- 624 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Yemek
YEMEK
Yaptığımız iyilikleri hemen unutmak, kendimize ve insanlara yapacağımız en büyük iyilik olacaktır.
Maaşına iyi zam alan genç adam kurumda zaten 10 kişi olan arkadaşlarına bir ziyafet çekmek istedi. Çam sakızı çoban armağanı kurumda çalışan arkadaşlarını bir yemek boyunca aynı masa etrafında toplayarak onlar ile sohbet etmek, onlar ile neşelenmek, onların duygu ve düşüncelerini "kurumda hepimiz birbirimizi severiz.Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için" felsefesini bir yemek boyunca yaşamak ve yaşatmak istedi.
Önce kurumun müdürüne konuyu açtı. Kurum müdürü hemen " Güzel bir iş olur. Hem de arkadaşlarına örnek olursun . Arkadaşlarını hemen davet et" dedi.
Kurumun hem çay ocağı hem de mutfağı olan küçük çay odasında toplanarak yemek yenecekti. Genç adam önce arkadaşlarına haber vermeliydi. Bir arkadaşına davetini söylemek için odasına giderek davetini söyledi. Arkadaşı hemen :
-Kim gelecek? Bu ziyafette neyin nesi? gibilerden hemen şüpheci tavrını takınmaya başladı.
Genç adam durumu kavrayarak, arkadaşının ne niyetle bunu sorduğunu hemen anladı. İşi alttan almak için kurumda çalışan tüm arkadaşlarını davet ettiğini arrkadaşına söyledi. Arkadaşı biraz düşündükten sonra :
- Bak kardeşim,ben onlarla aynı masada yemek yemem. Eğer beni seviyorsan beni tek başına lokantaya götürürsün., dedi.
Genç adam şaşırmıştı. Şimdi arkadaşına "tamam lokantaya götüreceğim seni " dese, yüklü bir fatura ödeyecekti. Ona da hemen evet dese, bu sefer arkadaşı ötekilere haber verecek bu sefer onlar " vay ona varda bize neye yok, bizi de lokantaya götür" diyeceklerdi. Bununla kalmayan arkadaşı belki de "tamam" dediği zaman "ya bu yemek baş başa olmaz, şunu da alalım yanımıza, yok bunu da alalım" diyecekti. O zaman yok dese " Yav beni seviyorsun, onu sevmiyor musun ? " diye başka konu açılacaktı.
Genç adam baktı olmayacak arkadaşına hemen " öyle tek tek olmaz, hepimiz aynı anda, aynı yerde yiyeceğiz" dedi. Arkadaşı bu kez " Yav beni bi lokantaya götürmüyorsun ama bizim aksak Duran’ı yemeğe götürmüşün ama " demez mi? Genç adam "Aksak Duran’da kim" diye düşünürken arkadaşı " Ya 5 sene önce" dediği zaman olayı hatırladı ve hayret etti. Demek bu kurumda 5 sene önce arkadaşına ısmarladığı yemeğin dedikodusu yapılmaktaydı. "Yav be ne biçin hafıza bu" diye geçirdi içinden genç adam. En sonunda arkadaşının kendisi ile kafa bulduğunu anlayınca " Ben davet ettim, gelenin bir yüzü kara gelmeyenin iki yüzü" diyerek oradan ayrıldı.
Odasına döndüğü zaman koltuğuna yaslandı.5 yıl önce bu kuruma geldiği zaman gariban gördüğü Duran’ı hatırladı. Onu gariban diye yemeğe götürmüş, sıkı sıkı da kimseye bir şey anlatmamasını, bunu onu sevdiği için Allah rızası için yaptığını anlatmıştı. Ama o gariban görünen adam boşboğaz çıkmış ve önüne gelene genç adamın ona yemek ısmarladığını söylemişti. Herkesi kendi gibi iyi niyetli gören genç adamda ne olduğunu anlamadan yıllarca her fırsatta bu olayı sısıtıp ısıtıp önüne koyacaklarını bilememiş, her fırsatta bu olayı hatırlatmalarına hayret etmişti. işte bu hatırlatma kendisinin çoktan unuttuğu ama kurumda işi gücü olmayan takımın her fırsatta kendisi ile alay etmek için konuştuğu konu olmuştu. Bir süre bu boşboğazlıkları "işi olmayanın işini şeytan verir" misali saçmalıkları düşündü. "Ya sabır" çekerek tekrar işine koyuldu. İşten arta kalan zamanlarda arkadaşlarını düzenleyeceği yemeğe davet etmeye devam ediyordu.
Bu sefer kurumun yaşlı memurunun yanına gitti. İyi huylu ama inatçı olan yaşlı memur Yemeğe kimlerin katılacağını sordu. Herkesin davetli olduğunu duyunca o da " Ben gelmem onlar varsa" demez mi?
