Bakkal şahan dedenin bakkalının ardına bitişik evdeyiz ve komşulardan bahsetmiştim önceki bölümde ki Türk komşunun oğlu evren ismindeki yaşıdımla yakınlaşmam ve ondan ders mahiyetinde şeyler öğrenmem o evin bana kattıklarındandır..Evren akıllı,kurnaz ve nerede ne yapılacağını benden daha iyi biliyordu..Hatta kürt çocuklar,benden daha çelimsiz ve zayıf olmasına rağmen evrene sataşmaktan çekiniyor bana karşı ise tam aksine ’alnında dayak yemeye hazır’ yazıyormuş gibi pervasız davranıyorlardı..Evreni dikkatle takip ediyordum..Nerden öğrenmişse kendince ki zevk alarak yapardı;siyasetlerle ezen taraf oluyordu..Kürtler hiç sataşmadığı halde gözüne batan çocuğu ailesine şikayet edip dövdürüyor,olmadık yerlerde onlara tuzaklar kuruyor,bazen onları takip eder bakkal ve tezgahların yakınından geçtiklerinde onlara iftira atıp dayak yemelerine sebep oluyordu..
Hatrıma gelir ki ikinci sınıf civarlarıydı, evren mahmut isimli bir çocuğa fena halde kafayı takmıştı..Mahmut Türkçeyi yarım yamalak konuşurdu ve tam bir bela idi..Evrene hiç teması yoktu malum olduğu üzre..Ama evren bir gününü ona ayırmıştı, planlıydı da üstelik..Sabahleyin mahmutla birlikte bakkala girmiş raftan gizlice aldığı bisküvileri mahmutun ekmek çantasına koymuştu,habersizce..Sonra şahan dedeye -bu bisküvileri hediyemi veriyorsun amca? diye sorunca ki bu şekilde sorması da kurnazlıktı bence, şahan dededen azar yedirtti mahmuda.. Evren saldırılarda taşı da çok iyi kullanırdı.. Sonrasında okul yolundayken kızını okula götüren veliye mahmudu işaret ederek iftira atmış ve bu sefer mahmudun dayak yemesini sağlamıştı..Mahmut can acısından evreni taşlamayı düşünmüş ama evrenin keskin nişancılığı sayesinde yine zararlı çıkmıştı..
telefonun kapasitesi dolayısıyla eleştiri kısmını kullanacağım affınıza mahsuben..
Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Evren mahmudun ailesine gideceğini tahmin ettiğinden saçını başını kendi başına dağıtıp elbisesini yırtmaya gücü yettiği yerlerinden yırtıp mahmutların evine gitmesini gördüğümde hayrete düşmüştüm..Ayaklı yalan makinesi gibiydi ki uydurduğu '-ondan bundan dayak yeyip gelip bana saldırıyor' şikayetiyle mahmudu ailesinin yanında da hakir duruma düşürüyordu.. Mahmut en sonunda evrenden gözü yılmış olacak ki evrene abi diye hitap edip fellik fellik kaçmaya duruyordu her gördüğü yerde..Diğer çocukların da evrenden niye kaçtığını ve sataşamadığını anlamış oldum bu olay sayesinde.. Bundan sonra kendimi korumak adına evreni örnek almaya karar verdim..Taş nişancılığını uygun yerlerde talim ediyordum ki işe ilkin bundan başlamıştım..
Bu mahalle,bu ev bahçesi olmamasına rağmen hoşumuza gitmişti yinede..Gelir gelmez aklımda olan fikir önceki mahalledeki gibi olmayacağımdı..Artık ne olursa olsun,evden ne tepki alırsam alayım dışarda ezilmeyecektim. Bu ev dağ mahallesinden ziyade anneannemlere daha yakın bir mahalleydi..Yokuş aşağı beş kilometre ötedeydi ninemler..Babamın bu konudaki yasağına rağmen gidip geliyordum onlara..
Şahan dedenin aracı olduğu ve ondört yılımızı geçireceğimiz şehitler mahallesindeki ev..Artık alışmış olduğum okul ve arkadaşlarım olmayacaktı..O gün okula okul çantası niyetiyle annemin elişi çantasıyla gitmiştim..Siyah önlüğün yanına mavi önlüğün de eklendiği bir gündü..Köyden gelen amcamlarda taşınmamıza yardım ediyordu..Okuldan eve geldiğimde neler olduğunu anlamadan kamyona bindirilmiştim..Hava yağmurluydu..Annemler,turgut,tuncay ve elif içerde bense kamyonun kasasında eşyaların arasına yerleştirilmiştim..
Bu dönemler kitaplardan etkilenip bir şeyleri uygulamaya çalıştığım dönemlerdir ayrıca..Daha önceki evrenden öğrendiklerimi turguta karşı zaman zaman uyguladığım olmuştur..Tuncay ve elife yaklaşmasını bile kavga sebebi sayıyor ona üvey kardeş muamelesine benzer bir muamele uyguluyordum..Kitaplardan öğrendiğim kavgaya dair ne varsa turgutun üzerinde deniyordum ki pişmanlık duyduğum hareketlerdi..O zamanda bana cazip ve reva geliyordu..Ben babamdan çekmiştim onlarda benden çekiyordu..Ayrıca turgut ve daha sonraları tuncayın babamın yanında rahat konuşuyor olmaları onları gözümde babamla aynı kategoriye sokuyordu : babama gücümün yettiği halleriydi onlar..
