- 4432 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÖĞLE RAKILARI
Buyurun içelim birer kadeh
Güzeldir öğle rakıları efendim
Unutulmaz
Bir kadından söz eder gibi
Utangaç, gizli, yasak
Burası Arnavutköy efendim
Eskiden ne güzel yerler vardı
Bir şilep geçiyor, bir tanker
Bu Tarsus gemisi bizim
Karadenizden, seferden dönüyor
Sağlığa içelim, iyiliğe
Mutluluğa diyemem, dilim varmaz
Bu günlerde pek mutlu olanımız yok.
Bakın denizin mavisi bitti
Çerçöp döküyorlar ne derler
Çevreyi kirletiyorlar
Görgüsüz oldular çok
İttihatçılardan bu yana
Bet bereket kalmadı
Enver Paşa’nın mı dediniz
Hayır, Naciye Sultan’ın
Kuruçeşme’deydi bilmezsiniz
Kömür mezarlığı bütün kıyılar
Tekel, mekel, Galatasaray adası
Onlarda öyle efendim
Hoyrat, ne oldun delisi
Boğazda kalmadı artık
Beşiktaş’tan başlardı
Bebek’te bitti
Ya şu yeni yetmeler efendim
Boğazlı oldular
Yahya Kemal Beyle evet
Dalgın sular, körfez martılar
Kalmadı efendim kalmadı
Saat başına efendim
Bir kaç yunus geçerdi
Nemi oldu? Öldüler.
Bilir misiniz efendim öğle rakıları
Yeni resimlere benzer gündüz gözüyle
Gündüz gözüyle bakılan
Yeni resimlere inanmazsınız
Bir Asmalı mescit meyhanesinde, Pera’da
Biraz küf, mazi, mahrem kokan
Biraz Tünel, Sait Faik, Mösyö Rober
Kimler yoktu buralarda
Kimler gelip geçmedi
En iyisini Fikret Adil bilirdi
Kitaplarında kaldı
Siyah-beyaz bir fotoğraf oldu.
Beyoğlu gecelerimi
Kalmadı efendim nerde
Hani karanfilli Ümit Deniz
Her masada bir damla gözyaşı
Her yudumu zehir Cahit Irgat
Hacı ağalardan bu yana
Dünya Savaşından sonra
Her şey bitti
Yok caddeyi kebir
Banka banka banka
Sakal sakal sakal
Nenen mi öğle rakıları
Gündüz gözüyle efendim
Bir kadehin özgürlüğü
Nalçalı kundura uygun adım
İçki, kadın, porselen
Ses, söz, şarkı
Her şey bunadı efendim
Bende bunadım.
1920 doğumlu şair Mehmet Kemal ’Öğle Rakıları’ adlı şiirinde eski İstanbul özlemini dile getirir. İşte biz de bir zaman tüneline girelim ve şimdiki Beyoğlu’nun Pera olduğu o eski İstanbul’a gidelim.
O günlerde, hayat, hiçbir yerde, Pera’da olduğu gibi çirkinlik kadar güzelliği bir arada görmemişti. Bir bakıma yarı şaşkın ve umumiyetle kendi dünyasının içinde şaşkınlıkla bakardı, geçen yüzyıllara...
Galata’dan yukarılara, Tünel’den Taksim’e uzanan renkli dünyaya kimi tereddüt kimi heyecan içinde yürümüştü. Dersaadet’in ezan seslerini dinleyenler için köprünün ötesinde olup bitenler her zaman merak ve kuşku doluydu.
Sadece insanlar değildi, Pera’ya hayat verenler...Dünyevi yaşam ile uhrevi yaşamın kucaklaştığı, sevap ile günahın bu hayat yolunda kesiştiği karmaşık ve akıl almaz bir hayat. Eğlencenin en kralı Baloz’dan şıkıdımlı bir meyhaneye uzanılırdı.
Cambazhanelerden. Amerikan Tiyatrosuna, umumhanelerden Madam evlerine, külhanbeylikten Aristokratlığa tırmanabilen ’mufassal’ bir hayat yaşayacak sahibini mutlaka bulurdu.
Hirisantos’un bıçkın çömezliğinden, Beyoğlu canavarlığına geçişini hep bu Pera’da görebilirdiniz. Kör cahilinden mütefekkiri ile nicelerin ayak izleri bu Cadde’i Kebir’dedir.Pera izleri silinmezdir ama karmakarışıktır. İşte o günlerde mesela Zozo Dalmaz . Daha on beşine gelmeden ’taverna gülü’ olmuştur. On sekizine demir attığında ise gül olarak nadide bir ’yediverendir.’ Öylesine boylu poslu sayılmaz ama özellikle ona ulaşamayanlara göre hem haşmetli hem de heybetlidir. Hiçbir erkeğe yar olmamış ama ’Sante’ sigarasına fotoğraf olmuştur. Tarla başında oturan ve ’Halepli Bekir’ sokağı sakinleri kadar Pera umumiyesini şenlendiren Madam Sofiya’nın izleri sadece taşlarda değil, çarşaflardadır.
Sadece o değil...Kral ve bilumun Aristokrat sofralarının dul Kraliçesi Madan Thedosiya nice delikanlıların bekar yataklarında hem düş hemde ’ düş kırıklığı’ dır. Zennur ve Nuriye hanımların ardından kalan ise koca bir kitaptır. Bu iki güzel kız kardeş ile Pier Loti arasındaki ’sıcak temas’ Sıraselviler’deki Majik Sineması sırasındaki evden Paris’teki eve kadar uzanmıştır.
Pera sadece kadınlar dünyası değildir. Mekanların asırlık seslerinde ’ Çan ’ da vardır, ’ezan’ da...Camilerden, türbelerden, kilise ve sinagoglardan Cuma ve Pazar duaları da eksik olmamıştır...
Meyhaneler, pastahaneler, kıraathaneler, kitaphanelerin meşk ve kültür vardiyalarından kimler geçmedi ki? İsimli isimsiz namlı namsız herkesin tutkun olduğu Beyoğlu’nda nice ’Bey’ oğlu yaşamıştır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.