DEVELER TELLÂL İKEN
DEVELER TELLÂL İKEN
Radyolar vardı eskiden.
Ve arkasını bir türlü bitiremediğimiz, Arkası Yarınlar.
Radyo Tiyatroları, Okul Radyoları, Uğurlugiller, Orhan Boran ve Yuki. Değerli usta, Yuki karakteri ile insanların beynine böyle bir varlığı sabitlemişti.
Henüz yarınların ne olacağını bilmeden ötüyordu duvardaki saatin guguk kuşu. Zaten gözüm bir guguk kuşuna takılırdı, bir de sobanın üstünde pişen kestaneye. Dumanı tüterdi sevgilerin, sevgiler gibi, kestanelerinde.
O zamanlar divanlar ve divan örtüleri vardı... renkli, çiçekli. Yerlerde kilimler. Kilimleri yapan, kilimciler vardı. Eskimiş elbiselerimizi birkaç cm. den keser kilim yaparlardı. Evimize gelen her yeni kilim bayramlarda serilmek üzere saklanırdı. O yüzden eski divan örtülerine, kilimlere yayılıp oturmak, oynamak özgürlük demekti. Dök, kır, oyna, kimse özgürlüğümüzü elimizden almazdı.
Ninem; her gece bir şeyler örerdi, tek yaşam kaygısı vardı ki, o da elindeki ipi yetmezse ne yapacağıydı. Dedem derdine derman olmak isterdi.
- Üzülme hanım ben sana bir sürü ip alırım.
- ya bu ördüklerim, onlarıda örebilir misin ?
- bak onu yapamam ama, sizi Viyana’ya, Paris’e götürebilirim.
Sonradan anladık ki, teyzemin Almanya’dan getirdiği radyonun kanallarıymış Viyana, Paris, vs. vs... Dedem de bizi oralarda gezdiriyordu aklınca.
Nedense hep boyumuzun yetmeyeceği yüksek yerlere konurdu. Kolay değildi biletsiz Paris’e gitmek.
Sahi; o tarihlerde her şeyi kullanmakta özgürdükte, radyoya dokunamazdık bile. Duvara çivili bir tahtanın üstündeydi, mübarek. Üstünde de kolalı bir dantel örtüsü mutlaka olurdu...
- misafirler radyonun örtüsüne bakar yarın, örtüyü düzelt örtüyü Mehmet Efendi. Derdi ninem, tahtada cilalı olurdu, radyoda. Pırıl pırıl parlardı her ikiside.
Akşama doğru reklâm programları başlardı. Ho ho ho hover, süpürür döver, demeye başladığı zaman eyvah, evde zıplamanmadık divan kalmazdı.
- Hover hover. diye arkasını evde bulunan bütün çocuklar hep beraber devam ederek bitirirdi.
Sonra Orhan Boran ve Yuki başlardı. Dedem Yuki’nin sesiyle ninemden çay isterdi. Ninem de Uğurlugillerdeki Arap Bacının sesi ile
- çay bitti, bittii derdi.
İpana diş macunu reklâmına katılabilmek için günde üç defa dişlerimi fırçalamam gerekiyor dediler. Meğer aldatılmışım. Şimdi o aldanışım sayesinde dişlerimi göstere, göstere gülebiliyorum.
Okul radyosuna çıkan çocukların sesini duyabilmek için, bir kaç kez kapıdan eve geri dönerdim,
- kalemim evde kalmış,
- şimdi de kalemtrâşım,
- silgim,
- off her şeyi unutuyorum,
- sefer tasım anne, sefer tasım.
Radyo başında olmak, aile olmak demekti.
RADYO TİYATROSU;
Efekt: Korkmaz Çakar,
Seslendirenler: .... .....
Bazen okuldan çıkışımda evde Zeki Müren’in sesi ve ocakta pişen kahvenin kokusuyla karşılanırdım.