Bahçeli o evin kırık bir döşemesi vardı ve elimizi her attığımızda 25 kuruşluk bozuk paralar çıkardı..O paraya içerisinden ülke bayrakları çıkan gofretler gelirdi ve o bayrak kartlarını papil dediğimiz bir oyunda kullanırdık,benzetmek gerekirse piştiye benzer bir oyundu..Daha önce bahsettiğim mahmutların evi yakındı ve bu evdeyken mahmutla da gezinmeye başlamıştık.Çocukluk zamanları işte... Taşınmalardan ve kışlardan zarar gören kendi çapımda kütüphanem burada biraz biraz toparlanmaya başlamıştı..Köydeki yaşar amcamda gördüğüm hz.Ali kitabı,imtihan rehberi ve amcamın askerlik anılarını yazdığı hatıratı o senenin yadigârıdır..Kendisinden istemiş olupta vermediğinden gizli almıştım daha sonra hatıratı konusunda ısrar edince onu üşenmeden başka bir deftere geçirip aslını kendisine iade etmiştim.. Ama hatıratı konusundaki kızgınlığını unutamam..
Evren akımı ve hareketli zamanların tesiri bende bu dönemimde kısmende olsa uyanışların başlangıcı olmuştur..İkinci sınıfın sonuna doğru yeni eve taşınmıştık ki bu ev şahan dedenin bakkalının karşı sokağında,yine iki katlı ama bu sefer bahçeli bir evdi..O evden bahçeli ev diye bahsederiz..Tuncay başına gelen kazadan sonra tekrar sürünmeye bu evde başlamıştı..Tuncayın yanması hafızamızdan silinmediği için elif bu evde bile kundakta idi..Hayli zaman geçmiş olmasına rağmen..Bu sokakta evlerin çoğu bahçeliydi ve sakindi..Ev genişti ve rahat hareket imkanım vardı..Özellikle babamdan uzak kalmam daha kolaydı..O kadar başarılı uzaklaşmışım ki o evde babamla ilgili bir olayı hatırlamıyorum.
Hayatımda ilk kütüphaneyle tanışlığım bu dönemde oldu..İlk seferde müdür yardımcısı okulu sabahçı ve öğlenciler diye iki gruba bölmüş, bu grupları ayrı günler olmak kaydıyla kütüphaneye götürmüştü..Kütüphane okulumuza oldukça uzaktı,haliyle mahallemize de..Bilenler için yoncalık semtindeki il halk kütüphanesi kastımdır..Mukim mahallemiz ise o zamanlar kazım karabekir şimdilerde ise yakutiye merkez ilçesine bağlı dağ mahallesi idi..Aziziye tabyalarının bulunduğu dağın eteğine kurulmuş bu mahalle bir ilçe gibidir..Küçük mahallecikleri vardır kendi içinde; mecidiye,kauak,bloklar,gaziler gibi..Merkeze yakın bitişiğinde gölbaşı semti vardır ve buraya komşu olan mahallecik mecidiyedir..En son kısmı ve merkezden en uzak komşusu şehitler mahallesidir ki buraya komşu olan mahallecik gazilerdir..
Artık evrenin hareketlerini anımsatan her şeyi ilgi alanlarıma ekliyordum ki taşınacağımız diğer mahallerde bunları uygulayabileyim..Dede korkut hikayelerini o dönem bektaş öğretmen derslerde işliyordu ve bu tür kitapları örnek alarak okumam eski pısırık halimden uzaklaştığımı farkettirdi bana..Artık savaş üzerine ne varsa okumalıydım..
Yazdığım yazılarda ortamlar dile basit geliyor ama o mahalle tamamen bir cadı kazanı gibiydi ve evdede fazla kalamadığımdan ki turgut,tuncay ve eliften fırsat bulup gönlümce istediğimi yapamıyordum, bundandır ki dışa açılma ihtiyacı güttüm kendimde..
Bu örneklemem evren için yanlış yaptığını kabul ederim ama benim için korunma materyali teşkil ettiğinden lüzumlu deneylerdi..
Yanlız ben bir yerde yanlış yapıyordum..İşin saldırı boyutuna şartlanmışken siyaset boyutunu ihmal ediyordum..Hele ki evde benim bir babam olduğunu ve başıma gelecek bir olayda asıl ondan korunmam gerektiğini bazı kereler unutuyordum..
Ama hedefin ailesine şikayet unsuru işe yarıyordu.. Bu tip olguyu babama karşı kullanmalı ve asıl onu devirmem gerektiği bu dönemde kendi kendime aşıladığım bir sistematikti..
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.