kalp durdu yaşam bu kadar mı kısaydı gerçekler yalan mı oldu.?
Gayem bölündü ömrüm kısaldı ama yol bozulmadı....devam sınıfı geçti, artı ve eksi aynıydı.
Geldim...gördüm...,. gittim yine gördüm.!
İkisi de aynı şeymiş aslında öğrendim.!
Hatice Nilüfer Karataş
YORUMLAR
BİR ÖMRÜN ÖZETİ VE HALLERİ BU KADAR GÜZEL TASVİRLERLE ANLATIRILIRDI...SİZ GERÇEKTEN DERİN HİS SEDEN DERİN YAŞAYAN BİR YÜREK VE RUHSUNUZ ÜSTADIM,,,
^^^^yaşamak nereye çekersen o aslında.. Ayşe de yaşamak , Fatma da yaşamak, Ali , Mehmet de yaşamak.!^^^^^^
VE YAZININ TÜMÜNE BAKTIGIMIZDA ANADOLU' NUN HER HANGİ BİR KÖŞESİNİ YADA,,O KÖŞEDEKİ BİR AİLE YAŞAMININ TÜM KESİTLERİNİ GÖREBİLİYORSUNUZ..DİBEK TE BİBERLER ..KAPANMAYAN TENCERE KAPAKLARI VE SUYUNU ÇABUK ÇEKEN PİLAVLAR ,,,İŞLEYEN TERZİ MAKİNALARI,,, HEPİMİZİN ÖZLEDİĞİ VE YAŞADIGI-YAŞANAN OLGULAR...BU KADAR CANLI VE ADETA İÇERİSİNDEYMİŞ GİBİ ANLATILABİLİRDİ..KUTLUYORUM EFENDİM ÇOK AKICI VE EDEBİ BİR PAYLAŞIMLA TANIŞTIRDINIZ..KALMİNİZ HER DAİM YAZAR OLSUN...