- 2110 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
KAR KUYULARI VE KARCILAR
Buzdolaplarının olmadığı yıllarda mayıs güneşi yakıcı olur, diller damaklar yapışır, aranır ağaç ve saçak dipleri. Ihlamur, kahve, kant (şekerli ve limonlu sıcak su) bıkkınlık vermiştir. Herkesin gözleri Hamzalı’dan gelecek karları arar. Gidelim üç ay evveline. Orhangazi’de kar benzemez Hamzalı dağlarında olana. Hamzalı dağları ormanlarındaki vadilerin gürgeni, meşesi, pırnalı boldur. İlkbaharları ve yazları adeta Cennet’ten bir köşedir. Ayısı, çakalı, tilkisi, kurdu, domuzu sirekli gırtlak derdinde. Kış gelince ne yol kalır, ne iz. Her taraf bembeyaz. Yürek ister kışın o dağlarda gezmeye.
Karlık ve Çiftboğaz denilen mevkilerde kuyular hazırlanır 4x4 metre ebadında, 3 metre derinlikte. Başlanır karlar doldurulmaya. Çiğne babam çiğne. Soğuktan eller, ayaklar, yüzler donar. İş bittiğinde günlerce akılları başlarına gelmez. Bu şartlarda çalışan insanlar indikleri zaman Orhangazi’ye, doğru doktora koşarlar. Kuyuları karlarla doldurup, üstüne temiz çul ile gürgen, pırnal dalları ve eğrelti otlarıyla örterek, kenarda donmuş toprağı zorla kazarak kapatırlar kuyuları. Bu kadar çaba, yazın kazanılacak 3-5 kuruş ekmek parası içindir.
Hep düşünürüm: nasıl dayaanmış bu insanların yürekleri bu cefaya diye. Hepiniz nur içinde yatın; rahmetli Mustafa, Necip, Hakkı, Nurosman ve Osman amcalarım.
Mayıs ortalarında kuyular açılır. Ortalığı mis gibi bir koku sarar. Her taraf yemyeşildir. Dağ kekikleri kokuyor diye önemsemezler. Kar kuyularında üstlerine toprak örtülen pırnallar, gürgenler, eğrelti otları vermiştir bu mis gibi kokuları. Kalın dişli destereler ve nacaklarla buzlar kalıplar halinde çıkarılır. Etrafı temiz çullarla güzelce sarılır ve atlara yüklenir. Atlar hisli hayvanlardır, Taşlık mevkisini bilirler. Zarar gelemesin buzlara diye yay gibi olurlar. Atlar yay gibi olunca karcıların içlerinde Kafkas türküleri başlar. Ne de olsa mayalarında Gürcülük var. Kafkaslardan göçmüş bu yiğit insanlar yürürler Beşpınarlar’dan Orhangazi’ye. Herkeslerin beklediği o tanıdık sesler gelir kulaklara; “Karcı geldi, Karcı geldiiiii….”
İki güne kalmaz çıkardı Raif amcamızın dondurması. Yemeye doyamazsın. Kendisine sormuştum: “Amcam, nedir bunun sırrı?”. Sakız gibi bembeyaz örtüyü kaldırırdı dondurma kazanının üstünden, bir parça kar verirdi. Nur içinde yat Raif amca..
Bu karlarla anam buz gibi şerbetler, pekmezler, limonatalar, vişne suları, ayranlar yapardı. Yoğurdu, kavunu, karpuzu cabası.
O zamanlar kasabamızda beş-altı tane kıraathane vardı. Onlarda da satışlar patlardı: limonata, ayran buz gibi diye. Rahmetli Abdi Refik abimiz de Gemlik’te kalıbı 3-5 kuruştan kar satardı.
İşte böyle. Kar kuyuları ve karcılar “bir zamanlar” diye başlayan konuşmalarda kaldılar.
Yeni yılınız kutlu, yaşamınız mutlu olsun…
SAMİ KIRPIZ
29 Aralık 2011 Perşembe, 20:19 tarihinde SAMİ KIRPIZ tarafından yazıldı...
YORUMLAR
Sayın Yaşayan Tek Göktürk Köyümü bugüne kadar güzel ve yalın bir şekilde anlatan hatıralarını ve anılarını yazan bir yazara ilk defa denk geliyorum. Hüngür hüngür ağlıyorum. Çünkü bu zaman kadar yerel gazetede yazan çizenler hiç bir sefer böyle samimi ve içten olmamışlardı. Hatta tenezzül edip saha çalışması bile yapmamışlardı.
Bu inceliğinizden dolayı çok çok teşekkür ediyorum..
Saygı ve sevgilerimle...
Ellerinizden öperim...
Yaşayan Tek GÖKTÜRK
Benim anlatmaya çalıştığım bir çok konuyu çok iyi biliyorsun işte bu yazım ve anım sana bir hediye!..