Hey Heyyy Lingo Lingo Şişeler... eşliğinde teyzemin gelinliği hazırlanırdı.
Komşulardan bazıları gelinliği bir kenara atıp, ortaya çıkıp oynamaya başlardı.
- bende radyo aldırmazsam hadi bakalım görün... hey heyy lingo lingo şişeler...
öyküsatıcısı2012Davidoff
YORUMLAR
Davidoff
Ne güzel bir yorumdu :)
TEŞEKKÜR EDERİM, Saygı ve selamlarımla.
Eminim bu yazı çok insanın yaşamışlıklarına tercuman oldu, ne yaparsak yapalım eski günleri özlemle anarız ve keşkelerimizi sıralarız. Eskiden radyo demek aile demekti- eskiden masal demek çocukların bayramı demekti- eskiden bir yaşlının asker anıları hepimizi nerdeyse macera dinleme keyfiydi.
Ülkenin hata dünyanın her yerinde eski günlere dair çok güzel anılar vardır... Kışın bizim evde sobanın üstünde lacivert renkli çinkolu çaydanlık olurdu ve mis kokulu çaylar, özelikle akşam gelen misafirlerle berbaer içip sohbetlere dalardık.
Gelecek, geçmiş kadar haz vermeyeceğine inananlardanım her ne kadar teknolojik gelişmeler olsa da
Teşekkür ederim hocam, bu güzel yazıyı bize okutmakla ve okuturduğun anılarınla ben de duygulandım, hüzünledim. Ve özledik o günleri
Saygılarımla efendim
Davidoff
TEŞEKKÜR EDERİM Herzem Ronivan.
hayatımıza anlam katan ne çok anı ve bazen bir ses bir koku bir nesne geçmişe köprü
"Efekt: Korkmaz Çakar," babacan tavrıyla radyodaki kayıt sırasında tanımıştım kendisini canla başla yardımcı olmuştu çalışmamıza hey gidi günler heyy!
anılara yolculuk yaptıran yazıya yazarına teşekkürler o harika güzelliklerinle iyi ki varsın sevgili Davidoff..:)
Davidoff
Sevgi ve selamlarımla.
hey gidi günler hey...
ben okuldayken silgilere ip geçirirdik , boğazımıza asardı annem kaybetmeyelim diye. tüpte çikolatalar vardı onlarla ödüllendirilirdik, yonca evcimik şarkıları ile eteklerimiz tutuşur gün nasıl geçer anlamazdık....
ben çamurdan kekler yapmayı özledim dost
be bez bebeklerime elbise dikmeyi
sabahın çisesinde ıslanmayı
ben sanırım bu yaşımı sevmedim... ya da alışamadm.
dünleri parmak aralarından bakmak hep var değil mi
sevgimle güzel insan...
Davidoff
Boynuna asabileceği ipli bir silgi :)
SEVGİMLE.
eMİNeYZAMAN
sevgimleeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee :)
aynı dediğiğn gibiydi hayat mikrofonda tiyatro....nefes almamız bile yasaktı... her şeyin tadı vardı ustam tadı.....saygılar
Davidoff
Anılar; kıyıda, köşede kalmış fakat unutulmaması gereken, bütün milletimizin anılarıdır.
SAYGIYLA.
Geçmişte bir gezinti oldu, güzel yazında.
Çok şey buldum anılardan içinde. :)
Davidoff
Selam ve sevgilerimle.
Kıymetli Davidoff Arkadaş;
Yaşım gereği; anlattığınız mevzuları en iyi bilenlerdenim.
Ellerinize sağlık, çok güzel anlatmışsınız.
Sâdece; "hayat" kelimesi yerine "yaşam" kelimesini kullanmasaydınız, iyi olurdu..
Ayrıca, başlıkta kullandığınız "tellâl" kelimesine şapka koyduğunuz için teşekkür ederim.
TTK.
Vehbi Okur tarafından 1/18/2012 6:01:04 PM zamanında düzenlenmiştir.
