- 472 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Değişim
Değişim
Değişim, gelişimin göstergesi. Her şey gelişirken değişir. Yenilenmek pozitif olarak harika bir geleceği kurmamızı sağlar. “Doğru” diye sunulan şeyler doğruluğu birey tarafından algılanmadan, onaylanmadan “doğru” kabul edilemez. Doğru olduğuna inanılan şeyler algılandığında, bilindiğinde yerini bulur. Yani inanılan şey bilinince gerçek yerini bulur. İnanmak bilmek için ülküdür.
“Dünya’da mekan ahrette iman” Dünya’da mekanı anlamak kolay; ferah, geniş bir mekan insanın bedensel ihtiyaçlarını karşılamasını ve toplumsal aktivitesini kolaylaştırır da ahrette iman ne işimize yarar, kapsamlı düşündük mü? Yani ahrette iman olsa ne olur, olmasa ne olur? Her şeyden önce imanı anlamalıyız; iman her hangi bir şeye inanmak veya Tanrı’nın varlığına inanmak olarak indirgenirse anlaşılamaz. İman, insanın kendi bedensel algıları ve ruhsal algılarıyla ulaşmayı hedeflediği bir ülküdür. Yani iman edilen bilindiğinde bir üst aşamadadır insan. Özetle iman ettiğimizi bilmek için hedefe alırız, hedef fetih edilince yeni imanlar hedefe yerleşir. Değişim sınırsız ve sonsuz olarak devam edecek; bunun sebebi değişime konu olan esmanın sınırsız ve nihayetsiz olmasındandır. Önce iman edilir, iman edilen algılarla bilinir, yeni imanlar açılır; gelişim sonsuza dek sürer… Peki insan gelişince ne olacak? İnsan, Dünya boyutunda maddi algılarla data, veri topluyor; bu veriler, datalarla diğer boyutlarda yolculuğuna devam edecek…
2012 de değişim arayışlarına girildi. Bunun sebebi inançların kökten değişimidir. Tüm ideolojiler çöktü, ideolojilere olan inançlar zayıfladı, dinler çöktü; dinler birleşerek ortak tavır alma yoluna gidiyor. Günümüzde egemen olanlar insanlara yeni, karma bir din hazırladı(Dinler arası diyalog)...Irkçılık eski gücünde değil. Bu gelinen noktada değişim kaçınılmaz.
Bu değişimi kurgulamak kimsenin tekelinde değil elbet ama evdeki hesabın çarşıya uymadığı durumlar olur, olacak. Egemen olanlar, para ve gücü elinde bulunduranlar din ve ideolojileri hatta ırkları satın alır. Medyada borazanlık yapanların kimler tarafından yemlendiğini söylemlerinden ve savunduğu fikirlerden anlamak mümkün. Değişmeye herkesin hakkı var elbet. Yadırgamamalı ama değişen kendi değişimini içselleştirmeden başkasına dayatmaya kalkışıyor, bunu da menfaatine uyduğu, birileri tarafından yemlendiği için yapar. O zaman kokuşmuş bir ortam oluşuyor. Dengeye gelene dek savrulmak kaçınılmaz. Düne kadar dini karalayanlar, bu gün hidayete erip, yarım yamalak kulaktan dolma bilgilerle taraftar olduğu inancın doğrultusunda militanlık taslıyor. Bazıları doğuştan dini telkin almış ama bilgisi olmadığından sadece kuru taraftarlık yaparak mide bulandırıyor. Eski dinsizlerin mukaddesatçı kesilmesi de komedi zaten. Gözlemlediğim daha farklı bir durumdan söz edeceğim; yaşamının her alanında din ile iç içe olan çok kişi değişime girdi ve debeleniyor. Kendi ve yakın çevreleriyle çelişiyor ve perde önünde dini inançlarını sergilerken perde arkasında her türlü rezaleti yapıyorlar. Yaptığı tercih ettiğine kendisi rezalet demese başkası diyemez zaten. Oysa perdeyi yırtsa kendi olsa daha huzurlu olacak. Toplumda kabul oluşacak, kimsenin kimsenin tercihine karışamadığı bir ortamı oluşturmak için destek verse kendi rahat edecek. Ama rol yapmayı daha kolay zannediyor. Kişiler üzerinden, özellikle eski çağlardaki kişiler üzerinden yorumlar yapılıp onlar göklere çıkarılıyor. “Bizler asla onlara yetişemeyiz” söylemleriyle de kendi alt kişiliklerini meşrulaştırma yoluna gidiyorlar. Gelişmek yerine tevazu zannıyla alçalıyorlar. Aşırılık yapanlar çökmeye mahkumdur. Geçmişte dine aşırı saldıranları gözlemledim, şimdi mızıklıyorlar. Kendileri başlarına açtıkları beladan şikayet ediyorlar. İdrar sıkan altına işer. Denge şarttır. Özgürlükler tanınmadan toplum refahı sağlanamaz. Egemenlerin yemlediği kişiler bazı din ile, bazı ideoloji ile bazı da ırksal söylemlerle toplumun başına bela olur.
Saygılarımla
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.