12
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1255
Okunma
Çocuk mutluluklarımız bile ne denli değişti Yarabbi!
Bizler bayramlarda, her ailenin bütçesine göre, iki bayramda alınan ayakkabı ve elbiselerimizi bayram günü giymenin sevinciyle gün sayardık.
Küçük mahalle bakkalından, kâğıt külâhlarla aldığımız leblebi tozu, taneyle satılan meyve aromalı hayat şekerlerini büyük bir lezzetle yerdik.
Dedemin bize gelişi, her zaman beraberinde çok sevdiğimiz Nestle çikolatalarından olduğu için, büyük mutluluktu.
Üzerinde şirin bir esmer kız resmi olan Zambo sakızlar, o dönem adları şekerci olan, şimdilerin modern pastanelerinin renk renk akide şekeri kavanozları, Hindistan cevizli ve sütlü bir çeşit şeker, adına bugün bile neden kaynana şekeri dendiğini bilmediğim sütlü kahve renkli şekerlerin kavanozları hayalimde birer birer kayıp gidiyor.
Renkleri çok kızarmamış halka adıyla satılan, tereyağlı gevreklerin, batonsale adlı ince galetelerin tadını kolay kolay unutamıyorum.Yıllar evvel çocuklarıma tattırmak için yine Fatih’te, bu halkalardan üreten dükkânlardan aldığımda o tadı bulamadım.
Çünkü artık ne ben o küçük kızdım, ne de o halkaları doğal yağlarla imal eden ustalar hayattaydı.
Gezici kamyonlarda hizmet veren Migros’tan annemin bize aldığı sütlü bonbonlar, yeni yeni imaline başlanan çikolatalı gofretler, çocuk ruhumuzun en büyük mutluluklarıydı.
Azla mutlu olmak öğretilmişti bizlere, elde edebildiklerimize teşekkür etmek.
Bayramlarda mahalle aralarına kurulan seyyar lunaparklar, salıncakları kaydıraklarıyla ne büyük eğlenceydi!
Ara sıra gelen ip cambazları, o yıllarda yeni yapılan Spor ve Sergi Sarayında gösteri yapan yabancı sirkleri izlemek, bunlarının içinde en çok sevdiğim Medrano sirkiydi, büyük ayrıcalıktı.
Günümüz çocuklarının istekleri o yıllarda hayal bile edemeyeceğimiz, ütopya gibiydi.
Bilgisayarlarla ilk tanışmamız, oğullarımın ilk yetiştiği dönemlere rastlıyor. Birçok elektronik alet zaman içinde hayatımızda sırasıyla yerini aldı.
Ülkemiz geliştikçe, bu nimetlerden faydalanmak, işlerimizin kolaylaşması, dünya ile iletişimin sağlanması yaşamımıza farklı pencereler açtı.
Mutlu olmanın çıtası gün be gün yükseldi.
Hep daha iyisini istemek, elindekiyle yetinmemeyi, her zaman daha fazlasını talep etmeye yöneltti.
Galiba mutlu olmak, paranın gücüyle doğru orantılı olarak hep arttı.
İnsanlar mutlu olmayı, büyük bir güç olan parayla elde edebileceklerine inandıkları için, mutsuzluklar arttı.
Her şey maddiyata bağlandı. Nasreddin hoca rahmetli, ‘Ye kürküm ye’ derken bir kez daha haklı çıktı.
Elde edilemeyen mutluluklar, mutsuzlukları, boşanmaları artırdı.
Hayallerime ara verip günümüzün güzelliklerini düşündüğüm zaman, ‘haksızlık yapmamalıyım’, dedim.
Teknoloji geliştikçe ev işlerimizi yapmamız kolaylaştı, sobalar yerini kalorifer ve doğalgaz sobalarına, küçük mahalle bakkalları yerlerini süpermarketlere, bulaşık ve çamaşır makinelerinin yaygınlaşması, mutfakta kolaylığa sebep oldu.
İnternet ağının yaygınlaşması, oturduğumuz yerden kolayca haberleşmeye, gurbetteki canlarımızla görüşerek hasret gidermeye, dünyanın bir ucuna bir tıkla bağlanmaya imkân sağladı.
Daha sayamadığım niceleri, her dönemin ayrı özellikleri ve güzellikleri var.
Bizler insan olarak geride bıraktıklarımızı özlüyoruz, benim sızlanmalarım da böyle bir şey işte.