- 839 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
BAŞBAKAN’DAN ŞAŞIRTAN AÇIKLAMA
Gözlerime kulaklarıma inanamadım.
Tv de Başbakan Sayın Erdoğan konuşuyor.
Irak’taki son bombalar, facialar, Haşimi-Maliki kavgası ve gelişmeleri değerlendiriyor. Suriye’deki katliamlar kendilerini nasıl ilgilendirirse, Irak’takiler de ilgilendiriyormuş. Bunlar demokrasiden falan anlamazlarmış. Demokrasi konusunda bu yetkilileri daha çok aramaları gerekirmiş. Aslında Obama ve diğer bazı üst düzey ABD’lileri de zamanında uyarmış Irak’tan erken çekilmeyin diye. Ama dinletememiş. ABD Irak’tan çekilmeseymiş demokrasi rayına oturur ve bu kavgalar yaşanmazmış.
Çok şaşırdım. İşgalin başında demokrasi için mücadele vermekte olan ABD askerlerinin ülkelerine sağ salim dönmeleri için dua ettiğini duyduğumda ne kadar şaşırdımsa bu sefer bu değerlendirmelerine de şaşırdım.
Sayın Başbakan bilmez mi ABD’nin Irak’a ne için saldırdığını?
Hatırlayalım:
İkiz kulelerin güya Müslüman teröristlerce yıkılması mizanseninin ardından, Başkan Bush’un açıklamasıyla Müslümanlara karşı “Haçlı Seferleri” başlatılmıştı. Bu mücadelede diğer ülkeler ya ABD’den yana olurlardı ya da düşman sayılacaklardı. Önce Afganistan büyük bir bombardıman sonucu işgal edildi.
Arkasından Irak gündeme getirildi. Önce ABD buradaki kimyasal kitle imha silahlarından söz etti. Konu Birleşmiş Milletler’in gündemine alındı. Kimyasal silahların tesbiti için Irak’a Birleşmiş Milletler heyetleri gönderildi. Aylarca bu heyetler kıyametleri kopardılar. Yok Saddam bize sarayını göstermedi, mahzenini göstermedi, yatak odasını göstermedi diye. Neticede hiçbir şey bulamadılar ama, bu silahları çöle kumların içine gömmek dahil başarılı şekilde saklayan Saddam’a haddini bildirmek, silahları bulmak, imha ederek dünyayı bu beladan kurtarmak, ayrıca hazır gitmişken Irak’ı Saddam diktatöründen kurtarmak, barış ve demokrasi getirmek için saldırdılar. Aslında bu saldırı bir Haçlı saldırısı idi.
7-8 sene boyunca füzelerle, bombalarla, başta ülkemizden olmak üzere onbinlerce uçak sortileri ile işkencelerle, aşağılamalarla, köpek saldırıları ile, hapishane metotları ile milyonla ifade edilebilecek müslümanı katletlettiler. Hapishaneleri devreye soktular, yüzbinlerce Müslüman kadının kızın ırzına geçtiler. Irak’ta yakılmadık, yıkılmadık yerleşim yeri, cami, eski eser, altyapı tesisi bırakmadılar. Yağmalanmadık servet, talan edilmedik eser, kalmadı. Irak’ı fiilen üçe böldüler, mezhep kavgasını başlatıp körüklediler. Türkiye’nin kırmızı çizgilerini karalayıp çiğnediler.
Sonra mırıldanarak şu cümleyi ifade ettiler:
“Biz yanılmışız, Irak’ta kitle imha silahı yokmuş. İstihbaratımız yanlışmış…”
Böylece zaten bilinen bütün bu vahşetlerin amacının Haçlı saldırısı olduğu ayan beyan kendileri tarafından bir defa daha ilan edilmiş oluyordu. Hazır girmişken Saddam’ı da bulup astılar. Niyetleri demokrasi falan değil, yağma, talan, zulüm ve Avengelist amaçların elde edilmesi idi. Türkiye dahil, koalisyon ortaklarının desteği ile bu amaşlarını gerçekleştirdiler. Sonra da kendileri bu ülkede olmasa bile varlıklarını aratmayacak “mayın tarlaları” ve ajanlar bırakarak askerlerini sözde çektiler. Nitekim onların çekildik demelerinin ardından katliamlar hiç hız kesmeden devam ediyor. İşbirlikçiler birbirlerine düştüler.
ABD askerlerinin oradayken katlettikleri milyon masum Müslüman ne Başbakan Sayın Erdoğan’ın, ne de diğer yetkililerin gıkı çıkmazken, şimdi ajanlarının işledikleri cinayetleri Suriye’dekine benzeterek yukardaki açıklamaları yapması bende hayret uyandırdı. ABD işgali gerekenden erken bitmiş, orada bulunmalı, demokrasiyi kurduktan sonra gitmeliymiş.
ABD Irak’a demokrasi için gelmedi ki. Haçlı saldırısı yaptı. Vurdu kırdı soydu, yağmaladı, ezdi, aşağıladı, tecavüz etti, böldü, parçaladı, yerine terör düzenini kurdu ve askerlerini çekti.
Başbakan, nasıl oluyor da erken gittiler diyebiliyor? Bütün bu cinayetleri işleyerek onların Irak’ta bulunmaları Sayın Başbakan’ı memnun mu ediyordu? Kaç sene daha kalmalıydılar? Kaç masumu daha öldürmeliydiler? Kaç kişinin daha ırzına geçmeliydiler? Irak’ı üçe değil de beşe mi bölmeliydiler? Böyle bir şey olabilir mi? ABD’nin amacı demokrasi miydi yani? Bütün dünyanın gözü önünde olan bu olayları Sayın Başbakan görüp anlamadı mı yani? Buna inanmak mümkün mü?
