- 821 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
İŞKENCECİ TELEVİZYONLAR
Bu sabah işe gelirken çorba içmek için oturduğum lokantada, televizyon kanalı açık...
ardı- ardına saydığı bütün melânet haberler ile sabahın bu temiz vaktinde,
rûhumu öyle bunalttı ki sorma. öyle ki; memlekette, dünden kalmış ne kadar üzücü haber varsa,
damperli kamyondan dökercesine orada seyredenleri bunalttı.
Kalktım çorbanın ücretini öderken; Usta, çorba iyi idi de şu televizyon yayını iştahımı kesti.
Bu saatte, Yurttan Sesler dinlememiz gerekmez mi idi? diye, söyledim.
-"Abi, ne yapalım. Nereyi çevirsem, aynı haberler." deyiverdi; arkadaşımın oğlu;
Mahcupça. hayırlı işler dileyerek yola koyuldum.
İkiyüz metre yürüdüm de hâlâ etkisinden kurtulamadım; duyduklarımın...
İnsanımızı işte böyle zehirliyorlar... Pekçoğu, sözbirliği etmişçesine...
Allah, böyle yayınları yok etsin; İnşallah... çekeceğimiz çile varmış... bedelini ödüyoruz.
Televizyonsuz geçen o günleri özler oldum… Aile fertleri ile iç-içe, gönül- gönüle.
Bir gün gelecek ki; pikap-plâk gibi televizyon da unutulacak… Televizyonsuz; Yazlıkçı oteller olacak.
Bu sözümü; Aklında tut.
Saygılar.
Kadir Yeter. 08.01.2008 Sâlı.TRABZON.
.edebiyatdefteri.com/index.asp?istek=tum_yazilar&k=detay&yazi_id=8822 ’den naklen.