- 1625 Okunma
- 15 Yorum
- 0 Beğeni
KURTALAN EKSPRES
‘’Bela geliyorum demez.’’ derlerdi de pek aldırış etmezdim. Meğer ne kadar doğruymuş.
Evet önceden hiç bir uyarıda bulunmadan, bana en ufak bir kendimi koruma imkanı vermeden geldi ve tam da yanımda oturuverdi.
Yol ücretini ödemek için çantasını açtı ve içinde para cüzdanını aramaya başladı. Cep telefonu, tarak, ayna, fon dö ten, ruj, oje, aseton, ıslak mendil, kağıt peçete, çengelli iğneler, bir adet falçata, tarak, elbise fırçası, bankamatik kartı ve adını bilmediğim daha bir çok ıvır zıvırını kucağına döktükten sonra nihayet para cüzdanına ulaşabildi. Bir beş liralık banknot çıkarıp elden ele şoföre uzatırken bir taraftan da saydığım tüm malzemeyi tekrar çantasına koydu. Maalesef para cüzdanı da dahil…
Minibüs şoförü paranın üstünü elden ele geri gönderince o işkence aletleri ! dolu çanta yeniden açıldı. Tüm o malzemeler tekrar kucağa taşındı. Nihayet para cüzdanı bulundu ve para üstü cüzdana yerleştirildikten sonra cep telefonu hariç tüm ıvır zıvır tekrar çantaya konulup çanta kucağa alındı.
İçimden bir ‘’Oh ‘’ çekerken o ‘’Oh’’ için çok erken davrandığımı nereden bilirdim?
Meğer çilem daha yeni başlıyormuş.
Cep telefonunu eline aldı. Konuşma düğmesine basarak karşı tarafın cevap vermesini bekledi. Beklediğini alamayınca da olan bana oldu tabii ki? Önce hafifçe dokundu. Benden tepki gelmeyince sol bacağı ile dizime biraz daha sertçe bir dürtüklemede bulundu. Ben yine seslenmeyince bu sefer dirseği geçirdi resmen. Mecburdum artık ona bakmaya.
-Açmıyor… Görüyor musun açmıyor?
-Afedersiniz açılmayan ne?
-Telefonu açmıyor it.
-Efendim eğitimli bir köpeğiniz var ve o telefona cevap vermiyor mu?
-Ay ne diyorsun sen be! İsmail diyorum. Telefonu açmıyor?
-İsmail kim efendim?
-Kim olacak benimki. Namussuz pezevenk telefonu açmıyor.
-Hımmm… İsmail beyefendi pezevenklik san’atı ile mi iştigal ediyor efendim?
-Ayol sen biçim konuşuyorsun öyle. Ben hiç bişi anlamıyorum. İşgal, mişgal o da ne öyle?
‘’Ey Allahım sabah sabah banyomu da yaptım. Nereden geldi şimdi bu bela?’’
Biraz sonra tekrar denedi konuşmayı. Ama artık telefonun hangi tuşuna dokunduysa ses tüm minübüse yayılmaya başladı. ‘’ Anlamazsın anlamazssssııınnn, kadere de inanmazssssııın’’ diye başlayan bir şarkıyı uzun uzun dinledik tüm minibüs ahalisi olarak ve nihayet İsmail açtı telefonu.
-Aloooo
-Oh nihayet. İsmail aşkım sen misin?
-Bir dakika bekle gidip aynaya bakayım ben miyim yoksa başkası mı? Bekle ama bir yere ayrılma tamam mı Birsucuğum.
Kafam karıştı. İsmail, bir sucuktan mı bahsediyordu? Yoksa Birsu , ‘’cuğum’’ eki mi almıştı? Neyse ikisi de uyardı bu hatuna.
İnanmayacaksınız ama Birsu, resmen bekledi İsmail’i
-Evet benmişim. Buyur seni dinliyorum.
-Telefonu niçin geç açtın bakayım sen?
-Ya yeni geldiydim eve. Daha beş on dakika olmuştu uykuya geçeli.
-Kim bilir hangi kaltakla fingirdedin sabaha kadar?
-Yahu biliyorsun güvenlik görevlisiyim ben. Gece vardiyasındaydım.
-Siz erkek milleti değil misiniz? Hep bir yalanınız vardır mutlaka.
-Birsu…Bak böyle konuşşursan ben telefonu kapar yatmaya çekilirim.
-Aman tamam tamam kızma. Kahvaltı yaptın mı?
-Ne kahvaltısı kızım ya. Uykusuzluktan geberiyorum.
-Bak ne diycem. Sana bir kek tarifi vereyim hemen beş dakikada oluyor. Malzemeleri sayıyorum. Bir paket un, beş tane yumurta, bir ka,
-Yav ne keki sabah sabah?
-Kabartma tozu, bir paket vanilya, Bir bardak sı,
-Yav tamam. Kek mek istemiyoruuummmm.
-Bir bardak sıvı yağ, bir bardak yoğurt, bir limon,
-O limon gözüne ! girsin e mi.
-Hayvan. Ben senin iyiliğini düşünüyorum.
