- 2216 Okunma
- 12 Yorum
- 0 Beğeni
İÇİNE ETTİĞİMİZ AŞK.
Bu gün çok değişik bir konuya dalıyorum. Çünkü bazı sebeplerden dolayı zaruret hasıl oldu.
Konumuz: Aşk. Herkesin dilinden düşürmediği şey yani. Çok fazla dillerde, ellerde, güya gönüllerde ama en fazla da ayaklarda varlığı hissedilen, o bakımdan da sürekli ayaklar altında sürüm sürüm sürünen duygu.
Yok yok olmayacak. Bunu bu şekilde anlatamayacağım. En iyisi her zaman bildiğim yoldan giderek yine hatıralarla anlatmaya çalışayım.
Şu anda biri Yirmiyedi, diğeri yirmi altı yaşında olan iki oğlum var. ( Bir kızım ve bir oğlum daha var ama onlar konu dışı )
Büyük Oğlum Cihangir on altı yaşında başladı aşık ! olmaya. Önceleri tabii ki her baba gibi ‘’ Vayyyy benim aslan oğlum da kız tavlamaya başladı. Babasının koçu, ‘’ filan gibi göğüs kabarmaları yaşıyordum.
Önce Fatma adında bir Alamancı kıza aşık oldu ! Hatta kıza düğün dernek yapacak paramız pulumuz olsa hemen evlenecek ve Almanya’ya yerleşecek. O olmadı tabii ki ve kız Almanya’ya gitti.
Bizimki daha sonra Selma diye birine aşık ! oldu. Aşkından öldüğü Selma’nın bir başka erkekle de konuştuğunu görünce ‘’ Aşkım Selma ‘’ oldu ‘’ Kaşar Selma ‘’.
Hemen peşinden Hayriye adında eski bir öğrecime aşık ! oldu. Lakin kız üniversiteyi kazanıp bizimki lise mezunluğundan ileri gidemeyince ve de kızın daha yakışıklı bir subay talibi çıkınca bu aşk da sona erdi.
Sonra bizimki internet ortamında aşklar bulmaya başladı. Ama onlar sayılmaz tabii ki. O bakımdan onları atlıyorum.
Derken askere gitti. Askerlik dönüşünde burada anlatamayacağım sebeplerden dolayı annesi ile boşandık. Cihangir’i İstanbul’a yolladım. Amcasının yanında bir süre kurslara gidip sonunda güvenlik görevlisi oldu. İşte bu kursta da Gizem adında bir kıza aşık ! oldu. Ama bu sefer çok ciddiydi ! Hatta o kadar ki ben bile inandım oğlumun bu sefer cidden aşık olduğuna. Tek başına İstanbul’da yaşaması zordu. Ama Gizem’siz yaşaması da imkansızdı. Çaresiz oğlumun, aşkından uzak kalmaması için tası tarağı toplayıp Fethiye’den İstanbul’a taşındık.
Gizem’le gezip tozduğu günlerde Cihangir Esra adında başka bir kıza da aşık ! oldu. Gizem bunu öğrendiğinde küplere binince Gizem’e ‘’ Defol ‘’ dendi ve Esra’ya dönüş yapıldı. Ama ne yazık ki Cihangir’in en büyük rakipleri hep subaylar oluyordu. Esra’ya da bir subay talip oldu.
Cihangir’e kız mı yoktu hemen bir hafta demedi Aydan’a aşık ! oldu. Bu arada belirteyim Gizem, Esra, Aydan bunların üçü de gelin aday adayı olarak huzuruma çıktılar. Hiç birisine ‘’ Olmaz’’ demediğim halde hiç biri olmadı.
Neyse…Aydan bir kız arkadaşı vasıtasıyla Cihangir’i denemek için bir telefon asılması yapınca ve Cihangir bunu farkedince Aydan aşkı da sona erdi. Hemen ardından yıllar sonra internette buluştuğu, yine eski bir öğrencim ve Cihangir’in sadece bir sene aynı okulda birlikte okuduğu bir kız öğrencim olan Dilek devreye girdi. Dilek dul bir kadın olmasına rağmen ona da hayır demedim. Cihagir Dilek’e o kadar aşık olmuştu ki bir gün bilet alarak Dilek’in yaşadığı Antalya’ya yerleşmeye karar verdi. Ama aynı gün Dilekten ‘’ Gelme ‘’ şeklinde bir telefon alınca Dilek aşkı dahi sona erdi.
