- 1658 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AVŞAR (AFŞAR) GELENEKLERİ - 9 -
AVŞAR DÜĞÜNLERİ - (Devamı)
*** Deve Oyunu ***
Davul ve zurna eşliğinde en az iki kişi tarafından oynanır. En az 5-6 basamaklı ağaç bir merdivenin içine girilerek merdiven omuzlara alınır ve öndeki kişinin eline bir dibek yani bulgur tokmağı verilir bu tokmağın üzeri koyun veya keçi derisiyle sarılarak deve boynu ve başı yapılır.. Merdivenin üstü de bir kilimle örtülerek ve kuyuruk bağlanılarak deve şekli verilir. Gençler toplanarak devenin yanında başka hayvan figürleriyle eşilk edilerek oyuna başlanılır. Bu hayvanlarında bir bekçisi olurdu onları gençlerden korumak bu oyunun amacı deve ve diğer hayvanların üzerine binmek, devirmek aklınıza ne geliyorsa onu yapmak.
*** Köse oyunu ***
Bu oyunda davul zurna eşliğinde 5-10 kişiyle oynanır ne kadar kalabalık olursa oyun okadar güzel olurdu. Köse olacak kişi bir çoban keçesi giyer, yüzüne yünden kocaman bir sakal takardı, kendisi ne kadar komik olursa o kadar beğenilirdi.. Kösenin kızları olurdu. Kızlar ise kız elbisesi giymiş yüzleri peçeli erkeklerdi. Bu kızları çapkın gençlerden korumak için muhafızları olurdu. Gençler bu kızların sırtına binmek, kaçırmak ve çimdiklemek için muhafızların arasından geçerek kızlara ulaşmak isterlerdi. Muhafızların elinde ise kızları korumak ve gençlere vurmak için (Kayış) kemer olurdu kızlara yaklaşana bu kemerle vururlardı.
*** Yüzük Kaçırma Yyarışması ***
Yüzük kaçırma bir koşu yarışmasıdır. Burada amaç hızlı koşarak, gelinin yüzüğünü özneye (güveye)ulaştırmaktır. Koşu atlı yapıldığı gibi yayada yapılmaktadır. Ancak günümüzde yaya olarak yapılmaktadır.
Seymen alayı köye yaklaştığında, eğer aynı köyden evleniyorsa, mezarlığı dolaşırken, yarış yapacak kişiler sıraya dizilir. Avşar kocalarından birisi, başla diyerek komut verir ve yarışmacılar süratle düğün evine koşarlar, amaç gelinin geldiğini ilk önce bildirmektir. Birinci olana genellikle heybe, terki bağı (atlar için) çorap, havlu, elcek(eldiven)gibi ödüller verilir. Ancak günümüzde para verilmektedir.
Gelin alayı gelin almaya gittikleri yoldan köye girmezler, başka bir yoldan girerler. Ayrıca mezarlık etrafında dolanarak, gelinin geldiğini düğün evine duyurmak amacı güdülür. Bu geleneğin şaman döneminden kaldığı söylenmektedir. Bayrak üzerindeki ayva, elma ya da soğanın düşürülmesi bu sırada yapılır. Gelin göründüğü anda, bayrak direğindeki ayva yada soğanı düşürme yarışına gidilir. Ayvayı düşürmek için çeşitli marifetler gösterilir, hatta silah bile sıkılır. Yere düşen ayvayı kim geline ulaştırırsa hediyesini alır. Yine eskiden çorap, mendil gibi hediyelere verilirken, günümüzde para verilmektedir.
**** Geline Koç Attırma ****
Gelinin koç atması da bir gelenektir. Gelin attan inmeden önüne koç getirilir. Gelin kız attan inmemek koşuluyla, bu koçu atın bir tarafından alıp öbür tarafına atmak zorundadır. Hiç yardım almadan, koçu atabilirse koç kendisinin olur. Atamazsa koçu getiren kişiye bahşiş vermek zorundadır. Böylece gelinin güçlü ve kuvvetli olduğu gösterilmek istenir.
