- 1168 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
F.M ALİM
Yazmayacağım ,kalemimi kırdım dedim.Zaten ben kalemle yazmıyorum klavyeyle yazıyorum.Ben bu işi beceremiyorum dedim ahkam kestim kendimi bir halt zannettim.İyi de yazmadan duramadım ki yine çok güzel hatasız yazdığımı düşünmüyorum.Üç günde edebiyatçı olmadım imla ve yazım kurallarını da öğrenmedim.Bana göre anlatımdaki akıcılık, samimiyet ,sıcaklık önemli.Sizler yazımın gereken yerlerine nokta virgül hangi noktalama işaretleri gerekiyorsa yerleştiri verin ne diyeyim.
Yıl bilmem kaç yer Bandırma Ticaret Lisesi.Ben Lise üçteyim artık son senem.Erdek’ten Bandırma’ya üç yıl boyunca geldim.Az kaldı okul bitecek ve sonra ne olacak bende bilmiyorum.Bakalım hayat neler sunacak bize kim bilir.
Lise üçte bir İngilizce öğretmeniz vardı.Hocalar bana belki kızacaklar öğretmen hakkında böyle konuşulur mu diye.Ali bey yani İngilizce öğretmeniz çatlaktı.Gerçekten de çatlaktı elinde radyodan kopardığı radyo anteniyle gezerdi.Elinde anten okulun koridorlarında dolaşıp dururdu.Çok hızlı konuşur hızlı yürürdü.Abuk subuk tikleri vardı.
Derste tahtanın başına geçer anteni uzatır ders anlatırdı.Ben başta sınıfın muzurları başlardık hocayı kafaya almaya.
-Hocam anten çok uzun her yeri çekiyor mu?
-Hocam polis radyosunu da çekiyor mu?
-Hocam radyonun sesini açsanız da Ümit Besen’i dinlesek
Hocam,hocam,hocam çekiyor mu,sesini aç,dersi boş ver müzik dinliyelim HOCAMMMM.
F.M Ali sinirleniyor bize doğru dönüp bize İngilizce bir şeyler söylüyor ve gülüyor.Biz İngilizcede yes no dan başka bir şey bilmediğimiz için gülüyoruz.
-Kız Jale bu adam bize kötü bir şey mi dedi.
-Valla Eray anlamadım ki güldüğüne göre kötü bir şey dememiştir herhalde.
Derste biz hocayla dalga geçerek o da bize İngilizce saydırarak ders bitiyor.Aslında o yılları düşününce hocaların canları sıkıldıkça dövülecek öğrencilerdenim.Yine de hiç tokat bile yemedim.Galiba hocalar beni seviyordu.
Ticaret lisesinde okuduğum için meslek dersleri dışındaki derslere önem vermiyordum.Muhasebe, aritmetik, ticaret hukuku, maliye notlarım süper.Meslek dersi olamayanlar beşten şaşma altıyı aşma geçecek kadar olsun yeter.
İngilizcede parlak değil yazılılar 4-5 sözlüm 4 geçmem için beş almam lazım. İkinci dönem son sözlüm kaldı.Hoca notları kötü olanı sözlüye kaldırıyor notu iyi olanı kafasına göre not veriyor.Birinci ders teneffüsü çaldı hoca yanıma geldi.
-Eray notların kritik sözlüye kalkman lazım yoksa kalacaksın.
-Amaan hocam boş verin ya kalırsak kalırız önemli değil.
Salak sen kimsin ki ‘’hocaya amaan hocam kalırsak kalırız’’ diyorsun.‘’Lise sondasın neyine güveniyorsun salak.Yavuz beye mi güveniyorsun adam benden bıktı.Ben mezun olunca havayi fişekler patlatıp kutlamalar yapacak. Yavuz Bey mi seni kurtaracak ya adam seni bırakırsa’’Zaten ne geldiyse başıma bu dilim yüzünden geldi.Çenemi tutamadığımdan ve haksızlığa susamadığımdan.Gerçe bu olayda haksızlık yoktu sadece benim luzumsuzluğum vardı.