-Benim iyiliğimi düşünüyorsan bırak da uyuyayım.
-İsmaiiilll beni seviyor musun.
-Evet seviyorum.
-Ne kadar?
-Ananın…Yani annenin seni sevdiği kadar.
-İsmaiiillll
-Ne var Birsu ne var?
-Ben de seni çok seviyorum. Hem Ay lav yu, hem de ih libe dih.
-Tamam canım. Şimdi müsaade et biraz yatayım ha?
-İsmaiiiilll bak sana ne anlatacağım. Ama bak ölümü öp sonuna kadar dinleyeceksin tamam mı?
-Tamam tamam ama lütfen kısa kes.
Birsu sanırım en az on kez seyrettiği ‘’ Aşk Tesadüfleri Sever’’ filminin tamamını en ufak ayrıntısına kadar anlattı.
Kadıköy’den kalkmış olan minibüsümüzün Gebze’ye varmasına az kalmıştı. Film anlatımı bittikten sonra Birsu yine devam etti.
-Canımmm. Öğleden sonra seninle Pendik … Kafede buluşalım mı?
-Ya tamam buluşalım da ben orayı bilmiyorum. Nasıl gelineceğini, yolları bilmiyorum. Sen tarif edebilir misin?
Birsu ‘’ Hay Allah’ım be. Şimdi bu ayıya nasıl tarif edeceğim … kafeyi?’’ deyince kendi kendime ‘’ Oğlum Sami işte şimdi intkam saati geldi.’’ dedim.
-Hamfendi ben orayı çok iyi biliyorum. Sen arkadaşına söyle ‘’burada bir abi var o sana tarif edecek’’ diye ve telefonu bana ver. Ben ona tarif ederim.
-Aşkııımmm…Duydun mu? Burada bir abi var. O kafeyi çok iyi biliyor. Yolları da biliyor. O sana tarif edecek iyi dinle.
O işkence aleti telefon artık benim ellerimdeydi. Başladım konuşmaya.
-İsmailciğim şimdi sen neredesin?
-Aksaray’dayım abi.
-Oradan Eminönü ve Eminönü’den Haydarpaşa’ya kadar gelebilirsin değil mi?
-Gelirim abi.
-Çok güzel. Haydarpaşa’ya gelince doğru tren garına gir. Kurtalan Ekspres’e bir bilet al. Kurtalan’a varıncaya kadar trenden inme. Kurtalan’a varınca trenden in. Sor soruştur bir cami bul. Abdest al. İki rekat şükür namazı kıl. Bu arada bana da bol bol dua etmeyi unutma. Ondan sonra orada kime sorsan sana Pendik … kafeyi gösterir. Anladın mı koçum?
-Çok iyi anladım abi.
-O zaman artık gereğini yaparsın.
-Hiç şüphen olmasın abi.
-Haydi Allah’a emanet ol .
Telefonu Birsu’ya uzattım.
-Anlattım. Anladı. Telefonunun şarjı bitti sanırım kapattı.
-Abi Pendik taraflarında Kurtalan diye bir yer yok ama.
Yolculardan biri atıldı.
-Kurtköy var.
-İyi de Kurtköy bizim Pendik’teki kafeye çok uzak.
‘’Merak etme İsmail bulur.’’ O anladı dedim.
Çok şükür Gebze’ye gelmiştik.
YORUMLAR
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
biraz önce sinirlerim gerilmiş ti ama şimdi gülüyorum işte insan modeli hocam bir güler bir ağlarız yoksa bu hayat çekilirmiydi çekilmezdi arkadaşım yüreğin var olsun iyiki öyle bir bayanın erkek arkadaşı değilim yoksa çoktan allahın rahmetine kavuşurdu:))))))))
sami biberoğulları
Zahnetler edip bütün yazılamı okumuşsunuz. Çok teşekkür ederim. Her birisine ayrı ayrı bir şeyler yazmak isterdim. Ama bir taraftan oldukça fazla yazı ve şirlere yorum yazmak, bir taraftan sağolsunlar beni hiç bir zaman boş bıtrakmayan öğrencilerimle sohbet etmek ve bu arada kendi yazı ve şiirlerimi yayınlama gayrati dolayısıyla tek bir cevap yazabiliyorum. Lütfen mazur görün.
Bu siteye üye olduğumdan beri dostları biraz da olsa tebessüm ettirmeyi kendime amaç edindim. Zaman zaman hüzünlü yazılarım olsa da daha çok bu amaca yöneldim hep. Bunda bir nebze başarılı olabiliyorsam ne mutlu.
Sizin takdirleriniz her zaman güç veriyor bana. Çok teşekkür ederim.
Selam ve sevgilerimle.
siyahgecem
sami biberoğulları
Sağ olun var olun.
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Selam ve saygılar.
AYSE 09
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
İstanbul'a bundan gelmiyorum hocam ,birine adres sorsam o da Sami hoca gibiyse ayıkla pirinçin taşını.Tebrik ederim saygılarımla.
sami biberoğulları
Elinde cep telefonu olmadığı müddetçe korkma. Herkese her adresi sorabilirsin. Lakin cep telefonun elindeyse o zaman işi fena.