Şahsi yaşantısında İslami hassasiyetleri olan bir insan, bir Başbakan’dan beklenirdi ki; ABD’nin çekilme sinyalleri verdiği zamanlarda, onlara yakıp yıktıkları ve katlettikleri, parçaladıkları aileler için tazminat vermeleri gerektiğini dile getirsin. ABD koalisyon ortaklarının desteği ile füzelerle bombardımanlarla yakıp yıktı, öldürdü. Üstelik bunların bedellerini kat kat fazlası ile gene Irak’tan tahsil etti. Beklenirdi ki, hiç olmazsa bu yakıp yıktığı altyapının bedelini tazminat olarak ödemeleri gerektiğini hatırlatsın. Yağmaladıkları tarihi eserleri iade etmeleri gerektiğini açıklasın. Irak halkını Sünni-Şii-Kürt-Arap gibi kategorilere ayırarak aralarına kan davaları sokan, Irak’ın artık iki yakasının bir araya gelmeyecek kadar parçalanmasını gerçekleştiren ABD ve işgal ortaklarına Irak’ın bölünmüşlüğünü ortadan kaldırmaları, tarafları barıştırmaları gerektiğini dile getirsindi.
Başbakan Sayın Erdoğan bunları düşünüp politikalar üretecek yerde, hangi akılla ABD’nin işgalinin sürmesi gerektiği yolunda açıklama yapabiliyor? Bu asla normal bir davranış biçimi değildir. AKPARTİ’nin kuruluşunda “kollektif akıl” diye bir ilke açıklamışlardı. Acaba bu ilke çalıştırıldı da, ortak akıl olarak Irak’ta ABD işgalinin sürmesini savunmak şeklinde mi ortaya çıktı. Ama görüştüğümüz milletvekillerinin tamamı kendileriyle istişare edilmediğini yana yakıla anlatıyorlar. Bu fikir onlardan çıkmışa benzemiyor.
Yoksa Sayın Başbakan’ın etrafındaki müşavirleri, kalem ve kelam erbabı mı bu akıl almaz sözleri söyletiyorlar. Başbakan’la 15-20 yıl yardımcısı olarak birlikte çalışmış biri sıfatıyla söylüyorum ki, o asla Haçlı işgalini savunmak gibi bir fikirde olamaz. Ona birileri bu fikri savundurtuyor olmalıdır.
Pek ismi duyulmamış bir şair şöyle diyor:
Dışardan bir kale mi satın alacaksınız?
İçerden bir kalemi satın alacaksınız…
Herhalde böyle bir şey olmuştur. Yoksa kendisine hiç yakıştıramadığımız Haçlı işgalinin devamını savunmak gibi bir tezada düşmezdi.
EKREM ŞAMA
[email protected]
--------
Babamız Osman Şama’nın vefatı dolayısıyla hertürlü vasıta ile Rahmet dileklerini bizlere ileten ve üzüntümüzü paylaşan tüm kardeşlerimize ailesi olarak teşekkürlerimizi sunarız.
YORUMLAR
Yazdıklarınızı dikkatle okudum.
Zaten hepimizin bildiği konular. Yorumlarınız oldukça isabetli. Hemen hepsine katıldım.
Başbakanın çekilme konusundaki fikrinin de bir temeli var elbette. ABD'nin zamansız çekildiği ya da yanlış bir zamanda çekildiğini kastettiğine eminim.
Adını abdestsiz telaffuz edemezken diğer liderler "O" İsrail' demediğini bırakmadı.
Orta-doğuda barış ve birliği ilk öneren de "O" dur.
Haması destekleyen de O'dur. Mezhep çatışmalarını hatta din çatışmalarını istemeyen de o'dur.
Başbakan'a biraz yüklenildiği kanaatindeyim.
Aralıklar biraz sık olsa daha kolay okunurdu. Fakat yazınıza ve üslubunuza diyeceğim yok.
Osman Şam'a Allah'tan rahmet; dost ve akrabalarına da başsağlığı dilerim.
Selamlar.
Hocam babanıza Allah rahmet eylesin.Mekanı cennet olur inşallah.
Hocam devlet adamlığı,liderlik ayrı bir meziyet,siyasetçi olmak,siyaset lideri olmak ayrı bir uğraş.
Bugün son DEVLET ADAMI'mız,son LİDER'imiz RAUF DENKTAŞ'ımızı hakkın rahmetine uğurladık.
Allah nur için de yatırsın.
Bu gün arkasından övücü sözler söylemiştir mutlaka(seyredemedim)dün ver kurtulalım sözlerini dinlemediği için rahmetliyi ellerinden gelse asacaklardı neredeyse.
Tarih büyük devlet adamımızı haklı çıkardı.
Bu devlet adamlığına hiç yakışmadığı gibi doğru siyasetçiliğe de yakışmıyor.Kendi başlarını belaya sokocaklarından değil,milletimizin başına bela saracaklarından korkarım bende.
Allah sonumuzu hayır eder inşallah.
İnşallah etrafındakiler sizi gammazlamak için bu yazınızı da okuturlar.Belki bu yazınızı okuduktan sonra gerçekleri görür,bırak ortak akıllarını kendi aklını tek başına kullanır sayın başbakanımız..
Yoksa daha çok tezatlara düşüceği aşikar gibi görünüyor.
SAYGILARIMLA.