- 1347 Okunma
- 13 Yorum
- 0 Beğeni
ZOPA
Hep mizah , hep mizah. Gına geldi değil mi? Biraz da ciddi ciddi bir şeyler yazalım. - Artık nasıl becerebileceksem?- Neyse deneyeceğim bakalım becerebilecek miyim ?
Yıl 1974 - 1975.
‘’Edebiyatçı olup da aç mı kalacaksın? ‘’ diye benim adeta zorla, lisede fen bölümüne itilmeme sebep olup da o üç yıllık liseyi beş senede bitirmeme sebep olan babam( Aman Allah’ım bu nasıl bir cümledir böyle. Tam bir felaket. Ama kalsın ki ibret-i âlem olsun ). şimdi artık eşe dosta hava atıyordu ‘’ Oğlum Edebiyat Fakültesine gidiyor. Edebiyat Öğretmeni olacak ‘’ diye. Ona bir türlü anlatamadım. Hatta öğretmen olduktan sonra bile anlatamadım Tarih Öğretmeni olduğumu. Ona göre madem ki Edebiyat Fakültesinde okuyordum o halde Edebiyat Öğretmeniydim. Gariban babam on senelik öğretmen olduktan sonra alışabildi ‘’ Oğlum Tarih Öğretmeni ‘’ demeye. Neyse...
Koskocaman bir üniversiteli olmuştum lakin hâla gözlerim kapalıydı. Öğlenleri hâla çay-simide talim ediyordum. Taaa ki bir gün Suna beni fark edinceye kadar.
-Niçin yemekhaneye gelmedin. Ne güzel tavuk, pilav, çorba ve tatlı vardı.
-Allah Allah bizim okulda yemek de mi var?
-Ya sen duymadın mı hiç Turan Emeksiz diye bir şey?
-Ne alaka şimdi Turan Emeksiz?
-Yav ana binadaki yemekhanenin adı. Sahi hiç duymadın mı?
-Yooo.
-Haydi gel göstereyim sana. Oradan fiş alalım. Bir çay simit parasına ne güzel yemekler var orada.
İki aydır mensubu olduğum ama kapısından hiç içeri girmemiş olduğum İstanbul Üniversitesi ana binasının kapısına doğru yürümeye başladık ( Bizim fakülte Laleli-Vezneciler tarafında, ana bina ise Bayezıt’ta )
Kapının önünde bir sürü fruko ( Yani toplum polisi. Başlarındaki miğferler fruko gazozlarının kapaklarına benzediği için o lakabı takmışız ) nöbette. Bir tanesini hemen tanıdım. Üvey annemin dayısının oğlu Adnan abi. Arkadan yaklaştım yanına ‘’ Merhaba fruko’’ dememle birlikte copu çekip dönmesi bir oldu. Karşısında beni görünce de ‘’ Lan Sami sen miydin? Az daha copu yiyordun. Lan hıyar, polis adama öyle şaka yapılır mı?
Benim bir polisle sıkı fıkı sarıldığımı gören parkalı, pos bıyıklı bir kaç abi önce bana ‘’ Oyduk seni ‘’ der gibi baktılarsa da ayağımın sakat olduğunu görünce ‘’ İttir et lan ‘’ tarzından bir bakışa döndü o soğuk bakışlar.
Biraz sonra Turan Emeksizdeydim. Önce yemek fişi aldım. Sonra baktım ki daha yemek faslı bitmemiş ben de sıraya dahil oldum.Çünkü çay ve simit kesmemişti midemin gurultusunu. Bu arada bana bu noktaya kadar eşlik eden Suna yanımdan ayrıldı.
Turan Emeksizde sıra beklerken duvarlara yazılan yazılar dikkatimi çekti. Yanlış anlaşılmasın tek bir siyasi yazı yok. Hep hiciv sanatından inciler. Aklımda kalan bir kaç tanesi:
‘’ Ve Tanrı Erbakan’ı yarattı ‘’
‘’ Hamsi isteruk ‘’
‘’ Poh ye uşak ‘’
’ Bunu yazan Tosun. Okuyan okusun’
Her neyse sonunda tabldot yemeğimi aldım ve masaya oturdum. İyi … İyi çok kalabalık kamamıştı. İçerisi adeta boş sayılırdı. Biraz sonra da bizimkilerden bir arkadaş geldi oturdu karşıma
-Selamün aleyküm ülküdaş.
-Ve aleyküm selam ülküdaş.
