Kral olsun, köylü olsun, en mutlu insan, evinde huzur bulabilendir. -- goethe
perihan reyhan ALKAN
perihan reyhan ALKAN
@perihanreyhanalkan

ANKARADAN SONRA…

9 Ocak 2012 Pazartesi
Yorum

ANKARADAN SONRA…

10

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1549

Okunma

ANKARADAN SONRA…

ANKARADAN SONRA…

Hani hep İstanbul ve İzmir’dir ya başköşesinde sevdaların, özlem ve güzelliklerin… Hakkını yerler ya Ankara’nın bilmeyenler, soğuk bulurlar ya, resmi ve ciddi, hele de gri hâkimiyetiyle.

Uzaktan baktıkları içindir, şöyle bir uğradıkları için, görmedikleri, göremedikleri, yaşamadıkları içindir!

Oysa yaşamışsanız Ankara’da Ankara’yı, ayrı bir sevda bürür yüreğinizi. Sonrasında her şehir dar gelir, yavan, yoksun, yaşanmaz gelir. Ankaralı olmasanız da aslında, sıla gibi gelir, özlemi her gün daha bir büyür ve çeker için için sizi kendisine.

Yanılmıyorsam, bildiğim kadarıyla toplam sayısı 40 civarında olan müzesi ki bunun 7 tanesi Avrupa’daki müzelerden hiç de farklı değildir. Takriben 40 a yakın kütüphanesi, bunun da 2 tanesi çocuk kütüphanesi… 11 adet tiyatrosu, 26 adet sinemasının sunduklarını da özlersiniz başka illerde, hele de yoksun olanlarında...

Şehirlerin de kişiliği var insanlar gibi şüphesiz, belki de kişiliğimize uygun şehirleredir sevgimiz, sevdamız özlemimiz.

Tarihin ilk günlerinden günümüze, Anadolu topraklarında varlığını gelişerek sürdüren Ankara, Likyalılardan Hititlere, Romalılardan Bizanslılara, Selçuklulardan Osmanlılara ve nihayet Cumhuriyet Türkiye’sine kadar uzanan o uzun çizgide müthiş bir tarihi birikimin görselliğini sunar size.

Evet, ciddidir Ankara, resmidir bir o kadar da içten ve samimi ama samimiyetle laubaliliği karıştırmaz hiçbir zaman, arasındaki ince çizginin nerede başlayıp nerede bittiğini iyi bilir. Saygılıdır, en azından saygın davranış ve duruşu bilir, saygı duymadıklarına bile saygılı davranması gerektiğini de...

Derli toplu, düzenli ve kuralcıdır. Mesafeli bir içtenliği vardır tıpkı samimiyetinde de olduğu gibi ve hangisini nerede, nasıl, nereye kadar sergilemesi gerektiğini iyi bilir. Nereye giderken ne giyilmesi gerektiğini, nerede nasıl davranılması gerektiğini de bildiği gibi…

Örneğin bir operaya, kot pantolonunuzla, eprimiş bir gömlekle veya sıradan günlük bir kıyafetle gitmezsiniz. Ya da sinemaya, hastaneye, resmi bir daireye, bankaya şortla, terlikle gitmezsiniz. Nerede nasıl eğleneceğinizi, nerede nasıl müzik dinleyeceğinizi de iyi bilirsiniz…

Tanımasanız da karşılaştıklarınızla selamlaşır ama yanlış anlaşılmazsınız o remi ve mesafeli duruşunuzun sağlayıcılığıyla.

Buram buram kültür kokar sokakları, yok yoktur kitapçılarında… Kitap kafelerde kitaplar dergiler okursunuz çayınızı yudumlarken keyifle…

Sadece kitapçılarla sınırlı değildir yok diye bir şeyin yok oluşu. Her gereksiniminiz el altında, derli topludur.

Kızılay’a gitmeniz yeterli; resmi dairelerden, bankalardan tutun da, iğneden ipliğe, gıdadan sağlığa, aklınıza ne gelirse her ihtiyacınızı görüp kesenize uygun bir yerde, yemeğinizi de yer, sinema tiyatroya da gidiverirsiniz en yakınında bir yerde de öyle dönersiniz evinize.

Tadilat yapacaksanız, aklınıza gelen gelmeyen çeşitlilikte malzemeyi, Ulusa geçip bir sokakta bulursunuz. Mobilya mı alacaksınız, Sitelere doğru düşün yola, koca bir mahalle, günlerce gezseniz bitiremezsiniz, mobilyanın envaı aynı yerde.