Karne günü geldi çattı karneler dağıtıldı.Bir baktım aman Allahım İngilizcedençakmışım.Nasıl olur ya nasıl kalırım F.M Ali beni bırakmış Hemen öğretmenler odasına gidiyorum Ali orda yanına gidiyorum.
-Hocam beni niye bıraktınız başka zayıfım yok lise sonum neden bıraktınız ya.
-Kızım ben sana dedim sözlüye kalk diye sen benimle dalga geçtin al bakalım .Yazın hem yazılıya hem de sözlüye çalışta aklın başına gelsin.Hocalarla dalga geçmek nasılmış gör.
Ben hak etmiştim hoca haklıydı ben kendim kaşındım.Şimdi işin yoksa yazın ders çalış birde babamdan azarı ye of Eray of deniz yüzme varken sen ders çalış.Babam da var yandık
Babam liseye başlarken bana demişti ki’’Bana bak kızım seni liseye gönderiyorum ama eğer sınıfta kalırsan erkeklerle gezersen seni şu zeytin ağacına bağlar döndüre döndüre döverim’’.Babam ve zeytin ağacı yandım ki ne yandım.Sınıfta kaldım birde adamcağız mektupları bilse ne yapardı acaba.
Ben süklüm püklüm eve gidiyorum.Evdekiler yok bahçede ‘’iyi hadi akşama kadar yırtık.Kimse yokken evde, denize gidiyorum akşama kadar yüzüyorum.Deniz benim tutkum denizi görmeden yaşayamam zannederdim, yirmi altı yıldır Ankara’da yaşıyorum.İnsan oğlu her şeye alışıyor.
Akşam oluyor babam eve geliyor.Ben zeytin ağacını düşününce içim ürperiyor.Babam o zamanlar Hitlerin Türkiye şubesi istersen tırsma.Babamın pek okuma yazması yok okuyor ama çok yavaş.’’Söyle bakalım karnen nasıl’’diyor bende’’bir zayıf babaİngilizce’’dedim.’’Son bu senen boş ver çalışır geçersin’’diyor.Babama ne oldu böyle zeytin ağacı dayak oooo yaşasın yırtık valla.Demek ki babam döveceğinden değil beni korkutmak için demiş baba işte.
Ben yazı az ders çalışıp çok denize girerek geçirdim. Ağbeyimle bir beygirlik üstü açık porhe ile sebze meyve de sattık.Böyle ağustos böceği misali yazı geçirdim.
Sınav günü geldi çattı yazılı sınav olacağız.Sınavdan çıkıyorum sınav süper geçti en azından seksen alırım.Takır takır hepsini yaptım kesin geçtim.
Yavuz hocamı görmeye gidiyorum odasında beni görüyor elinle gel içeri diyor kapıyı da kapat diyor el hareketleriyle.
-Bana bak Eray yine sana mektup geldi yaz bir daha buraya mektup yazmasın okul bitti artık.
-Tamam hocam söylerim sizden Allah razı olsun siz olmasanız yanmıştım.Evde meraklı kız kardeşim var. Karıştırır ve bulur mektupları o zamanda Eray ölümlerden ölüm beğen.
-Sahi sınavın nasıl geçti
-Süper hocam geçtim ya siz merak etmeyin benden kurtulur mu?
-Aman geç şu okulu bitirde ben senden kurtulayım.
-Yapmayın hocam ya benden bıktınız mı?
-Yok kız şaka senden bıkılırmı başımın belası.
Deyip gülüşüyoruz ben odasından ayrılıyorum.Bugün arayıp söylemeliyim okula bir daha mektup yollamasın.Yavuz hoca herkesin mektuplarını okurken benim mektuplarımı okumadan verirdi. Lisedeydim ne olur ki o mektuplardan çok masumcaydı.
İngilizce sözlü günümü öğreniyorum.Bir hafta sonra, mektupları düşünme zamanı değil.Mektubu açıp okuyorum ve kitabımın arasına koyuyorum.Eve gidince sakladığım diğer mektupların arasına onu da koyuyorum.