Peşinden internette tanıştığı Bingöl’lü zaza kızı Tuba devreye girdi. İş o kadar ilerledi ki..Artık Tuba telefonda bana ‘’ baba ‘’ demeye başladı. Ben de çok sevmiştim Tuba’yı. Aynı zamanda da kızımın adıydı Tuba. Ama Tuba da olmadı. Hem de inanamayacağınız bir sebepten. Kızın ağabeyisi bizim Kars’lı olduğumuzu öğrenince ‘’ Biz kürde kız vermeyiz. O herif buraya gelirse bacımı da o herifi de vururum ‘’ diye tehdit ettiği için olmadı. Yani bir zaza, bir kürde ( Ki değiliz ) kız vermedi.
İyi de Tuba gitti diye kız kıtlığına kıran girecek değil ya. Cihangir en az on tane daha buldu aşkım dediği kız. En az on tane kız ‘’ baba ‘’ diyerek elimi öptü. Birer ya da ikişer ay arayla. Haaa bu arada internet ortamında bana ‘’ baba diyen ve neredeyse benim yaşlarımda olan gelinlerimi ! saymıyorum. Bakıyorum kırkını geçmiş kadın , face booktan ya da msn den mesaj atıyor . ‘’ Babacığım ben oğlunu çok seviyorum. Kocamdan boşanır boşanmaz onunla evleneceğim’’
Ben de cevap yazıyorum ‘’ Naaaahhhh evlenirsin. ‘’ Biraz ayıp oluyor gelinlerime ! ve de o ulvî aşklara! tabii ki ama ben ne de olsa çağ dışı geri kafalı bir herifim ne mok anlarım ki aşktan?
Cihangir’in bir yaş küçüğü Tuğrul, o kadar hızlı olmasa da onun da en az beş tane aşkı ! oldu.
Şimdi ise artık yasakladım benim yanımda ‘’ Baba ben aşığım ‘’ demeyi. Ne halt ederler, kimlerle aşna fişne ederlerse etsinler. Yeter ki bana ‘’aşığım ‘’ demesinler. Ya da duygularının aşk olduğundan bahsetmesinler.
Aşk ne midir?
Ne bileyim yahu. Ben masalcı herfin biriyim. Masallar anlatır dururum. Aşk benim işim değil. O bakımdan ben masallarımı anlatayım siz de dinleyin.
1.MASAL
Mecnun bir gün çölde namaz kılan bir insanın önünden geçmiş . Adam da Mecnun’u yakasından tutmuş ve aralarında şöyle bir konuşma olmuş:
-Bre deli ne diye koskoca çölde tam da benim önümden geçip namazımı bozdun?
-Allah Allah sen şimdi beni gördün mü yani?
-Elbette gördüm. Koskoca herifsin nasıl görmeyeyim?
-Hayret…Ben Leylanın aşkından gözüm hiç bir şeyi görmezken sen Allah’ın huzurunda beni nasıl gördün? Gerçekten çok hayret.
2.MASAL
Büyük bir din aliminin karısı bir başka erkeğe aşık ! olmuş. Diğer adamın aşkından yanıp tutuşuyor ! Fakat konu komşu, hısım-akraba ayıplamasın diye de yine aşkının ! tavsiyelerine uyarak kocasının kendisini boşamasını sağlamak için şeytanlıklar düşünmeye başlıyor. Plana göre kocayı kızdıracaklar ve o kızgınlıkla alim ‘’ Seni boşadım, boşsun’’ diyecek , böylece kadın aşkına ! kavuşacak. İyi de alim neredeyse hiç birşeye kızmayan çok yumuşak huylu bir insan. Nasıl yapacak bu kızdırma işini?
Alimin, tuvalette devamlı kullandığı bir ibrik varmış onu saklıyor kadın. Böylece tuvalette susuz kalan alim kızacak, kadın kavgayı alevlendirecek ve kocasının ‘’ Boşsun ‘’ demesini sağlayacak.
Alim tuvalete giriyor. Bakıyor ibrik yok. Dışarı çıkıp hanımına soruyor?
-İbriğim nerede?
-Ne biliyim ben. Ben senin ibrik bekçin miyim? Kayboldu her halde?
Alim meselenin zaten farkında….Başlıyor ağlamaya. O kadar çok ağlıyor ki kadın dayanamayıp biraz da sertçe?
-Ne ağlıyorsun karı gibi. Alt tarafı bir ibrik. Bir ibrik için bu kadar ağlanır mı? Diyor.
Alim cevap veriyor.
