"İKİ HARF"
Gün ağ olmuş üzerine düşüyordu…
Üşüyordu. Masumdu.Ya da masumiyeti kandırıyordu. Dikenlerin üzerine basıyordu. Bedeni duyarsızdı. Ama ruhu acıyordu. Güçlüydü. Ya da güçlüyü kandırıyordu…
Rüzgar çok yavaştı. Soluk buz olup derinlere batıyordu. Burnuna turuncu bir nefes geldi. Ona yöneldi…Yürüdü…Yürürken eğildi ayaklarına baktı.Yorgundu… Nefes şimdi mora benziyordu…Yürümeye devam etti…
Rüzgar kaybolmayı seçmişti. Soluk sıvılaşmış, katılaşmayı bekliyordu.
Adımları kırpan titrek engebeler vardı. Beli kamburdu ama yinede inatla yürüyordu…Yılmıyordu…Islak, küf kokan bir duvarın karşısında durdu. Beyni henüz uykuda değildi, gözleri ise neyi görmek istediğini iyi biliyordu. Kulak zarına kocaman bir harf çarptı .İkinci harf zarı parçalamıştı bile ama o üçüncüyü merak ediyordu ki… Gelmedi...
Testere gibi “iki kocaman harf ” öncesi ve sonrası olmadan zihin çukuruna düştü…
Avuçlarına baktı… Nefes şimdi kırmızıydı… Boşlukta sallanan çatlamış parmakları, avuçlarına yavaşça kapandı. Yumruk zihin çukuruna doğru inişe geçtiğinde, önünde durduğu ıslak, küf kokan duvara bir daha baktı. Son bakışıydı…Yere yığıldı...
Kaskatı vücudu sabah güneşiyle eriyen çiğler gibi deforme oluyordu. Avuçlarında birleşen parmakları yavaşça ayrılırken kanıyordu…
İki kırmızı damla düşmüştü sabahın beyaz kokusuna… “iki kocaman harf”e benziyordu…
........................................................................................ " B D" ..............
YORUMLAR
Merhaba,
Ben yazınızı çok beğendiğimi belirtmek istedim. Bu hayal gücünü daha uzun bir öykünün içinde okumak beni çok memnun edecektir. Hoşgeldiniz.