Bir hafta sonra İngilizce sözlüsü için okula gidiyorum. Üç öğrenci var, önümde benden sonra da iki kişi ,toplam altı kişiyiz.Vakit geçmiyor bir türlü belki bir saat bile olmadı ama bana saatlermiş gibi geldi. Sonunda sıra bana geliyor.
Sınıfa giriyorum bakıyorum içeride üç hoca var.Bizim FM Ali,Muhteşem Arzu ve Harika hanım.Ali bey ‘’hoş geldin Eray ‘’diyor.Muhteşem Arzu hanım ‘’Eray çalıştın mı?’’ diyor.Ben çok bilmiş dilinde kemik olamayan patavatsız Eray’’hocam denize girmek varken ders çalışmak çok sıkıcı çalışmadım’’salak çalıştım de yalan söyle ne var yani.Yok sınav iyi geçti ya bundan da kesin geçerim.
Arzu hanım sinirlenip bağırıyor’’biz salakmıyız deniz varken sizin için bu sıcakta buraya geliyoruz’’diye.Diğer hocalarda Arzu hanımı destekliyorlar.Yaptığım yanlışı anlıyorum ama geri dönemiyorum.Laf ağızdan çıktı bir kere nasıl söylenmemiş olur ki.Bana İngilizce sorular soruyorlar ben cevaplıyorum.Sözlü bitiyor sözlümde iyi geçiyor.
Geçerim ya muhakkak geçerim.Sınav sonuçları haftaya belli olacak o zaman öğreneceğiz.
Hafta oluyor yine okula gidiyorum listeye bakıyorum.’’Bu ne nasıl olur ben nasıl öğretmenler kuruluyla geçerim. Yazılı seksen sözlü beş yüz üzerinden sadece beş mi?Nasıl olur ben bütün soruları cevapladım nasıl beş olur’’.Sinirleniyorum hocaları görsem kesin kavga edeceğim ‘’sözlüden nasıl beş verirler.Yazılıdan seksen almışım on verseler geçeceğim.On alamadıysam yuh bana’’söylene söylene Yavuz hocanın odasına gidiyorum.Hocam beni görüyor yüzü anında değişiyor o kadar adı gibi şeker gibi olan adam sinir küpü.
-Eray seni geberteceğim sen salakmısın he niyetin beni öldürmek mi?
-Neden hocam ben ne yaptım ki sözlüm iyi geçmişti.Sınavdan seksen aldım on verseler geçeceğim hocam nerde onlar kavga edeceğim.
-Kapa çeneni zaten o çenen yüzünden kalıyordun.Sözlü de hocalara denize girmek varken ders çalışmak sıkıcı denir mi salak.Sinirlenmişler on vermeyiz diyorlar başka birşey demiyorlar.Hatta beş bile çok sıfır vermek isterdik ama sözlüye geldiği için sıfır veremiyoruz.
-Onun için mi on vermemişler yani.
-Herhalde öğretmenler kuruluyla geçirmek için seni göbeğim çatladı.Tut şu dilini neyse bir mektup daha geldi bunu da al.
-Teşekkürler hocam diplomayı almaya geldiğimde görüşürüz.diyorum elini öpüp odasından ayrılıyorum.
Diplomayı almaya gittiğimde görüşüyoruz helalleşiyoruz. Artık hayatımda Yavuz hocam yok kim beni kurtaracak, kim beni kollayacaktı.Keşke hep lisede kalsaydım hep o yaşta olsam ve büyümeseydim keşke.Bir buçuk yıl sonra hocamı kına geceme davet ettim.O da sağ olsun geldi şeref verdi.Benim Yavuz hocamı son görüşümdü.Allah rahmet eylesin kabri nur mekanı cennet olsun.Kavuklusu pişekerini çok özledi.
YORUMLAR
Ne kadar zaman geçse okul anıları unutulmuyor. Bir sınıfta birbirinden farklı çocuklar, her biri bir dünya, bir roman ve onları idare eden öğretmenler... Hatırlamak ve paylaşmak güzel oluyordur evet.
