GEL-GİT

• 10 Ocak 2012 Salı 23:05:52

Bir öğleden sonra denizden çıkmış oturuyordu kıyıda.Güneş olabildiğince yakıcıydı, deniz de dalgalanmış bir gelip bir gidiyordu.Etrafına bakındı bir süre, kimisi dalgaların tadını çıkartıyor,kimisi güneşin yakıcılığından faydalanmak için uzanmışlardı boylu boyuna.Tekrar şöyle bir kıyıya baktı.sahildeki taşlar,kumlar sürekli yer değiştiriyordu denizin kararsız gelgitlerinden dolayı.Dalga güçlü gelirse çok götürüyor,zayıf gelirse az götürüyordu.Daha önce izlediği bir belgeseli hatırlayıverdi,gelgitlerle ilgili bir belgeseldi.Ayın dünyaya en yakın, dünyada da aya en yakın okyanustaki gelgitlerdi bunlar.Okyanus öyle bir geliyordu ki bazen kıyıya altına alıveriyordu oradaki her bir şeyi.Tekrar çekildiğinde ise çok farklı şey bırakıyordu arkasında.Bambaşka bir yeri bambaşkalaştırıyordu.Farklı hayatı farklılaştırıyordu bazen çok getirip az götürerek ya da az getirip çok götürerek.Birden kendisine geldi şiddetli bir dalgayla.Masadaki her şeyi silip süpürmek isteyen iştahlı bir obur gibi çöreklendi deniz kıyıya, bu defa çok şey götürmüştü dalga kıyıdan.Tekrar düşünmeye başlamıştı ki çocukluğu,okul yılları,ailesi,arkadaşları,anıları,kendisi geldi aklına.Sonra da hayat geldi yanına bir dalga gibi.Evet okyanustu ya da denizdi hayat.Dünyanın aya en yakınındaki,gelgitleri hiç bitmeyen okyanus gibi geldi hayat kendisine bir anda.İnsanları sıra sıra kıyıya dizen, sürekli bir şeyler getirip bir şeyler götüren koskoca bir okyanus belirdi zihninde.Ama çok adaletsiz bir okyanustu bu.Kimisine çok şey getirip az şey götürüyor, kimisine az şey getirip çok şey götürüyordu.Kendisini düşündü,okyanusa şöyle bir baktı, içinde boğuldu.Hayat çok şey götürmüştü kendisinden,karşılığında da çok az şey getirmişti.Bir anda gelmiş ve hayal,umut,mutluluk,sevinç,istek,arzu,heyecan ve bunların yanında bunlara benzeyen ne varsa alıp götürmüştü.Fakat bunları düşündüğünde pek fazla ürpermedi,çünkü giden şeyler gitmişti artık.Ürpertisi gırtlağına kadar gelen suyun soğukluğuydu,okyanus gelmiş ama hala çekilmemişti.Artık bacakları iyice güçsüz düşmüştü ve kendisini daha ne kadar taşırdı,bilmiyordu.