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Çok teşekkür ederim yorumun için. İnan bana hiç bir şey yazmasan da o minik şirin, tatlı mı tatlı kızın fotoğrafı var ya onu sayfamda görmek bana dünyalara bedel bir ödül.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
BİR.....SUCUĞUM...... inan hocam müthişsin...bu sabah koptum...sayende sağol varol...saygılar
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
Yine kara mizahı yakalayıp ustaca dile getirmişsiniz hocam.Gözlem gücünü,değerleri ortaya koymayı,insan sevgisini İsmail'in kulaklarını çekerek dillendirmişsiniz.Yurdum insanının umarsızlığını da mizahi olarak vurgulamışsınız.Hazır cevaplıkta üstünüze yok.Kemal Sunal'ın filmlerini izler gibi keyifle okudum.Çok akıcı,sevimli bir yazı olmuş.Yıllar önce Ankara'da üniversitedeyken Kızılaydan otobüse binmiştim.Ayrancı semtinde ki TBMM'ye yakındır yurda gidiyorum.Soğuk ve yağmurlu bir gündü.Bir adam otobüse bindi,merdivenleri çıkarken ceplerini karıştırmaya başladı.Aşağıda onu bekleyen bir sürü kişi söyleniyor.Bunun üzerine şoför ,son derece kibar bir dille:_Beyefendi içeri girin de öyle arayın bileti,yağmur yağıyor,duraktaki yolcuları bekletmeyelim lütfen,dedi.Adam nie hışımla şoföre döndü ve:
_Sen benim kim olduğumu biliyor musun,ben bir milletvekiliyim,sen alt tarafı bir şoför parçasısın,sen ne karışıyorsun bana,beklerse beklesin deyiverdi.Ben normalde sessiz,sakin biriyim,insanları kırmaktan çekinirim.Utangaç,çekingenimdir de ama o gün çok üzdündüm.Belki de dört yıl boyunna bindiğim için şoförü sadece sima olarak tanıyordum,anlayışlı,duyarlı biriydi,ona bağırmasına dayanamadım.Tıklım tıklım doluydu otobüs.Millet tartışma bitse de gitsek derdindeydi çünkü.Birden adama döndüm:
_Beyefendi,affedersiniz ama siz on iki aylık mısınız?diye bir soru yönelttim.Adam şaşırdı :
_Ne on iki ayı anlamadım ,dedi.Ben:
_Siz annenizin karnında on iki ay mı durdunuz,farkınız ne,alt tarafı şoför parçası diye hakaret edemezsizi,hepimiz dokuz aylık doğduk.Hem şoför parçası dediğiniz kişi vatandaşa hizmet ediyor,siz mecliste ne yapıyorsunuz.Madem milletvekilisiniz,neden taksiye binmiyorsunuz?Beğenmediniz küçümsediğiniz insanlarla bir arada olmazsınız o zaman.dedim.Dedim ama ömründe kimseye sesini yükseltmeyen ben nasıl bunları söyledim hala şaıyorum.Yolcular da beni destekleyen sözlere başlayınca adam ilk durakta indi.Toplu taşıma araçlarında yolculuk yaparken hayat okulunda olduğumuzu da unutmayalım.
sami biberoğulları
Değerli Arkadaşım.
Bu çok güzel anınınzı benimle paylaştığınız için çok teşekkür ederim. Tam benkik bir hikayeymiş. O zat-ı nâ muhteremin milletvekili olduğunu da hiç zannetmiyorum. Aklı sıra hava atmaya çalışan bir serseridir mutlaka. Milletvekili belediye otobüsüne binmez. Binse de bilet filanl almaz zaten.
Tekrar teşekkürlerimle selam ve saygılarımı gönderiyorum.
Yıkıldım gülmekten Sami öğretmenim, Tutamıyorum kendimi inanın.
Gecenin bu saatinde bütün vidalarım gevşedi vallaha. Bir keresinde (yıllar önce)Dolmuşta rastlamıştı böyle biri. Yanımda oturuyordu ve elindeki bozuk paraları, mütemadiyen bir elinden diğerine şakııııırt...şukuuuurt diye geçiriyordu. Çok sabır ettim ha durdu, duruacak diye.
Yok adam çok büyük bir keyifle devam ediyor. Sonunda dayanamayıp, durmasını rahatsız olduğunu söyledim. Ne dese beğenirsiniz "Yokya! O kadar keyfine düşkünsün madem, bir taksiye binseydin bayan... Ben de "Bu halka hizmet eden bir araçtır, esas keyfine düşkün olan siz olmalısınız ki başkalarının rahatsızlıı umurunuzda değil, siz taksiye binin dedim."
Adam yılmadan üstüme gelmeye devam edecekti, ama şoför baba bir adamdı ve tam yerinde onun sesini kesmesini bildi..
Teşekkür ederim tekrar, bu güzel hikaye için :)
sami biberoğulları
Rabbim yüzünüzden gülücükleri eksik etmesin inşallah.
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.