Gönlünüze sağlık, sevgilerle
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
hepsi çok güzeldi yazdıklarının ve hatta yazarken atlayıpta ana konulara geçişlerin sonuç kısmıda güzeldi.... Ama ben ilk paragrafın güzelliği karşısında sevindim daha çok.....
başlangıç ne güzel...şair yada yazar olmak için değil sevmek için yazmak klavyeli yada kalemli bu içindeki sevgi.....hiç rüzgarsız yelkenli yada rüzgarı olmayan yelkenli gördünmü...VE SÜMERLER YAZIYI BULDU SONRADA OKUYACAK DEFTERDEN ADAM BULDU....BÖYLECE BİZ TARİHİ BİR BAKTIK Kİ ORHUN ANITLARINA YAZMIŞIZ PAPÜRÜSLER ESKİTEN KLAVYELERİMİZ YÜREKLERİMİZ :-)
HOŞ GELDİN....
SAYGILARIMLA...
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
İçerik olarak sıkılmadan okuduğum bir yazı.Yazıp yazmamaya gelince,yola devam...
Ben de öğretmenim.Dediğiniz öğretmen tipleri her zaman oldu.Bugün ki sizin gözünüzden baktığımızda davranış olarak haksızsınız..Karşınızdaki her ne olursa olsun bir öğretmen,Yavuz Hoca gibi olmasa da...Peki benim gözümde olması gereken neydi? Ben olsam siz soruları doğru olarak yanıtlamışsınız hakkınız olduğu puanı gözüm kırpmadan verirdim.Eğer saygısızlık veya bir öğrencinin yapmaması gerekeni yaptıysanız bu da davranış notu olarak bir şekilde yansırdı.
Ama gençlik hali,ona göre bakmalı olaya....
Güzeldi...Saygılar,selamlar...
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
harika olmuş severek okudum yazma işinden öyle kolay kolay kopamazsınız siz en iyisimi zaman buldukça yazınız yazınızki bizde okuyalım kolay gelsin efendim
saygılarımla selamlar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
Gençlik anıları, doğrusuyla yanlışıyla hayatımızda iz bırakır, hatalar olmasa doğrunun kıymeti bilinmez güzel bir anlatımdı tebrikler.Sevgi ve selam ile..
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
saygılar hemşerim ikimizde rumeliliyiz
Makedonyalı Şair
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
Merhaba Eraycım. Öncelikle yeniden yazmaya karar vermene çok sevindim. Çokda keyif alarak okudum. Benim içinde konu ve anlatım çok önemli, lakin doğru olanıda öğrenmenin zararı olmaz diye düşünüyorum. Yazını okurken dikkat ettimki. Nokta, virgül, soru işereti v.s lerden sonra boşluk bırakmıyorsun.Biraz onlara dikkat et. Bende çok bilmiyorum ama bildiğim kadarıyla uyarmak istedim. Yüreğin dert görmesin. Yazda sayende biraz gülelim canım. Sevgilerimle...
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
Hocalarımız doğrusunu biliyorlardır.
Kusura bakma. Sevgi ve saygılarımla...
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
Seher_Yeli S.ZerrinAktaş
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
SİZ KAFAYI TAKMIŞSINIZ NOKTAYA VİRGÜLE...BOŞ VERİN HOCAM,,ŞU ANLATIMI OKURKEN İNANIN GÜLÜMSEYEREK OKUDUM...AZ DEĞİLMİŞSİNİZ VALLA.. NE DİYEYİM ..GENÇLİK YILLARINIZDAKİ ANILARI PAYLAŞMANIZ BİLE,, ÇOK ÇOK GÜZEL.. BEĞENİYLE OKUDUM.SİZİ TEBRİK EDİYORUM.SAYGILARIMLA..
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
Çok güzel bir yazı kaleminize yüreğinize sağlık,tebrik ederim,
yeniden yazıyor olmanıza sevindim.
Saygı selamlarımla.