- 1190 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Tarihte gazetecilik...
Günümüzde gazeteciliğin bir çıkar kapısı haline geldiği gözlenmektedir. Ne edep biliniyor ne haya korunuyor ne bir ahlak kaldı.
Yalnz hakkı ile yapanların olduğunuda biliyor ve gözlemliyorum. O yüzden önce kısa bir tarine değinelim isterseniz..
Gazeteciliğin Kısa Tarihçesi
Tarihin bilinen ilk haber toplama ve dağıtma gazetesi Roma Senatosu’nca IÖ 59’da çıkarılan Acta diurna’dır. Bu gazeteden 2.000 dolayında kopya çıkanlarak Roma İmparatorluğu’nun her tarafina dagıtılır ve halka açık yerlere asılırdı. Okuma bilenler gazetedeki yazıları yüksek sesle okuyarak okuma bilmeyenlere duyururdu. Bu gazetelerde siyasal ve toplumsal olaylar, gladyatör dövüşlerinin sonuçları gibi halkın ilgisini çeken konulara yer verilirdi. Çin’de Tang hanedanı döneminde (İS 7. - 10. yüzyıllar) dağıtılmaya başlayan saray genelgesi de mandarinlerin başarıları konusunda haberlere yer verdigi için bu yönüyle bir gazete sayılabilir. Yüzyıllar boyunca haberler yalnızca kulaktan kulaga ya da elde yazılmış metinler aracılığıyla yayıldı. Çok yavaş iletilebilen bu haberlerin ulaşabildigi insan sayısı da çok azdı.
15. yüzyılda baskı makinesinin bulunması gazete ve dergilerin hızla gelişmesine yol açtı. 16. yüzyılda Avrupa’da savaşlara tanıklık etmiş kimselerin birinci elden aktardığı birkaç sayfalık savaş haberleri yayımlandı. Düzenli yayımlanan ilk gazeteler ise 17. yüzyılın başlarında Alman kentlerinde ve Belçika’nın Anvers kentinde basıldı.
O günlerde gazetecilik tümüyle devlet denetimindeydi. Yönetimdeki yetkililer kendi uygulamalarına ilişkin, işlerine gelmeyen yazıllari sansür edebiliyor ve hatta yayını durdurabiliyorlardi. Yayın yoluyla iftiraya karşı uygulanan yasaların getirdigi cezalann agırlığı, yayınların izne bağlı olması ve uygulanan sansür gazeteciliği oldukça zorlaştırıyordu.
Zamanla, giderek artan sayıda insan okumayı ögrendi. 19. yüzyildaki teknolojik gelişmeler sonunda gazetelerin baskı ve dagıtımı hızlandı. Bu da gazete ve dergiler arasında daha geniş bir okuyucu kitlesine sahip olmak için büyük bir rekabetin doğmasına yol açtı. Gazeteler tiraj adı verilen baskı sayısını artırmak çabasıyla yarışa girişti. Telgraf, telefon, radyo, film ve televizyon gibi yeni buluşlarla iletişim teknolojisi daha da gelişti. 20. yüzyılın ikinci yarısında ise bilgisayar, laser yazıcılar ve fotoğraf aygıtlarının kullamlmasıyla ortaya çıkan elektronik habercilik, haberlerin toplanması ve iletilmesinde önemli degişikliklere yol açtı.
20. yüzyılın sonlarında gazete sahiplerinin niteliklerinde de bir degişme göriildu. Daha önceleri gazeteler genellikle varlıklı ailelerin elindeydi. Zamanla gittikçe artan oranda bu gazetelerin holdinglerce satın alındığı gözlendi. Bu holdingler gazetelerden başka bazı radyo ve televizyon istasyonlanı da ellerinde bulundururarak, haber toplamanın ve teknolojinin gerektirdiği yüksek maliyeti dengelemiş oluyordu. Bu grup içerisindeki her yayın organının haber ve fotoğraf toplamada aynı muhabirler ve fotoğrafçılardan yararlanması tekdüze ve saglıklı rekabetten uzak bir haberciliğin doğacağını, dolayısıyla aşagı yukarı birbirine benzer haber ve yorumlar içeren gazetelerin ortaya çıkacağını akla getirmektedir. Bu gelişme, gazetelerin iletişim özgürlügünü tehlikeye düşüreceği korkusunu doğurmuştur. Nitekim bugün iki kıtada yayıncılık yapan ve "basın kralı" olarak nitelenen Rupert Murdoch gazeteciliğe, Avustralya’da sahip oldugu iki gazetede seks ve cinayet haberleri yayımlamakla başlamtı, sonra ABD ve ingiltere’de satın aldığı gazetelerle de aynı türden haberlere ağırlık vermiştir. Çok geçmeden saygınlık kazanmış gazeteleri de ele gegirmiş, kamuoyunu piyangolarla ve duygu sömüren haberlerle oyalamakta başarılı olmuştur. Murdoch sayısız gazeteden başka, radyo ve televizyon istasyonlarının, video, film ve plak şirketlerinin de sahibidir.
Gazeteciliğin tarihinden ziyade ahlakına değinmek istiyorum.Bazı olaylar vardır ki asla unutulmazlar lafı geçtikçe hatırlanırlar. Bir iki ufak örnek verelim isterseniz Rahmetli Bülent Ecevit gazetecilikten gelmedir. Gazetecilik bir toplumu bilgilendirmekten ziyade yaşatmak uygulamaya konmuş yasaları ve toplumun aynası olmaktır. Yoksa kredi borçlarını kapatmak için şantaj yapmak değildir.Günümüzde maalesef her meslek dalı amaç değil araç olarak kullanılıyor...
İşte bugünde tartışılan konuların başında gelen konulara dair kısa bir karalama yaptım asıl yazı daha sonra olacak saygı ve sevgilerimle!...
İLHAN ERDEM
10 Ocak 2012 Salı, 15:01 tarihinde İlhan Erdem tarafından eklendi
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.