-Ben o ibriğin kaybolduğuna ağlamıyorum. Bu güne kadar benim avret yerimi bir tek o ibrik görmüştü. Şimdi ikinci bir ibriğe avret yerimi nasıl gösteririrm. Utanırım ben bundan . İşte ağlamam bu yüzdendir.
Oh be yine allem ettim kullem ettim araya iki masal sıkıştırdım. Aşkın ne olduğuna gelince:
Neyse ne. Bana ne. Aşığım diyen düşünsün. Benim öyle bir derdim yok çok şükür. Kısacası aşkın ne olduğunu bilmiyorum ama ne olmadığını çok iyi biliyorum. Onu da maddeler halinde sayayım:
1-Her şeyden vaz geçebilen Mecnun olamamışsan ‘’Aşığım’’ deme.
2-Kalbinin ve beyninin bir köşesinde toz zerresi kadar edepsizlik varsa da ‘’Aşığım’’ deme çünkü aşk edep gerektirir.
3- En iyisi hiç bir zaman mart kedisi gibi ‘’Aşığım, aşığım ‘’ diye dolanma. Gerçek bir aşık isen biz biliriz zaten aşık olduğunu. Senin demene gerek yok.
YORUMLAR
merhaba arkadaşım aşk bir baş belasıdır desemmi demesemmi.)))))acaba aşık olan bir pişman olmayan bir pişmanmış arkadaşım canları sağ olasıca çocuklarımız neler sessiz kalıyoruz sayelerinde değilmi arkadaşım bizlere yasak olanları onlara yasaklamadık acaba iyimi ettik kötümü diye düşünmedim hiç tabiki iyi ettik bizler arkadaşımızın elinden bile tutamadık gençliğimizde onlar doya doya yaşasınlar ben böyle düşünüyorum evet erkek çocuğu daha zor kız çocuğundan bunuda ögrendim oglumun sayesinde çok şükür evlendirdim şimdi kafam rahat:)severek okuyorum yazılarını arkadaşım güzel yüreğine bin selam olsun
Kız çoçuk yetiştirmek zor derler ama bakın, erkek evlat yetiştirmek de hiç kolay değil.
Topluma, ailesine yararlı kafaca, bedence sağlıklı evlatlar yetiştirirken, bir de bu aşık
halleriyle uğraşmak, doğru seçimleri yapmalarına yardımcı olmak gerek.
Kıssadan hisseli, güzel bir yazıydı. Ellerinize sağlık :)
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
Hocam... Hocam... Hocam...
Diyecek söz yok yazıya... Nasıl yapıyorsun bunu bilmiyorum. Hem gülümsetip, hem güzel mesaj verip hem de akıcılığı yakalamayı. Allah kalemini daim etsin.. Amin..
Konuya gelince; Ne de haklıydınız. Vallahi bende bilmiyorum aşk ne. Ben bu yazıdan sonra hissizleşeyim en iyisi. Anladım aşk yok... En iyisi bağlılık ve sevgi... Bence aşktan bir kademe daha ileride bu iki kelime...
Saygılar... Sevgiler.. Ellerinden öperim..
sami biberoğulları
Aşkın ne olduğunu aslında biliyorum. Ama öyle herkese anlatmıyorum bu sırrı. Çok önemli çünkü. Ama sen yabancı değilsin. Sana bir kıyak yapayım. Bak aşk nedir:
Bazı haberlerde filan görürsünüz. Bir kedi uzanmış yatar, bir kuş da onun kafasına konup pirelerini ayıklar. Ya da bir kedi, anneleri ölmüş köpek yavrularını emzirir, veyahutta bir köpek, sahibine en ufak bir el hareketi hatta sesiniz yükseltmeniz halinde size saldırır.İşte aşk bu dur.
Aşk: Esmeralda olduğun halde Notr Dam'ın Kamburuna bir tas su verebilmektir.
Aşk: Züleyha olup Yusuf'u zindana attırmak ve sonrasında saçların beyazlayıncaya kadar sabredebilmektir.
Aşk: Kerem olup Aslı'nın yüzünü bir kaç dahika daha fazla görebilmek için onun kucağında başın olduğu halde otuz iki dişini birden çektirebilmektir.
Aşk: Mevlana olup Şems istedi diye meyhaneden bir şie şarap alabilmektir.
Kısaca Aşk, sabırdır, fedakarlıktır, sadakattir ama ille de sevmektir.
Aşkın bedenle ilgisi yoktur vesselam.
İstersen daha da yazarım..