Köyde çerçevelet ve köy kahvesine asarsın kardeşim saygı ve sevgilerimle!...
Görmek hatta bir kere aynı olayı yaşamak isterdim.
Güzel bir olayı gayet hoş anlatmışsınız. Zevkle okudum.
Kutlarım.
Yaşayan Tek GÖKTÜRK
Aslında ilgi alanım Köktürk yazıtlarını okumak günümüz türkçesine çevirmektir.
Yaşadığım ilçe birinci dünya savaşında yunanlılar tarafından tamamen yakılmış geriye hiç bir belge ve bilgi kalmamıştı.
Biz bunun acısı ile büyüyen nesiller olarak vakıf ve kişisel çalışmalarla geçmişe ait bilgileri belgeleri vs, toplamaya çalışıyoruz.
Araştırdıkça bir çok unutulmuş kutlu simgeleri buluyorum ve ilçemizde yayınlanan yerel bir gazetede unutulmuş kutlu simgeler adı altında yayınlıyorum.
Çalışmalarım devam ediyor gösterdiğiniz ilgi ve alakaya çok teşekkür ederim.
Sevgi ve saygılarımla esen kalın!..
Eskiden zor ve fakat güzelmiş hayat...
İlgiyle okudum.
Kutluyorum.
Saygılar.
Yaşayan Tek GÖKTÜRK
Aslında ilgi alanım Köktürk yazıtlarını okumak günümüz türkçesine çevirmektir.
Yaşadığım ilçe birinci dünya savaşında yunanlılar tarafından tamamen yakılmış geriye hiç bir belge ve bilgi kalmamıştı.
Biz bunun acısı ile büyüyen nesiller olarak vakıf ve kişisel çalışmalarla geçmişe ait bilgileri belgeleri vs, toplamaya çalışıyoruz.
Araştırdıkça bir çok unutulmuş kutlu simgeleri buluyorum ve ilçemizde yayınlanan yerel bir gazetede unutulmuş kutlu simgeler adı altında yayınlıyorum.
Çalışmalarım devam ediyor gösterdiğiniz ilgi ve alakaya çok teşekkür ederim.
Sevgi ve saygılarımla esen kalın!..
Akıcı sıkmadan okunan bir anı derlemesi ,geçmişe dönük hatıraları severek okudum,
nur içinde yatsınlar,
yazarını kutlarım.
Yaşayan Tek GÖKTÜRK
Aslında ilgi alanım Köktürk yazıtlarını okumak günümüz türkçesine çevirmektir.
Yaşadığım ilçe birinci dünya savaşında yunanlılar tarafından tamamen yakılmış geriye hiç bir belge ve bilgi kalmamıştı.
Biz bunun acısı ile büyüyen nesiller olarak vakıf ve kişisel çalışmalarla geçmişe ait bilgileri belgeleri vs, toplamaya çalışıyoruz.
Araştırdıkça bir çok unutulmuş kutlu simgeleri buluyorum ve ilçemizde yayınlanan yerel bir gazetede unutulmuş kutlu simgeler adı altında yayınlıyorum.
Çalışmalarım devam ediyor gösterdiğiniz ilgi ve alakaya çok teşekkür ederim.
Sevgi ve saygılarımla esen kalın!..
İyi Geceler Sami Bey,
Kaybolan bir iş kolunu, hatta kültürü diyebilirim, çok güzel dile getirmişsiniz.
Murat Dağı'nda da Karlık denilen, doğal bir kar çukuru vardır. Orada kar hiç eksilmez.
Küçükten, oradan getirilen karı, katır kutur yerdik. O buz gibi kar, nedense dokunmazdı.
Yazınız bana geçmişi anımsattırdı.
Ufak tefek gördüğüm yazım hatalarını düzelteceğiniz inancıyla başarılarınızın devamını diliyorum.
Saygılar.
Yaşayan Tek GÖKTÜRK
Aslında ilgi alanım Köktürk yazıtlarını okumak günümüz türkçesine çevirmektir.
Yaşadığım ilçe birinci dünya savaşında yunanlılar tarafından tamamen yakılmış geriye hiç bir belge ve bilgi kalmamıştı.
Biz bunun acısı ile büyüyen nesiller olarak vakıf ve kişisel çalışmalarla geçmişe ait bilgileri belgeleri vs, toplamaya çalışıyoruz.
Araştırdıkça bir çok unutulmuş kutlu simgeleri buluyorum ve ilçemizde yayınlanan yerel bir gazetede unutulmuş kutlu simgeler adı altında yayınlıyorum.
Çalışmalarım devam ediyor gösterdiğiniz ilgi ve alakaya çok teşekkür ederim.
Sevgi ve saygılarımla esen kalın!...