Ülkücü Geçliğin en ateşli taraftarlarındandı karşımdaki. Yemek yemesi bile ateşliydi. Ben daha ‘’Bismillah’’ demeden o çorbayı mideye indirmiş, tavuk budunu sıyırıyordu ki zavallının lokması boğazına tıkıldı adeta. Dışarıdan gelen bir grup ülküdaş hemen onun yanına sokuldu ve heyecanla konuşmaya başladılar.
-Ulan sen ne biçim ülkücüsün. Dışarıda komünistler bizim arkadaşlara saldırıyor. Sen oturmuş burada yemek zıkkımlanıyorsun.
-Ne? Nerede? Ne zaman?
-Dış kapının hemen önünde. Kan gövdeyi götürüyor.
Daha durabilir miydi bizimki? Ama ne yazık ki o gün okula boş gelmişti kapıdaki polis ordusu yüzünden. Hemen kalktı ve oturduğu sandalyeyi yere çarparak elde ettiği sandalye bacağını eline alıp Turan Emeksiz’den şimşek hızıyla ‘’ Allah Allah ‘’ nidalarıyla dışarı fırladı.
O tam gaz koşarken diğer ülküdaşlara baktım gayet sakin ve yavaşça çıktılar dışarı. Beş on dakika sonra da ben çıktım. Fakat dış kapıya doğru yaklaştığımda hiç bir anornal durum göremedim. Hiç bir olağanüstülük yoktu. Kapının önünde ve etrafında büyük bir kavganın izi olabilecek hiç bir şey yoktu. Adnan abiye sordum bir kaç dakika önce burada bir kavga olup olmadığını ‘’ Yok olmadı ‘’ dedi.
Kafam karışmıştı iyice. Bir mokluk vardı ama ne?
Akşama doğru bizim ülküdaş tam anlamıyla eşekten düşmüş karpuz misali geldi okula ve kendisine ‘’ Dışarıda kavga var ‘’ diyen diğer ülküdaşlara ver veriştir etmeye başladı.
-Ulan var ya siz ib…siniz hepiniz. Böyle şaka olur mu hiç? Hem de kapıda Pol-Derli polisler( Yani solcu polisler...Sağcılar da Pol-Birli ) varken. Adamlar tek başına elde zopa ‘’ Allah Allah ‘’ diye koştuğumu görünce aldılar ikinci şubeye yer min yemez min? Bi ton zopa yedim.
-Oğlum sen de salak mısın? İnsan bir etrafına bakar. Hiç mi gözün görmedi en ufak bir olağanüstülük olmadığını?
Görmemişti işte. Görememişti. Ne o, ne de diğerleri o kadar çok şeyi görememişlerdi ki? Eğer görebilselerdi binlerce genç hiç yoluna kara toprağa verilir ve arkasından binlerce ağıtlar yakılır mıydı?
Nasıl becerebildim mi bu sefer mizahsız yazmayı?
YORUMLAR
selam olsun güzel yüreğine arkadaşım sen yaz yeterki ne yazarsan yaz vallahi cidde yazsan her yazdığını okurken büyük keyif alıyorum ne güzel anılar bunlar yazarken eminimki o anları yaşayarak yazıyorsun güzel yüreğin hiç dert görmesin arkadaşım sevgi ile kal :)
sami biberoğulları
Böyle taraftarlarım olduğu müddetçe bu kalemin susması mümkün mü?.
sami biberoğulları
O zaman yarınki bombaya hazır olun. Uyarmadı demeyin ama. Benden söylemesi.
Selam ve saygılarımla.
Yok, olmadı tabiki.
Ama ben böylesini beğeniyorum kendi adıma. Bir yandan gülümsetirken, bir yandan İnceden dokundurmalar ile anlatıyorsunuz ve çok da güzel oluyor.
Gerçi sizin kalemden çıkan her tarz yazıyı ben severek okuyorum, yeter ki yazın :)))
Sevgiler,
sami biberoğulları
Bu gün öylesine güzel yorumlar alıyorum ki beni tutabilene aşkolsun. Sizi her zaman yanımda görmek ayrı bir mutluluk. Çünkü iyi bir yazarsınız. Meslektaşımsınız. Sizden gelen her övgü boynuma takılmış bir altın madalya gibi şevk veriyor bana. Sağ olun var olun.
Selam ve sevgilerimle.