Selam ve sevgilerimle
destina*mltm
Hocam ettiğim iki kelamdır bakma sen... Ben de bilirim ya aşkın bunlar olduğunu, bilirim de... "DE" si uzar işte.. Hiç girmeyelim o konulara..:)
Ama ne güzel anlatmışsınız yine.. Saygılar :)
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
hem gülümsettiniz, hem de düşündürdünüz yine
tekrar tekrar sorgulanması gerekir sanırım Aşkın
yine çok güzeldi efendimm
saygı ile kutluyorum
sami biberoğulları
Bazı haberlerde filan görürsünüz. Bir kedi uzanmış yatar, bir kuş da onun kafasına konup pirelerini ayıklar. Ya da bir kedi, anneleri ölmüş köpek yavrularını emzirir, veyahutta bir köpek, sahibine en ufak bir el hareketi hatta sesiniz yükseltmeniz halinde size saldırır.İşte aşk bu dur. Bunu vuurgulamaya çalışmıştım.
Aşk: Esmeralda olup Notr Dam'ın Kamburuna bir tas su verebilmektir.
Sanırım bu konuda bir iki satır daha yazacağım.
Yorum için teşekkürler
Selam ve sevgilerimle.
kızlar delikanlıyı ve seni epey kızdırmış....çok haklısın hocam....ama zamane..... çok çabuk avrupalı olduk hatta onları geçtik bile...takma kafanı delikanlı halleder yine bir tatil sabahı güldürdün hocam saygılar
sami biberoğulları
Sözüm sadece gençlere değil ki. Hatta gençler bu konuda en masum olanlar. Çünkü tecrübesizler ve her beğeniyi aşk zannnediyorlar. Benim lafım asıl koca koca herifler ve kartaloz kadınlara. Yav millet artık sokakta boynuna tasma takıp gezdirdiği köpeğe bile aşkıııımmm diye hitap ediyor.
Yine hem okudum hem gülümsedim...
Siz yazmaya devam bizler de hem düşünmeye hem gülmeye ...
Çok beğendim...kısaca aşk ama artık eski aşklar tarihte ...
Sevgilerimle...
sami biberoğulları
Bence bir kedinin mart ayı geldiğinde bağırıp durması değildir aşk...Ama aynı kedi bir başka kediye araba çarptığında onun hayata dönmesi için kalp masajı yapıyorsa işte aşk budur. Ya da bir kedi, ölen bir köpeğin yavrularını emziriyorsa buna aşk derim ben.
'' 1-Her şeyden vaz geçebilen Mecnun olamamışsan ‘’Aşığım’’ deme.
2-Kalbinin ve beyninin bir köşesinde toz zerresi kadar edepsizlik varsa da ‘’Aşığım’’ deme çünkü aşk edep gerektirir.
3- En iyisi hiç bir zaman mart kedisi gibi ‘’Aşığım, aşığım ‘’ diye dolanma. Gerçek bir aşık isen biz biliriz zaten aşık olduğunu. Senin demene gerek yok.''
Ahan da budurrrrrr!!!!
iyi ki yazıyorsunuz öğretmenim :) Öyle yazıyorsunuz ki bazen başkası söylediğinde öfkelenebileceğim bir cümle,sizin söyleminizle gülümsetiyor :)
Sevgi ve selamlar
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
İnşallah Allah'ım duanızı kabul eylesin.
Selam ve saygılarımla.
Sizden korkulur, aşk şiirleri de yazamayacağız bu sözleri işittikten sonra.zaten aşk kim biz kim?
Bizim aşık olduğumuz da ete kemiğe bürünmemiş hayal ve düş. Gerçeğini sevmek ne mümkün.
Zamane çocukları aşktan ne anlar diyeceğim ama eskiden de vardı böyle şıp sevdiler.Kız erkek
ayırt etmeden söylüyorum.
Tebrikler, selâm ve saygılar..
sami biberoğulları
Beğeni ya da hoşlanmayı aşkla karıştırıyoruz. Benim itirazım buna. Örneğin: Aşık insan sevdiğinin kalçasının boyutlarıyla ilgili değildir. O beğenen, hoşlanan insanın işidir. İkisi çok farklı.
Selam ve saygılarımla.
Aman Allahım sen internettekicihangirin babasımısın babacığım ben oğluna aşığım şaka şaka hocam inme gelmesin senin anlatmana göre aşıkinsan yok demek gençler aşık olamıyacakmı yada sami rtük ü yasakladımı yinegüzel hikayeanlıyana dersler dolu anlamıyan davulunla gezsin
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.