Çat kapı, her aklınıza estiğinde gidemezsiniz en yakın dostunuza bile, ziyaretin de, iadesinin de kuralları vardır, iade gerekliliğinin de bilinciyle.

Bunlardandır başka illeri kolay kolay kabullenemeyiş, benimseyip alışamayışınız bunlardandır, başka illerin yavan, yoksun gelişi ve o illerde kendinizi yalnız, yapayalnız hissedişiniz de bunlardandır!

Dediğim gibi; derli toplu, düzenli ve kurallıdır Ankara

Sevmeler de, sevmemeler de bu yönleriyle…

p.r.alkan

Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Ankaradan sonra… Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Ankaradan sonra… yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ANKARADAN SONRA… yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
SEVİLAY DİLBER
SEVİLAY DİLBER, @sevilaydilber
10.1.2012 23:09:24
seviyorum ben bu şehri..
yaşamadığım halde..
bir kaç kez gezmişliğim vardır..
asıl mesele..
bunun kağıda aktarmanızda..
marifet..
tebrik ederim..,
selamlar..
cetrefilressam
cetrefilressam, @cetrefilressam
10.1.2012 22:32:26
Ankaralı olasım geldi birden içimde,
Ne yapayım,
Barınamadım hiç bir şehirde.
Ben köy çocuğuyum,
Herkes birşey söyle de.
Ankaralı olasım belirdi,
birden içimde.

...

Saygılar, sevgiler. Gün eksilmesin pencerenizden.
çetrefil.


Ağyar
Ağyar, @agyar
10.1.2012 20:55:15
Meşhur rivayettir; Yahya Kemal Beyatlı’ya Ankara’nın nesi güzel diye sormuşlar, “İstanbul’a dönüşü” diye cevap vermiş.

Kütük bilgilerinde memleketi Trabzon yazan (ve bundan büyük bir gurur duyan) 47 yıldır bilfiil İstanbul’da ikamet eden birisi olarak Ankara hakkında ileri geri konuşup ahkâm kesmek Yahya Kemal için normal sayılabilirde, benim ki biraz çizmeyi aşmak olur. Buna mukabil seksenli yılların başlarında askerlik vazifemizin ifası nedeni ile 1,5 yılı Ankara’da geçirmiş birisi olarak Ankara hakkında bir iki kelam etmem sanırım ukalalık sayılmaz herhalde…

Düşünüyorum da daha başka nesi güzel Ankara’nın diye, heyhat aklıma Yahya Kemalin meşhur cevabından başka bir şey gelmiyor, Şaka şaka.

Ziya Öztan’ın “Bozkırda Bir Yalnız Adam” kitabının bir yerinde geçer. Mustafa Kemal ve arkadaşları Millet Meclisi çalışmaları yaparlarken İstanbul’dan katılanlar Ankara’yı pek beğenmezler, “ çöl hissi veriyor” şeklinde birde küçümserler. Mustafa Kemal şu şekilde karşılık verir; “ Öyle görünür. Bu büyük işin zevki de zaten buradadır.

Önemli olan çölü vaha yapmaktır, berbatı abat etmektir. Ankara’nın bozkır, çorak, fakir geçmişi belki de en büyük avantajı olmuştur. Bu yüzden olsa gerek yeşil, gri, mavi, ağaç, bina, göl(suni), kavşak, geçit, kule maşallah ne giydirsen yakışmış. Her ne kadar ben bir türlü sevemediysem de

Bunun yanında, başta da dediğim gibi 47 yıldır İstanbul’da yaşayan birisi olarak cennet İstanbul un her yıl parsel parsel ırzına geçilişinin şahidi olmanın bedbahtlığını ayrı yaşıyorum. Ankara’da bozkırdan sahte cennet oluşturanlar maalesef İstanbul’da tabii cennetin içine ettiler (etmeye de devam ediyorlar).Ben ne günlerini gördüm senin canım İstanbul,(ne olur kıskanma Ankara'm) maalesef vapurdan martllara simit atmak beni kesmiyor .



