- 962 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
bir çaycının seyir defteri...(22)
Tam ondört yılımızın geçtiği şehitler mahallesi karışık bir mahalleydi..Mahallenin giriş kısmında alevi aileleri dağ kısımlarında şafii Kürtler ki giriş kısmındaki cami imamı da şafiiydi; en dip ve orta kesimlerde ise Türkler yaşardı..Mahallenin bir ucundan diğer ucuna yaya olarak yarım saatte ulaşılabiliyordu..Yeni evimiz üç oda bir salon,küçük bir mutfağı vardı..Odaların ikisinin altında kömürlük olarak kullandığımız bodrum kısmı vardı..Bir kapağı vardı ve atlayarak giriyorduk oraya..
Evimiz mahallenin orta kesiminde bulunuyordu ve toprak damlı taştan bir yapıydı..İlk zamanlar iki ev yanımızda bakkal ibrahim amca vardı ve altı ay civarı alışverişimizi ondan yapmışızdır..Kapıdan çıkışta sağ taraftaki komşumuz rahim amcalardı,sol tarafta ise ihsan amcalar ki Kürt idiler..Karşı komşularımızdan şerafettin amcalar da...Diğer karşı komşularımız: hafiz,hayrettin ve zorba amcalardı sırasıyla..
Yazımı paylaşmaya kalkışırken telefonun yine muzırlık yapması yazımın büyük bir bölümünün silinmesine neden oldu..Yukarda ki paragraflar kurtardığım kısımlardı..Gerisini eleştiri kısmından devam ile...
YORUMLAR
Akşamleyin evlerin büyükleri evine gelmişti ki ilkin babam gelmişti..Burnumun kanını kasten silmemiştim o gelene dek..Olayın aslını anlatmak kısmet oldu bu kez ve kabak annemin başına patladı bu kez..Şerafettin amca ve naile yenge olayları konuşmak için bize geldiler..Sofra kurulmuş ve ortam misafir ağırlama ortamına dönüşmüştü..Sait ve hülyanın hastanede olduğunu o esnada öğrenmiştim..Olayı sofradayken birde ben anlatmıştım onlara ki olay esnasında naile yengeninde haberi yokmuş..Hülyayı o günden sonra erkek kavgalarına karışırken görmedim bir daha..Ama diğerleri bu seferde evlerden uzakta kıstırmanın peşine düşmüşlerdi..O günlerde yol kenarlarında izocam parçacıklarına sık rastlıyordum..Deriye sürtüldüğünde kaşıntı yapıyordu..Lazım olur diye cebimde de taşıyordum..Ayrıca saitlere karşı cebimde tekraren taşla geziniyordum..Bir defasında saitin küçük kardeşleri beni okul çıkışında yakalamıştı..İlk başlarda karnıma çalışmalarından abilerinin karnından vurmamı hatırlattıklarını anlamıştım..Cebimden izocamı bu hengame arasında yunusun yakasından sırtına yerleştirmiştim..Bu sürü bu sefer beni yatırmaya çalışmıyordu bu kez..Neyse ki bu kez üç kişiydiler..Mustafa ve ibrahim küçüktü ki yunusu haklarsam onlar da defolup giderlerdi..İzocamın tesirinden sırtıyla uğraşan yunusa şartlanmıştım..Cebimdeki taşla sırf ona saldırıyordum..Mustafa ve ibrahimin cılız yumrukları beni tahrik ettiğinden kaçma hissini yenmek için izin veriyordum..Artık yunus yere yığılmıştı ama onu bırakmam için ağlaması gerekiyordu..Elimdeki taşı yumruklaştırıp saydırmamın kesilmeyeceğini anlayınca mustafalarını haberci olarak evlerine kaçmasını salık verdiler..Mekan okulun bahçesi ve akşama doğru olduğu için ayırdedecek birini beklemeleri uzun sürdü hele hele benden merhamet bekleyemezlerdi..Yanlız yunus sağlam çıkmıştı, ne bir kan ne de bir ağlama vardı,,,
hayalperest mitralyöz
Çaresiz ona doğru koşmaya başladım..Çok kızgındı ve bir şey anlatmaya fırsat vermeden sırtıma o kalın sopayla vurması beni soluksuz bıraktı..Yokuş yukarı çıkmam gerekiyordu ve bu bitap vaziyette çok ağır adımlarla çıkıyordum.. Yunusu kaldırıp gelirlerken karşılaşmıştık onlarla..Yanlarında hülya ve sabite de vardı ki onlardan güç bulan mustafayla ibrahim göğsüme aynı anda tekme savurdular..Yokuş aşağı yuvarlanmıştım ve haddinden fazla yorgundum,,,
hayalperest mitralyöz
Onları görünce hemen doğruldum,evi tarif edip eve getirmelerini sağlamıştım neyseki..
bir dahaki sefere devamla...
Bu arada elime yerden taş alıp onunla yumruğumu sertleştirip önüme çıkana savuruyordum, hangi haysiyetsiz arkamdan sarıldıysa yere yıktılar bir ara..Sait bunu fırsat bilerek üzerime çıkmaya yeltendi.Karnına destekli bir tekmemle yere iki büklüm yığılmasıyla beni bıraktılar..Yüzü kıpkırmızı kesilmişti meğer yakın zamanda ameliyat olmuş ve bende tam oraya vurmuşum..Ayağı kalkar kalkmaz abisinin yanına giden hülyanın boynuna yakın bir kısmına ağır bir tekme atıp eve kaçmıştım..Annesi naile yenge elinde bir sopa evimize daldı.Talihe bakınız ki kapıyı açık unutmuşum..İç odada kapı
nın arkasına saklanmıştım ve anneminse bir şeyden haberi yoktu.Arkasında benim bulunduğum kapıyı sertçe vuran naile yenge burnumun kanamasına sebep olmuştu ki bunun farkına o gittikten sonra varmıştım..Canımın acısı kızgınlığımı daha da artırmıştı..Burnumun kanı hala üzerimde olduğu halde kapının önüne çıktım ve taşların bol olduğu bir taraftan seri bir halde bahçelerini ve evlerini taşa tutuyordum..Bize doğru bakan üç pencerede cam bırakmamıştım ki ben yorulana kadar evden dışarı çıkamamış ve neye uğradıklarını şaşırmışlardı..Bu yaptıklarımın bir nedeni de yiyeceğimden emin olduğum babamın sopasının acısını da çıkarmaktı.
Okul kaydımı iki gün sonra burda ki okula almışlardı bizimkiler..Mahalleyi yeni yeni tanımaya çalıştığım bu dönemim kavgayla başladı..Karşı komşumuz şerafettin amcanın oğlu sait ki askerdeyken birlikteydik, okula ve ninemlere geçiş güzergâhım olan kapılarının önünden geçmemi bahane edip sataşıyordu..Saitin yunus,ibrahim,mustafa,sabite ve hülya isminde beş tane kardeşi vardı..Bunlar sataşmalar sırasında sürü halinde dolaşırlardı..
Ama geçmişimde böyle tiplere alışmış olduğumdan tek düşüncem karşıma çıkanı ağır bir şekilde pişman etmekti..Daha bir haftanın taşınmışı değildik ki yine etrafımı sardılar..İlk gözüme çarpan hülyalarının eli sopalı oluşuydu ve ilk hedefim oydu..Sopayı kaldırmaya fırsat vermeden saçlarından tutup saite doğru savurmuştum,,