- 935 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Başlarken Biter Sevgiler
Di-li geçmiş aşklar;
Zamanın size verdiği Rolle yetinecekseniz, yaşadım demeyeceksiniz.
Aşkınızı kalbinizden asla silemezsiniz, sadece bir başka sevginin gölgesinde bırakabilirsiniz.
Şizofren hırsımın içine doldurduğum azimle keskinliğimin zararı yine kendime, yıkılırken domino taşları sıralaması umutlarım gözlerim savaş kanıyor, gövdemde sayısız kılıç darbesi. Endülüs sokaklarında yalpalayan dilenci yokluğunda tarih oluyor bedenim. Acizliğimin kıskıvrak yakalayışlarında sarılıyorum sana. Çaputlarından sıyrılmanı bekliyorum, yavan görünüşüne vurgun gökyüzüyüm. Giz okyanusunun derinlerine kulaçlarımı soluksuzca bırakıyorum. Bilincimi kaybettim yinede sevdim. Hangi günahın cezası olursan ol, hangi çölün kumlarından doğmuş olursan ol, ne cehennem, ne de ateşin korkutamaz beni.
Fırtınalı başlangıçları sevenler, durgun denizleri umut eder.
Putlaştırdım inançlarımın en kuvvetlisinde sensizliği. Bak kendine tapın yüzsüzlüğünle. Yalan konuşurken edebi sözlerin kölesi oluyorsun, inanmıyorum senin tanrın olduğuna. Sen edebiyat kâfiri bilmezsin, şiirin geçirimsiz kaldığı yerde doğdu dilimin çatalı. Canın acıyacakmış acısın, ben acıttığın o eski canım.
Kadınlığının sunaklığında kirlettiğin bu kaçıncı sevgi, lisanı bilinmez feryatlarının anlaşılması için akıttığın bu kaçıncı yalancı gözyaşı. Uslanmaz çocuklar kadar masum kurduğun evcilik oyunlarında hep kahpeyi oynamak zorunda mısın? Adamlığa eşitlediğin somutluğun kölesi olmuş “insan” nakaratına tutulmuş dilin vicdansızlığına ve doymak bilmeyen yavanlığına söyleyecek kalmadı benden yana.
Kendimi anlatmak için harcadığım zamanda, seni anlamaya çalışabilirdim.
Küfrettiğim günlerde olur benim, oturup ağladığım. Çekip giderim bazen kendimden, senden gidemezken. Kavgada ederim bazen ben, öldüğüm günlerde olur. Yalan söylerim keyfimce, yalan dinlediğimde olur benim. Yinede henüz karar vermedim seni nereye yerleştirmeli sefilliğimde.
Hangi mevsimin içine düşsem bir öncekini arzuluyorum. Düşen yaprakta soluyorsun ya da açıyorsun taze budakta. Hangi saatin diline düşsem sürrealist hayallere bürünüyor beraber geçirdiğimiz anlar. Yıkılmış kentlerin içine düşüyorum daracık sokaklarda darağaçları okşuyor başımı, karanlık izbe çıkmazların dibine rast geliyor adreslerin. Kaybediyorum, kayboluyorum yitikleniyorum düşüncende.
Sahte olduğunu düşündüğüm her gülüşünün hesabını sormak için beddua etmeye bile değmezsin. Sahte kişiliklere gerçek beddualar işlemez.
Satılık mezarlarda yatıyor bedava binlerce öykü, sessizce yürüyorum gecelerine, aciliyetinin anlamsızlaştırdığı kelimeleri döküyorum avuçlarına. Aldırmıyorsun, her ölüm seni anımsatıyor bana, yüzünde günahlarının izleri bedava yaşıyorsun. Sana ait olmayan hayatının içinde beni yitikliyorsun yalnızlığa.
İçim acıyor mutluluk resimlerinde gördüğüm suretine bakarken. Renkli dünyalar kuruyorsun kendine, hangi kitabın sözlerini beğensen onda kalıyorsun. Hikâyeler tüketiyorsun kendi hikâyenin gerçeklerini yazarken. Bir gün bittiğinde yaşadığın hayat, mutlu son bekleme, ben senin mutsuz sonunu hazırlıyorum.
İnsanların senin yüzünden üzülmesini istemiyorsan, seni üzecek insanları sev herzaman.
AsevimLİ
YORUMLAR
"Sahte kişiliklere gerçek beddualar işlemez"
ve herkes sadece kendi canını yakacak olanı daha çok sever
bu bi tür yaşam şeklimiz olmuş
sanırım acıtmaktan çok acıtılmaya meyilliyiz, biraz geleneksel, biraz mazoşik bi yanımız var.
Hoştu yazı, hemfikrim olan bi çok noktasıyla...
bence güzel yazıyorsunuz...sözcükler...güzel yaşatıyor hisleri...ve...yüreğin ayak sesleri varsa yazıda..bir başka seviyorum yazıları o zaman işte...güzeldi...sevdim...
emeğinize sağlık...teşekkürlerimi kabul edin lütfen...sevgi ve saygılarımla...