Tebrikler, selamlar, saygılar
Zeynep Süberk
Zeynep Süberk, @zeynepsuberk
10.1.2012 19:50:24
Bir türlü ısınamadığım o şehre, seven birinin gözünden bakmak çok hoştu. Kalıplarımdan çıkmayı düşündüren bir paylaşım. Tebrikler.
frezya...
frezya..., @frezya---
10.1.2012 18:19:32
çok severim Ankara 'mı...

teşekkür ediyorum.
Davidoff
Davidoff, @davidoff
10.1.2012 17:43:25
Dünyanın pek çok ülkesini gezip görmüş biri olarak, derim ki; " Bülbülü altın kafese de koysanız yine vatanım dermiş." İnanın herkese kendi ülkesi, kendi memleketi, kasabası, köyü güzel gelir.

Havası mısır, suyu mudur güzel gelen bilinmez. Ne mutlu size bu yazıyı yazdıran Ankara'ya.

Kaleminizi ayrıca KUTLARIM Sn. ALKAN.



SEVGİLERİMLE.
(( Seçil Nimet ))
(( Seçil Nimet )), @--secilnimet--
10.1.2012 12:41:29



Affınıza sığınarak 25 yıl Ankarada yaşamış biri olarak orada nasıl yaşadığımı merak eder oldum bugünlerde...
Ve kısa zaman evvel İstanbula yerleştim...
Ankarada siyaset ve politika rüzgarı hakimdir sadece...
Tatil günlerinde yapacağınız herşey kısıtlıdır.
Allahtan Kuğulu Park var, Gölbaşı var, Seğmenler ve bir kaç yer daha kendimi zorlasam söyleyebilirim belki...
Başka doğayla başbaşa kalabilceğiniz ne bileyim fotoğraf çekeceğiniz yerler bile kısıtlı...
İşte bu noktada İzmir bilmiyorum ama İstanbulla kıyaslanamaz diye düşünüyorum...

Vapura binip boğazı geçmek bana bütün bir haftanın yorgunluğunu unutturuyor inanın, martı çığlıkları yaşadığımı hissettiriyor bu şehirde...
Ve salonumdan bakınca gördüğüm deniz, tarihi yarımadadaki gün batımı bana Ankarada hissedemediğim bir duyguyu veriyor...
"İYİ Kİ BU ŞEHİRDE YAŞIYORUM" duygusunu...

Yazınız güzeldi ama Ankara İstanbuldan güzel değil maalesef...

Güne gelişinize tebrikler... .)
Billur T. Phelps
Billur T. Phelps, @billurt-phelps
10.1.2012 00:42:58
Ne güzel anlatmışsınız Ankara'ya sevginizi.
Ben pek bilmem. Sadece bir iki kez gitmişliğim vardır, o da zorunlu olarak.
Ama en azından "Atamızı" bağrında tuttuğu için severim. :)



cizgilikagit
cizgilikagit, @cizgilikagit
9.1.2012 16:06:44
Doğduğum büyüdüğüm ve yaşadığım şehir. Evet ahım şahım bir yer değildir ama tertiplidir gerçekten. Şehrim hakkında yerli yerinde gözlemlerinizi okumaktan mutlu oldum. Ne zamandır tiyatroya gitmediğimi hatırladım.
Küçük bir dedikodu: Ankaralı olduğumu en çok trafikte olur olmaz yerden geçmeye, yol kapmaya çalışan 34 plakalı araçları görünce anlıyorum.
Selamlar
DE
DENİZCANDAN, @denizcandan
9.1.2012 13:18:57
Meğer seninle doluymuş Ankara
Seninle ferah,
Durağa yaklaşan otobüs,
Akıp giden taksiler hep seninle güzelmiş. demiş şair.Sizin yazınızda kendimi ,memleketimi buldum birden.Ankara yı her yönüyle o kadar güzel,açık ve net anlatmışsınız ki,Düzenli,soğuk değil ama mesafeli oluşunu bu ince ayrıntıyı yakalamanız bile güzel.Ankara'da yaşamayanlar bilemez,çünkü ben hiçbir şehirde bunu görmedim.Ankarada kim olursan ol,işin,mesleğin,etiketin önemi olmaksızın herkesin herkese bir saygısı,insanca yaklaşımı vardır.Kutu gibi düzenli oluşu insanın hayatını kolaylaştırmakta birebirdir ve Ankara'dan sonra başka bir şehirde yaşamak zordur.Ankara'nın her adını duyduğunuzda yüreğinizde bir ince sızı duyarsınız.Ah şimdi Ankara'da olmak vardı diyorum gözlerim dolu dolu.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.