Billur T. Phelps
"Fazla mütevazı olma, gerçek sanırlar"diye bir ata sözümü hatırlatmak istiyorum size. Gerçekten çok hoş bir tarzinız var,zevkle ve hiç sıkılmadan okuyor insan yazdıklarınızı.
Birbirimizi okurken, keyif almamız, bunu belirterek cesaretlendirmemiz, ayrı bir güzellik. Keşke toplum olarak her konuda bunu yapabilsek ve hak edenin hakkını, teslim etmeyi bilsek.
sami biberoğulları
Çok teşekkürler.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Selam ve sevgiler.
Çıksss traji komik bir anıydı öğretmenim :)
Ben o dönemler yaşanırken çok küçüktüm.Büyüyünce ,birşeylerin bilincine varınca o dönemlerde yaşananların ölümlere,büyük kayıplara neden olan kara bir dönem olduğunun farkına vardım.
Gençlerin ise figüran olarak kullanıldığını gördüm.Ne acı...
Zaman geçti,bizler için yaralar kapandı ama o dönemi yaşayanların yaralarının kapanmadığına da şahit oldum..
Oysa insanları ideolojisiyle,ırkıyla,inancıyla kabullenmek o kadar da zor değildi...
Zopa lazım hepimize zopa...
Sevgiler ve selamlar öğretmenime.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Roza
Çok tatlı evet yaaa.O nerdee ben nerdeee :)
İşiniz gücünüz rat gitsin öğretmenim...
ne demek becerebilmek sen eline kalemi al sayfaya karalamaya başla.....gerisi bizim....çok hoştu can sevgiler
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
O dönemi yaşadık tekrar yazınızla. Yıllar geçmiş ama nasıl geçmiş dedim kendi kendime.Emeğinize sağlık efendim. Selamlarımla.
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
Ne kadar mizah yok desenizde sonunda sami hoca farkı vardı yine final süpriz oldu hocam ama güzeldi.
Konuya gelince
Görmekten aciz bir toplumuz malesef . Ya sağa bakıyoruz ya sola iki tarafada bakmak aklımıza gelmiyor bir türlü . Doğru ve yanlış haklı ve haksız yerine sağcı veya solcu olarak görüyoruz helede genç isen doğruyu algılayana kadar yaşıyorsan şanslısındır. (Not : kendimden biliyorum.)
sevgi ve saygılarımla hocam.
sami biberoğulları
Gençlik heyecanımız ve enerjimiz maalesef bazı menfur ellerde sevgi yerine nefraea dönüşüyor. Taa ki hayat mücadelesinin içine girip aklımız başımıza gelinceye kadar.
Selam ve sevgilerimle.
Hocam Dede Korkut gibisiniz desem mübalağa etmiş olur muyum :)
Sizdeki anılar bitip tükenecekmiş gibi görünmüyor maaşallah. Rabbim eksikliğini de göstermesin ki bizlerde o engin kaleminizden mahrum kalmayalım.
Ana sayfada Zopa isimli yazıyı gördüğümde kesin dedim. " Kesin bu Sami hocamın yazısı " yanılmadığıma memnunum.
Saygıyla.
sami biberoğulları
Bana çok büyük bir ödül veriyorsunuz. Bunu taıyamam. Dede Korkut olmak ne haddimize.
Ama beğenilmek de hoşuma gitmiyor değil hani.
Selam ve saygılarımla.
Hamuş-71
Hocam bilirsiniz " teşbihte hata olmaz " derler. Tevazunuz da ziyadesiyle takdire şayandır.
Bu kadar bereketli bir kaleme sahip olmanız ise beğeniyi ve " Sezar' ın hakkını, Sezar' a vermeyi" de beraberinde getiriyor zaten.
Selam ve hürmetle.
son pragrafla zaten olayı bitirmişsin hocam hikayenin ana fikri orada ah bu suna olmasa sen üniversiiteden mezun olana kadar çay simide talim edecekmişsin ah suna ah yine çok güzel bir hikaye her zaman ki gibi ellerine kalemine yüreğine sağlık hocam
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
evet hocam becerdiniz mizahsız yazmayı...
önce sağ-sol,
şimdi kürt-türk,
yarın alevi-sünni diyerek kardeşleri yine birbirine düşman edecekler,
oyun aynı oyun,
figüranlar aynı,
satılmışlar aynı.
değişen bir şey yok ülkemde...
yeşil-kırmızı-siyah rengi farketmez,
vampirler kan emmeye devam edecek,
bizde seyretmeye.
Allah sonumuzu hayır eyleye.
saygılarımla hocam...
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.