Genç memur adam böyle böyle tüm arkadaşlarını davet etti. Bir kaç kişi böyle eften püften mezaretlerle gelemeyeceklerini söylediler. Genç memur gelene de gelmeyene de herkese teşekkür etti.
Yemeğe gelen geldi. Gelmeyene kimse bir şey diyemedi. Yapılan çiğ köfteler, hazırlanan salatalar, meyve suları eşliğinde yenerek kurumda birlik beraberliğin, paylaşımın ve insanların kaynaşmasının ne kadar güzel olduğu konuşuldu. Yemek yemenin, çay içmenin bahane olduğu, amacın kurumda çalışanların birlik ve beraberliği olduğu vurgulandı.
Kurumda aylar sonra ilk defa böyle topluca neşeli birr yemek yenmişti. Doyanlar genç adama teşekkür ederek, dualar ettiler ve " Allah sana daha büyük ünvanlar ve zamlar nasip etsin, çalışmalarının hakkını alacağın bir ortam oluştursun" diyerek tek tek çekildiler masadan.
Genç adam yemekten sonra odasına çekildi. Masasına koyduğu kupadaki çayını içerken düşünmeye başladı.
Aldığı zammı arkadaşları ile paylaşmak istemişti. Biliyordu ki bir iyiliğe kavuşan insna bunun kıymetini bilerek iş arkadaşları ile, akrabaları ile komşuları ile paylaştığı zaman bunun bereketi gelecekti. Maksat yemek yemek değil, aynı zamanda paylaşmaktı sevinçleri ve güzellikleri. Ama bazı arkadaşlarının bencil tutumları ve " o varsa ben yokum" tutumu onu üzmüştü. Bu yemekte insan sevdiği insanın yanına oturur, sevmediği insanın yanına oturmaz, muhatap olmaz ve gerekirse bir selam verirdi. Yemek topu topu yarım saat sürecekti. İnsanların bu kıskançlıkları bencil tutumlarının ne kendilerine, ne çevrelerine ne de kurumlarına bir fayda sağlamayacağını düşünerek üzüldü genç adam. Ama bunun yanında arkadaşlarının hem de büyük çoğunluğunun bu yemekle mutlu olduklarını gördükçe ve kendisine dua ettiklerine şahit olduğunun farkına varınca sevinci arttı. Bir yerde iyilikler ve sevgiler kötülükler ve kıskançlıklardan bir miktar çok olduğu zaman o kurumda güzellikler nasıl olsa artacaktı. Bu küçük ziyafette bunun farkına vardı genç adam.
Bir yarım saat kadar bu olayı düşündü. Bu olaydan çıkardığı ve çıkaracağı dersleri düşündü.
Kendisi bu yemeği ertesi gün unutacaktı ama bu olaydan aldığı dersler ona bir hayat boyunca faydalı olacak ve belki de yazacağı anılarında sadece çocuklarına ve çevresine değil, onun anılarını okuyanlara da dersler verecekti.
Bunu düşünerek kupasını alıp gülümseye çay ocağına yöneldi. Bu güzel yemek üstüne bir bardak daha çay içerek içini ısıtmak istedi...
İyilik yap denize at balık bilmezse halık bilir . Alıklar iyiiklerden ne kadar alınırsa alınsın , 5 sene sonra bile bu iyiliği konuşsa da dedikodusunu yapsa da sen yapmaya devam et. Yaptığın iyilikler ola ki sana başka iyilik olarak geri döner ve yapılan dualarla ilerde yaşamın daha güzel olur diye düşünerek çay ocağından aldığı sıcak çay ile içini, ruhunu ve geleceğe dair güzel umutlarını ısıttı genç adam . Hayatı sevdiğini tüm bu boşboğazlıklara rağmen çaltığı kurumu ve arkadaşlarını sevdiğini ve böyle de mutlu olduğunu hissetti.
TURAN YALÇIN_TOKAT
YORUMLAR
İ.çten,soğal bir yazı olmuş.İnsanın iç alemini,iş yerlerindeki olumsuz tutum ve yargıları gerçekçi biçimde ele almışsınız.Maaledef her kurumda,hatta aile içinde bile böyle durumlarla karşılaşıyoruz.Şu üç günlük dünyada neyimizi paylaşamıyoruz anlayamıyorum.Hayat bir varmış,bir yokmuş iki kelimeden inaret,iki kelime arasındaki sürede sevgiyi,umudu ve huzuru paylaşmak varken dedikodu,adam seçme,tepeden bakma derdindeyiz,Siz yüreğinizdeki insan sevgisini ortaya koymuşsunuz,hoşgörüyü de.