- 1253 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Folklor: Eski Medeniyetlerden Günümüze Barışın Doyumsuz Melodisi
Nuri Kaymaz
Folklor: Eski Medeniyetlerden Günümüze Barışın Doyumsuz Melodisi
[email protected]
Folklor kavramı ülke ya da belirli bir bölge halkının maddi ve manevi kültür ürünlerinin tümünü kaplar. Folklor; kendine özgü yöntemler derleyen çözümleyen yorumlayan ve bir senteze vardırmayı amaçlayan bir bilim dalı olarak yaşmada yerini aldı. Çeşitli biçimde kullanılır. Bugün en yaygını ve yerinde kullanımı halk bilim olsa da bu anlamda birçok örnek sıralanabilir. Destanlar, masallar, efsaneler, ağıtlar, türküler, maniler, atasözleri, deyimler, halk inançları, halk oyunları, kilim motifleri, düğün-cenaze gelenekleri halk giysileri gibi, geniş bir alanı kapsar.
Genel olarak bütün sanat dallarının iletişimsel pek çok boyutu vardır. Halk oyunlarının özellikle diğer sahne sanatlarına oranla; insan-insan, insan – doğa ilişkilerinde kaynağı bulunması bakımından daha da önde gelir.
İnsanlar daha ilk çağlarda avladıkları hayvanların postlarına bürünüp hareketlerine öykünerek coşku ve tutkularını kişisel ya da toplu danslarla dile getirmişlerdir. Tanrı diye nitelendirdikleri olaylar karşısında aslında varlıklarını memnun etmek amacıyla dans etmişlerdir. Örneğin ilkel topluklar yıldırım düşmesi karşısında tanrıların kendilerini cezalandırdıklarını sanıp yine tanrılarına hoş görünmek için adaklar adayarak dans etmişlerdir. Böylece iç dünyalarının kötülüklerden arınacağına inanmışlardır. Kimi zaman sağlıklı olmanın gereği kimi zaman tanrılarına karşı minnet duygularını kulluk görevlerini yerine getirmek için kimi zaman da yarar sağlayan doğa olaylarına sevinerek bu sevinçlerini yine danslarla dile getirmişlerdi. Duygu ve düşüncelerini dışarı yansıtmışlardı. Görüldüğü gibi danslar ilkel çağlarda değişik olaylar karşısında değişik nedenlerle olmuşlardır.
Uygarlık ilerledikçe toplumların sosyal yapılarında da değişiklikler görülmüş, bu değişikliklerden giderek danslarda etkilenmiş ve danslar başka biçimlere bürünerek başka amaçlar içermiştir. Söz gelimi Mezopotamya her zaman kültür yollarının kesiştiği bir merkez olmuştur. Eski yunanlılarda eğitimin, Çinlilerde sağlık ve tedavinin , Hintlilerde dinin içine girmiş, Mısırlılarda ise sanat düzeyine ulaşmıştır.
Dans özellikle Yunanlılarda vücudun düzenli bir biçimde gelişmesini sağlamak için zorunlu görülmüştür. Eski yunanlılar halk dansları yoluyla mızrak kalkan kılıç gibi savaş araçlarını kullanma becerilerini en iyi biçimde geliştirmişlerdir. Yine rakibin saldırısından korunmak için gerekli olan bükülüş sıçrayış gibi çeşitli beceriler kazandırabilecek alıştırmalar halk dansları ile birlikte kazandırmayı amaç edinmişlerdi (parhik danslarında olduğu gibi)
Eski Yunanlılar halk danslarında vücudu geliştirdiğinden başka zevk neşe ve heyecan verici özelliklerini göz önünde tutarak moral gücü olarak da yararlanmışlardır. Eflatun Sokrat ve Aristo gibi eğitimciler dansa önem vermişlerdir. En uygun zamanda vücudu en güzel biçimde geliştiren bir araç olduğu kendileri bizzat dansla uğraşarak halka benimsetmişlerdir.
Sonuç olarak folklorun en önemli dallarından halkoyunları halkların kültür ve sana ilişkilerinde kültürel değerlerin tanıtımını sağlayan en önemli unsurlardan biridir. Halkoyunlarının birleştirici kaynaştırıcı özelliğinden dolayı gerekli fayda sağlanıp sevgi ve sempati toplayarak dünya barışına katkı sunulmalıdır.
Dünya danslarının figürlerini hareketliliğini rengarenk uçuşan kostümlerinin uyumunu seyrederken eski medeniyetlerden günümüze gelen barışın doyumsuz melodisini ve doğru güvercinini bulutlara doğru yükselişinin sesini duyabiliriz…