- 393 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Toplum Ve Halk 10
10-]Toplumsa sistemlerin, ilahi sel düşünme olgunlaşması, insanı; yapısal düzen ve yapısal sorunları içinde epey olgunlaştırdı. Ve bu olgunlaştırma giderekten de, insanı; kendisine ve insanı toplumuna yabancılaştıran bir fikri göç ettirmeydi. Tanrılar da insanlar gibi yer ve içerlerdi. İnsanlar gibi ürerler, insan kızlarla ve insan oğlanlarla evlenirlerdi.
Tanrıların insan gibi makamları vardı. Rekabetleri vardı. Olup bitenden çok kez haberleri dahi olmazdı. Bu yüzden olup biteni duyunca da kızarlardı. Çok kez ölürlerdi. Tanrıların eceli, ya da ömürleri; sosyo toplumsa akıl ilkeleriyle meşru oldukları süreler boyunca geçerli olurlardı. Her bir sosyo toplumsa değişme yeni bir sentezli tanrı düşüncesiyle aşılırdı. İnsanların toplumsa olur üretim tüketim ilişkileri boyunca; birlik olma zarureti ortaya çıktıkça; bu fikirler daha soyutlukla tek bir tanrı fikriyle aşıldı.
Toplumsal bir değişmeye göre ömürleri zorla da olsa değişen ilahlar; ya yeni yaratmalar ile ömürleri biterdi. Tanrıların ömürlerinin bitmesi ya yeni oluşan meşrulaşmanın sembolü ile birleşerekten; bu birleşimin (tekleşmenin) uhdesinde erir giderlerdi. Ya da hepten unutulurdu. Açıkçası toplumsak değişme anlayışları nedeniyle, kullanım miadı dolan tanrılar; yeni kurum ve kuralların meşruiyetlikleri karşısında, kendi muktedir oluştu, düzenleme güçlerini yitirirlerdi.
Tanrılar, değişmenin karşısında duramazdı. Başka bir yeni tanrı anlayışına, kendi görev ömürlerini devrederlerdi. İnsanın gelişen yaşantılımsa uslarıyla, o gün için nedenlerini kavrayamadıkları sosyal yansımalar için totemi yaşam geçmişlerinde; iyi ve kötü ruh kavramları vardı. Bu anlamalar şimdinin iyi ruhu, tanrıların iyiliği ve şimdinin kötü ruhu da şeytanın; kötülüğü yaratır olmasıydı! Ya da şeytanın iğfaline uyan insanın, elindelik iradesini (cüzi iradesini), Tanrılar gerçekleştirirdi!
Sonradan totemi ilahlar giderek fikir değiştirmeye başladılar. Fikir değiştirmeye başladıkları yapı ittifakı dönemlerdi. Totemlerin fikir değiştirmesi artık onların totem olma özelliklerini de yitirir olmalarıydı. Totem sadece totem adını yitirecekti. Totemi devinme zemini şimdi ilahi ve tanrısal deviniş alanı olmuştu. Totemi zemin, kişi ile sosyal güç arası boşluklu tanecikli alanın doldurulmasıydı.
Etnik yapılar ittifakı içinde, ittifakın istediği gibi olmanın sosyal ve nesnel nedensellikleri; henüz hem oluşma; hem de totemse zeminle kavratılmanın aşaması içindeydiler. Tanrılar bu totemdi var oluştu meşrulukları, önce düzenleyeceklerdi. Sonrada yaratma ile biçimleyecektiler. Giderekten bu yaradandı anlayış, tüm insanlığın ve de tüm Dünya’nın yaratılmasına değin gidecek olgunca evrimci düşünmenin biçimlenişi olacaktı. Artık, tanrılar da insanlarda istekte bulunmaya başlayacaktı. Süreç ata soy oluştu totem seslenmesinden (söylemesinden), Evrenin yaratıcısı Tanrı anlayışına gelmişti.
