- 1039 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
Özledim-2
Hafta sonları, rahmetli dedemin ailece hepimizi kır gezisi ve piknik yapmak için götürdüğü bentler, Emirgân korusu, Belgrat ormanları, pikniğe gelen İstanbul’lulara temiz hava alma imkânı sunan mekânlardı.
Tabii ki o dönemde de kötü karakterde, sapkın düşünceleri olan insanlar vardı.
Çocuklar ormanın içlerine girmeden meydanda ailelerimizin gözetiminde keyifli hafta sonları geçirirdik.
Günümüzde yeni yapılan binalar, Carrefour gibi olan büyük Avm’lerin açıldığı Haramidere Beylikdüzü gibi bölgeler, ilkbaharda, gün sonunda piknik dönüşü gelincik ve papatyalar toplayabildiğimiz yeşili bol kırsallardı.
Artık yetişkin bir genç kız olduğum yetmişdörtlü yıllar, birinci Boğaziçi köprü yapımı başladı.
Hem gezip, hem de içme suyu getirme turlarımızda, iki yaka arasına ilk çelik halatların gerilmesini, onların arasına yavaş yavaş diğer halatların gerilmesi, çelik levhaların yerleştirilmesini merakla izlerdik.
‘Biz oradan kesinlikle karşı tarafa geçemeyiz’ dediğimizde, annem bize ‘geçeriz kızım geçeriz, şimdi aşağıdan bakınca tehlikeli gibi gelse de, köprü tamamlandığında normal asfaltlardan gider gibi geçeriz. Bağlantı yollarından köprüye geçince anlamayız bile’demişti.
Ne kadar haklı olduğunu, köprü tamamlanıp ilk karşıya geçişimizde fark etmiştim.
Sonraki yıllarda boğazı ikinci bir gerdanlık gibi süsleyen Fatih Sultan Mehmet köprüsünün yapılışı…
Güzel şehrimin yıllar içinde ne değişimler geçirdiğini, eski fotoğraflardan anlayabiliyoruz.
Bu arada evlenip çoluk çocuk sahibi oluşum, İstanbul’un gelişimiyle parelel bir süreçte, gün be gün büyüyen ve değişen şehrimin, hayat karmaşası içinde, çocuklarımı büyütmem.
Film şeridi kare kare gözlerimin önünden akıp gidiyor.
Ailemizin gelişip büyümesi gibi canım şehrim de gün geçtikçe gelişip güzelleşiyor.
Canımın parçası torunlarımın dünyaya gelişleri, bizim hayatımız da canım İstanbul’umun gelişimi gibi çok çeşitli, ama tatlı, ama acı evreleri geride bırakarak gerçekleşmiştir.
İlkbaharda lâle ve sümbüllerle renklenen caddelerimiz, sonbaharda nergisler ve çuha çiçekleriyle ziynetleniyor.
Şehrin ciğerleri olan korularımızdan mevsimine göre leylâk, sümbül ve iğde çiçekleri kokuları yükselirken, Çamlıca tepesinden ve Beykoz korusundan, Emirgân ve Sarıyerden, Gülhane parkından boğazın ve Marmara’nın ihtişamı bizleri mutlu ediyor.
Değerli şairimiz Yahya Kemal’i dualarla anıyorum:
Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul
görmedim gezmediğim, sevmediğim hiç bir yer
ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul
sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.
Hayatımız müthiş bir hızla kayıyor gibi ellerimizin arasından .
Sağlık, huzur ve mutluluk, Yaradan’a layık bir kul olmaktır dileğimiz.
Devam edecek
16Ocak 2012
İstanbul
YORUMLAR
handan akbaş
İstanbul gerçekten aşk gibi yar gibi ...Asla unutulmuyor yüreklerde kalıyor...
İstanbul'da yaşamama rağmen her tarafını bilmiyorum...
Sevgilerimle...
handan akbaş
Teşekkürler Canan'cığım sayfam sizlerle şenlenip, mutlu oluyorum.
Eski bir sızının kavgalı şiirlerinde can evimizden yalnızlık damlar, kavruk kalır dudaklarımız. Hasatları tırpanlarken karabasan yıllara meydan okuruz ilk yaz coşkularıyla. Yalnızlığımızı tutuşturan şiirlerdir, külllenmiş bir aşkın günlüğünü eşeledikçe kanar yaramız...
Tebriklerimle...
handan akbaş
handan akbaş
Öncelikle "Amin" diyorum ve güzel anı yazın için kutluyorum. Çok sevdim, çünkü seninle aynı yerlerde bende gezindim bir kez daha. Belki de karşılaştık çok kez ama, bilmedik birbirimizi.
İstanbul, bir şehir değil, sanki bir memleket gibidir. Her türlü derdine, eziyetine rağmen çok sevilir.
Ben de sana sevgilerimi bırakıyorum :)
handan akbaş
İstanbul vefasız sevgili gibidir, her türlü nazına katlanırız, teşekkürler Billur'cuğum,çokça selam ve sevgilerimle.
Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul
görmedim gezmediğim, sevmediğim hiç bir yer
ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul
sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.
istanbul aşık olunabilecek sevgili gibi...
sevgilerimle..
sevgili arkadaşım..