- 763 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
GIYBET
“Gıybet, birinizin, kardeşini hoşlanmayacağı şeyle anmasıdır!” Hz. Muhammed (sav)
Gıybet; bir insanın arkasından konuşmaktır. Türkçe’deki karşılığı, "dedikodu" ve "çekiştirme" kelimeleridir. Ve din ahlakının yaşanmadığı toplum bireylerinde en sık rastlanılan karakter bozukluklarındandır.
Bir insan yanlış davranışları nedeniyle eleştirilecekse bu, onun dışındaki herkesle yapılmamalı. Biri hakkında ona yardımcı olma amacıyla konuşuluyorsa, doğru olan durumun kişiye bildirilmesidir. Ancak amaç farklıysa ve o kişiyi aşağılamak, ya da alaya almaksa, duyduğunda hoşlanmayacağı konuşmayı birinin arkasından yapmak zaten çok yanlıştır.
Rabb’imiz Kur’an’da, insanlara dedikoduyu yasaklar. Gıybet ya da dedikodu, yapılması durumunda alınacak karşılığın açıkça bildirildiği çirkin davranışlardan biridir:
"Ey iman edenler... Kiminiz kiminizin gıybetini yapmasın (arkasından çekiştirmesin.) Sizden biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte, bundan tiksindiniz. Allah’tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, tevbeleri kabul edendir, çok esirgeyendir." (Hucurat Suresi, 12)
Allah bir başka ayetinde, "Arkadan çekiştirip duran, kaş göz hareketleriyle alay eden her kişinin vay haline;" (Hümeze Suresi, 1) buyurarak, bu çirkin davranışlara karşı kullarını uyarır.
Samimi müminlerin içlerindeki derin Allah sevgisi ve korkusu onları böyle bir davranıştan sakındırır. Asla birbirlerinin arkasından konuşup birbirlerini hakkında gıybet etmezler. Gerçek dostluk, dünyada ve ahirette insana yarar sağlayacak şekilde davranmaktır.
İnanan insan, kardeşlerinin hatalarını ya da şahit olduğu yanlış davranışlarını yaygınlaştırmaz. Sahabeler gibi, hatalarını kendilerine söyler. Çünkü öğüt ve uyarı inananlara yarar sağlar. Aksi davranış ise müminlerin arasını açma çabasında olan şeytanın telkinidir ve nefsanidir.
Bazı Müslümanlar, Allah yolunda mücadele içinde olan, yalnızca Allah için yaşayan samimi müminlere atılan iftiralara hemen inanırlar. Örneğin kendilerinden farklı bir görüşe sahip olduğu için gıybet eder, ağır sözlerle suçlar ve duyduklarını gerçekmiş gibi yaygınlaştırırlar. Bu yaklaşım, Kur’an ahlakına uygun değildir. Ve kimleri sevindirir?.. Kuşkusuz Müslümanları değil, şeytanı ve dinin düşmanlarını sevindirir. Oysa Müslüman, en büyük dostu olan Allah’ın rızasını kazanmak kadar, en büyük düşmanı olan şeytanı da kızdırmayı hedefler.
Doğru olan davranış Müslümanın, duyduğu haberi başkalarına iletip gıybet etmek bir yana, Allah’ın buyruğu gereği hüsn-ü zan etmesi ve önce doğruluğunu araştırmasıdır.
Bir hadislerinde Peygamberimiz (sav) şöyle buyurur: “Allah, bir Müslümana, bir Müslümanın kanını, ırzını ve ona su-i zanda bulunmasını haram kılmıştır.” (Müslim, birr 32) Yine Resulullah, “Hüsn-ü zan imandandır” buyurur.
Gıybet, çirkin bir ahlak özelliği olduğu kadar insan için zaman israfıdır. İnsan, zamanı boşa israf etmek yerine kazanmalı. Gıybet aynı zamanda, Allah’ın "Onlar, ’tümüyle boş’ şeylerden yüz çevirenlerdir." (Müminun Suresi, 3) ifadesiyle tarif ettiği mümin karakterine uymayan bir davranıştır.
Nefis gıybete, kine, öfkeye ve saldırganlığa yatkındır. Özellikle kalbinde hastalık bulunan kişilerde bu ahlak özellikleri tutkuya dönüşür; kin içlerinden hiç çıkmaz. “Eğer dilersek sana onları elbette gösteririz. Böylece onları simalarından tanırsın” buyurur Allah. Onların yüzlerinde de bir kararma, bir bozulma, bir anormallik hissedilir. “Andolsun sen onları sözlerin söyleniş tarzından da tanırsın” İfadesiyle de müminleri rahatsız edici konuşma tarzları olduğu haber verilir. Kendilerince inananları korkutmaya, huzursuz etmeye çalışır, beğenmediklerini gösteren, “eleştirir” tarzda konuşurlar. Ancak eleştiriden amaç onları küçük düşürmektir. Şeytanın mantığındaki gibi “daha akıllı ve daha üstün” olma iddiasıdır.
İman eden insana Allah’ı anmak yemek, içmek, hava ve su gibi gereklidir ve mümin bununla gücünü artırır. Gıybet ise öfke ve nefreti tetikleyen nefsani bir hastalıktır. Şeytanidir; insanlar arasına kin, nefret ve düşmanlık sokar. Dedikodu ortamlarından uzak durmak, yapıldığına şahit olunduğunda engel olmak ve en önemlisi Kur’an ahlakının insanları sarmasına çaba göstermek bu hastalığa çözüm olur.
Fuat Türker
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.