*** Gelin İnmesi ***
Artık gelin eve gelmiştir. Kaynana elinde bir tepsiyle veya testiyle dama çıkar ve gelinin üzerine çerez ve para atar. Bu yeni kurulacak evin bereketli ve zengin olması dileğidir. Ve Bu arada, gelin hala atın üzerindedir ve inmek istemez. Amaç, kaynana ve kayınbabadan hediye almaktır. Gelin genellikle, inek, tosun, koyun, kuzu ve para aldıktan sonra attan iner. Tüm bu pazarlık halkın gözü önünde olur. Bazı zamanlar gelinlere, arsa, bağ, bahçe de verildiği olur.
Gelin iner inmez bir telaş olur, kaynana kayınbaba oynamaya başlarlar, bu bir bakıma düğün telaşının bitmesinden doğan mutluluğun sonucudur.
(GÜVEY) bu saatte ortalıkta yoktur. Onun o saatlerde orda olması ayıplanır. Ancak gizlendiği yerden olup biteni izler.
Davulcu işte bu sırada heyecana gelir, başta kayınbaba, kaynana olmak üzere, tüm akrabaları teker teker dolaşarak bahşiş yani şabeler. Davul, zurna en tipik, en coşkulu gösterilerini yaparak, davulu onların önüne sürer. Damadın yakın akrabalarını şabeleyerek paraları toplar.
Gelin kız içeri alınırken evinde huzur olsun geri babası evine gitmesin diye kapı eşiğinden atlatılır. içeri alınınca "EVLİK" denilen büyük odaya götürülür. Burada "YÜKLÜK" denilen yatak yığılan yerin önünde bekletilir. Yüklüğün önünde "zili" ya da "en" denilen örtünün önünde akşama kadar ayakta bekler. Gelin hiç konuşmaz ve oturmaz. Buna gelini süzünmesi denir. Komşular gelip gelinin duvağını kaldırarak güzelliğine bakarlar. Akşama doğru ev yavaş yavaş sakinleşir. Düğün evinde sadece yakın akrabalar kalır. Bir iki gün sonra duvak açma töreni yapılır. Bu törene en yakın akrabalar katılarak geline hediyeler verilir.. En fazla üç hafta sonra yine DAMAT VE GELİN beraberce gelinin baba evinden başlamak üzre abiler, ablalar, emmiler, bibiler, dayzalar ve dayılar olmak üzere en yakın akrabalar teker teker dolaşılarak el öpülür. Eli öpülen akarabalar ise geline durumlarına göre bağ, bahçe, koyun, keçi halı, kilim, para, tabak, çanak, çömlek vb. gibi çeşitli hediyeler verirler...
Hatırladığım kadarıyla düğünün en önemli bölümü gelinin oğlan evine getirildiği gün olurdu. O gün hem eğlencenin en coşkulusu hem de ikramın en zengini yapılırdı. Sofra yaygılarının üzerine yer sofraları kurulur, etrafına minderler atılırdı. Daha sonraları yer sofralarının yerini masa ve sandalyeler almıştı. Yemekler genellikle ortadan yenir, ancak özel misafirlere ayrı tabaklar verilirdi. Yemekte önce yoğurt çorbası, sonra düğün sahibinin imkanına göre etli pilav etli güveç, yaprak sarması, salata ve bazen de ilave zeytinyağlılar olurdu. Ardından elaçması baklava verilir, baklavanın üstüne mutlaka çay ikram edilirdi. Yemek bittikten sonra çalgı başlar, hanımlar birer ikişer oynamaya kalkardı. En gözde Türküler, "bastımda kırıldı iğde dalları" ile "bak yine yeşeriyor fındık dalları “ oyun havalarıydı Halay havası ise “allı turam" Türküleriydi. Hanımlar müziğin ritmine göre iki ellerini dirseklerinden kırıp havaya kaldırarak parmaklarını veya kaşıklarını şıkla tırken birbirlerine doğru yürürler, göbeklerini birbirine değdirdikten sonra aynı şekilde geri geri giderler, arada bir de kendi etraflarında dönerlerdi. Bu sırada gelin bir köşede duvağıyla oturur, sessiz sessiz oynayanları seyrederdi. Eğlence sona erdiğinde misafirler düğün sahibine iyi dileklerini iletir, evlerine dönerlerdi.
Kaynak: Avşar Obası
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.