- 2931 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AVŞAR (AFŞAR) GELENEKLERİ - 8 -
AVŞAR DÜĞÜNLERİ - (Devamı)
*** Gelinlik Etme***
Gelin evdeki ilk günlerinde kayınbabası ve diğer aile büyükleriyle konuşmaz. Hatta onların bulunduğu yerde konuşmamaya dikkat eder. Burada gelinin utanmasıyla birlikte büyüklerine saygı duyması gözlemlenmektedir. Gelin onlardan önce katıldığı gibi onlardan sonra kalkar. Aynı sofrada fazlaca yemek yemez. Kayınbaba bir müddet sonra gelinin bu itaat ve saygısına bir hediye alır ve konuşmasına izin verir(tarla, inek, koyun...)
*** Bayrak kaldırma ***
Köyümüzde düğünler bayrak kaldırma işiyle başlar. Kız ve oğlan tarafı tüm işlerini bitirdikten sonra, belli bir gün belirlenir ve düğüne bir hafta kala eş dost akraba ve tüm köylüye duyurulur. Bu duyuru köyün fakir bir kadını, ya da erkeği tarafından yapılır. Genellikle de kadınlar tarafından okuntu dağıtılır. Okuntu aslında bir davetiyedir. Okuntuyu dağıtan kişi bardak kaşık, tas, tabak, eşarp çorap havlu, gömlek v.b. eşyalar dağıtırlar. Okuntuyu veren kişi, okuntunun kimin olduğunu, yüksek sesle vereceği kişiye söyler ve okuntusunu verir. Okuntuyu alan kişide, hayırlı olsun diyerek okuntuyu alır. Bu arada okuntuyu veren kişiye un, bulgur, dövme gibi yiyecekler verilerek, ekonomik olarak yardımda bulunulur. Tüm hazırlıklardan sonra, uzunca bir söğüt ağacının ucuna soğan ya da elma, horoz telekleri takılır ve bayrak asılarak yüksekçe bir yere dikilir. Genellikle dam evlerin üzerine dikilir. Şimdilerde eveler hep çinkolu olduğundan, evin müsait olan her hangi bir yerine dikilmekte. Bu arada düğün yemeği hazırlanmakta, köyün bu işten anlayan kadınları bir kaç yardımcıyla birlikte yemek işlerine uğraşmaktadır. Yörede bu kadınlara AŞKANA denmekte olup, bunlardan daha becerikli ve usta olana da aşkana başı (baş aşkana) denir. Büyük kazanlar içerisinde
PİLAV: Pilav bulgurdan yapılır, genellikle içi etli olur.
SULU: İçinde kemikli et ve parçalara ayrılmış patates soğan olur.
HOŞAF: Çir denen kaysı kurusu ve kur üzümden yapılır.
MANTI: Küçük hamur yufkasının içerisine et konup bükülerek yapılır.
DÖVME PİLAVI: Dövmenin içerisine kemikli et katılarak yapılır.
Düğün sahibi düğüne başlamadan önce yakın zamanda köyde ölenler varsa onların ailelerinden izin alır. Böylece cenaze evinin günlü alınmış olur. Hazırlanan bayrak davul zurna işliğinde eve dikilir, böylece düğün başlamış olur. Halay çekilir oyunlar oynanır ve silahlar sıkılır. Düğün başlamadan kız evi olan evinden bazı isteklerde bulunur buna DÜRÜ denir. Dürü gelmeden düğün başlamaz.
***Şebeleme***
Şabeleme duyurma bildirme demektir, aynı zamanda davulcuların gösterisidir. Düğünü haber alan köy sakinleri tüm hazırlıklar tamamlanınca, yavaş yavaş düğün yerine doğru hareket eder, düğün evinin önüne geldiğinde davulcular, o an için oyun oynayanlarda olsa oyunu bırakarak, gelenlere doğru yönelir ve güzel ve kıvrak bir ezgiyle gelenleri selamlar. Davulunu misafirlerin önüne doğru uzatır. Gelenlerden birisi ya da bir kaçı davulcuya para verene kadar bu ezgi devam eder. Misafir parayı verince davulcu normal davulunu çalmaya devam eder, ta ki yeni bir misafir gelene kadar.
*** Gelin Binmesi ***
Sabahleyin erkenden dan (tan) davulunun çalınmasıyla birlikte, düğün evide kalabalıklaşmaya başlar. Güneş iyice ilerleyip, kuşluk vakti gelince gelin başı bağlanır, gelin elbisesi giydirilir.
Gelini bu işi iyi bilen yengeler giydirir. Eskiden gelinlik olmadığından "bellebe" denen önü açık maksi tipinde elbise giydirilirdi. Bu üst üste çeşitli renklerde üç kat olurdu. Üzerine çiçekli kadife ceket, bele püsküllü tarabulus (Trablus) kuşak ya da bunu yerine gümüşlü geniş kemer bağlanırdı.
Başının bağlanması daha çök özen isterdi. Buna özel olarak gelin başı bağlamak deyimi kullanılırdı.
"Ne güzel baş bağlıyor Söğüt’ün güzelleri" Türküsü bile baş bağlamanın önemini belirtmektedir. Eskiden başa fes giydirilirdi üzerine ayaklı denilen takı, alına altın gaziler dizilir. Bundan sonra kefiyeler, izarlar ile gelin başı süslenir. En üstte kırmızı bir grep, alna da bir ayna bağlanır. Ayağa kabara çiviler çakılmış kundura giyilirdi.
Gelinin bineceği at çok güzle süslenir.
Davul zurna gelin havası çalmaya başlayınca, seymen alayı ortalıkta toplanır. Bu arada çeyiz yazma işi de bitmiştir. Ayrıca çeyiz yazana bir yol (hediye)vermek te adettir.
*** Kapı Yolu ***
Gelinin başı bağlandıktan sonra gelin evden çıkarken bayağı sorun çıkar. Gelinin kardeşlerinden birisi, genellikle en küçüğü kapıyı tutar, ablasını vermek istemez.
Bundan amaç düğün sahibinden bahşiş almaktır. Eskiden keçi, koyun, kuzu alınırdı, şimdilerde para verilmekte. Buna kapı yolu, ya da kardeş yolu denilmektedir.
Bu arada dışarıdakiler sabırsızlıkla gelini beklerler, çeneleşmeler sıkı bir şekilde sürer. Bu sırada herkeste bir tedirginlik vardır. Artık araya hatırlı kişiler girerek bahşiş işi halledilir. Günümüzde bazı zamanlar bu bahşiş işi uygulanmamaktadır. Bundan sonra gelin bir yakınının yardımıyla ata bindirilir. Seymen alayı kız evinden ayrılır. Tam bu sırada seymen alayı yine eskiden, taşa tutulur, onları yumruklayanlar olur, buradaki amaç gelin almanın o kadar kolay olmadığını karşı tarafa göstermektir.
Buna karşılık oğlan tarafı da kız evinden kaşık, çatal, bardak ve buna benzer, değerli eşyalar çalarak karşılık verir. Bu iş yakalanmadan yapılırsa başarı kabul edilir. Bu geleneğin ta şaman döneminden kalma olduğu söylenmektedir.
Bu oyun ve yarışmalar Avşarlar arasında değişiklik göstermektedir..
Örneğin:
Deve Oyunu
Köse Oyunu
Tura oyunu vb. gibi
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.