İttifakı düzen, yavaş yavaş hizmet edenle; hizmet edilenin çatışmalı çelişkilerini düzenliyordu. Tanrılar bile, önce insanlardan kendilerine hizmet etmelerini istediler. Bu yüzden insanlar tanrılara-efendilere sofra hazırlıyorlardı. Görülüyor ki ilk insan tasımlarda Tanrı insan motifli ve sosyo toplumsa yapının çapı kadarla bir muktedirlik tidir.
Hizmet, tanrının insanlardan ilk istekte bulunma talepleri idi. Konumuz bu olmadığı için bu noktadan itibaren buradan ayrılıyorum. Köleci biçimlenişle, inançsal biçimlenişin iç içe; toplumsal değişmelere nasıl at başı giden bir kurumsak meşrulaşma olduğunu vurgulamak için buraya girmiştim.
Yani inançlarınız, inanç olduğu için meşrulaşmıyorlardı. İnancalarınız sosyo toplumsal yapınızı ifade edebildikçe, sosyo toplumsa yapıya; meşruiyet ligin kaynağına; çözümler sunabildikçe meşrulaşıyordu. Artık üretim ilişkileri marifetiyle mülksüz eştirilen köle insana ve yapının mağdurlarına (mülksüzlere) merhamet edilebilirdi!
Artık dinler nedenselliğin; öyle olurlusuna değil de, sistemin çelişkilerini hazmetmeğe ve sisteminize rıza gösterip, sistemin olan bitenine çoğu kez katlanmaya ve sabretmeye hitap edecekti. Din bilinmeyeni değil, bilinir olanı o günkü sosyo toplum çelişkileri içinde ortak anlayışa göre ifade etmeğe çalışacaktı. Unutmayın ki sosyal birlikti komün düzenin merhamet anlayışı yoktu.
Çünkü merhameti gerektirir bir yaşamsal paylaşım olan (sağlayış sal eşitsizlik) henüz ortalıkta yoktu. Madem rızklar eşitsiz dağılmıştı, öyleyse eşitsizlik meşruydu. Yeni biçimli dini otorite, eşitsizliği meşrulaştırmıştı. Bu kez de ilkti; ‘rızıkları eşitsiz dağıtma’ buyurmasının toplumda yarattığı onulmaz ahlaki tutumlu çelişkileri karşısında dinler, öfkesini alamayacaktan; ’size verilen rızklarda fakirin de hakkı vardır’ diyecekti. Fakirini dahi zengine, mirasçı yapacaktı. Nedeni bilmezsek bu söylem elbette sosyo toplumsa sorunu çok kucaklayıcıdır.
Dinler, merhameti de, sadaka vermeyi de, böylelikle meşru aştıracaktılar. Bir düzenlemeyi ortaya koyuyorsanız örneğin; elektronik düzenleme olan bir T V düzenlemesiyle kendisine özgü, şundan bundan bir takım arızaları da ortaya koyuyorsunuzdur. Çözümü de kendisi içinde, şundan bundan olacaktır. İlk birikimin ortaya çıkmasındaki sağlayıştı avantajlarından ötürü; girişen karmaşık yaşantılı olan yeni mülkiyetçi yaşam; aynı zamanda da insani kaygıları da hayli artırmıştı! Çözümü de hayali değil; somut, hayatın içinde olmalıydı.
Ezen, ezilen ikiliği gelişmesinden sonrasıdır ki, yoksunluktan kaynaklı en temel sağlayışların kişisel ele geçiriliş şekilleri toplumun güvenlik tehdidi olmuştu! Gelişmenin yol aldığı kulvar olan mülkiyetçilik esaslı, kişileri mülkten yoksun bırakmanın, ezilen kişiler üzerindeki etkisi ile hemen karşı tepki oluştu. Yoksunluğun yarattığı tepki, diğer yandaki varlıklılara güvensizlik oluşun tehdit algısını, bilinç etmişti.
Sürecek
Bayram Kaya
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.