Davidoff
İnanın bu şapka konusu çok kişiyi rahatsız etmekte.
Çünkü bir kaç yıldır şapkanın kaldırıldığı söyleniyor. Kullanımı kişiye bırakılmış. Ne kadar doğru onu da bilemiyoruz.
Türkçe; GÜZEL TÜRKÇE ise, lütfen bu konuda yayınlar yapın. Okuyalım.
Vehbi Okur
"Şapka İşâreti"ne benzer işâret birçok dilde var. Meselâ, Fransızca'da "aksan tegü" ve "aksan grav" işâretleri var.. Yine Arapça'da "esire", "ötre" ve "şedde".. işâretleri var. Tabîî bu işâretlerin birer vâzifeleri var; yoksa bu işâretler niye konulsun. Bizim "düzeltme işâretide bir ihtiyaçtan doğmuştur ve konulması şarttır. Meselâ, bu işâret olmadığı zaman; "hâlâ" kelimesi "hala"diye yazılıyor. Bu işâreti kimse kaldıramaz; diyelim ki, TDCemiyeti kaldırdı..
Hayır! Burası da kaldırmadı; çünkü; TDCemiyeti Başkanı Muhterem Prof.Dr.
Şükrü Halûk Akalın Bey'in isminde de "şapka işâreti" kullanılıyor. Belki amma
belki; MEB "elifi görse 'mertek' zanneden bir bürokrat: "Yahû bu işâreti kaldırsak, nasıl olur" cinsinden bir lâf etmiş olabilir.. Bu söz de bâzı bozguncuların işine gelmiştir. Bunun üzerine " 'ŞAPKA' kaldırıldı" diye yaygara koparmış olabilirler. Tabîî bu bir tâhmin.
Bir de şunu söyleyeyim: "Şapka" konulması gerektiği hâlde şapka konulmayan bir harfin bulunduğu bir kelime söylendiği zaman insan gülüyor. Meselâ bir reklâmda; "İmkânsız" kelimesi: "İmkansız" diye okunuyor. Şahsen ben çok gülüyorum.
Başınızı ağrıttım; lûtfen kusuruma bakmayınız.
Sevgili Davidoff, yazınızı okudum, gözlerimi yumdum, o günleri yaşadım bir an.
Ortak zevkler ne kadar örtüşüyor.
Güzel ve mutlu günlerdi, hatırlattığınız için teşekkürler,sevgiler.
Davidoff
Çünkü bizde çocukluğumuzun Haramidere'sine piknik yapmaya giderdik :)
Tekneler, minibüsler kiralar Büyükada'lara giderdik. İnsan ayırımı yoktu, kiraladığımız teknenin kaptanı, minibüsün şoförü de bizimle beraber piknik yapardı.
Düşününce radyo aslında hayal gücünü geliştiren aygıtmış. Kapının açıldığını görmezsin ama gıcırtıyı duyarsın, kadının ağladığını görmezsin ama sesinin titrediğini duyarsın. Nal seslerini, rüzgarı ya da otomobil kornalarını kapı zillerini... Herşeyi gösteren ama hiçbirşeye inandıramayan televizyona göre çok daha iyiymiş galiba.
Elinize sağlık.
Davidoff
SAYGIM ve SEVGİMLE.
Davidoff
Sevgimle her daim.
"İpana diş macunu reklâmına katılabilmek için günde üç defa dişlerimi fırçalamam gerekiyor dediler. Meğer aldatılmışım. Şimdi o aldanışım sayesinde dişlerimi göstere, göstere gülebiliyorum."
Beni nedense en çok etkileyen saran ta içine alan Davidoff çalışması bu. Çok farklıydı diğerlerinden. Senin saklı duran bir yanını görmüş, gizli bir sırrını yakalamış gibiyim şimdi.
Usta...
Davidoff
TEŞEKKÜR EDERİM ENGİNDENİZ'im.
Sevgimdesin HER ZAMAN.