- 878 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Aşkı Tadan Bir Kalp
“Tamam, konuşacağım onunla.”
“Gerçekten mi? Yani söyleyecek misin her şeyi?”
Evet söyleyecektim. Onu karşıma alıp hiç acele etmeden, çayı demlenmeye bırakır gibi düşüncelerini toparlamaya, kalkanlarını indirmeye; karşısında kardeşi olduğunu, bu nedenle de ne diyecekse desin bunun çok da kötü bir şey olmayacağını anlamaya bırakacak, söze başlama an’ının geldiğini bildiren o çözülmenin gelmesini bekleyecektim yüzüne.
O kilitler bir açılsa, bu beklemelere, hesap kitaplara da hiç gerek olmayacaktı zaten. İçimden geçtiği gibi çıkacaktı kelimelerim dışarıya. Ama yıllar girmişti araya. Ablam anne ve eş olmuştu… Yoran, örseleyen kimliklere bürünmüştü hep. Kendisi hep geride kalmıştı bu rollerden. İşte şimdi onunla iki kelam etmek için bu kadar kafa yormam, sözcük seçimlerine girişmem de onu o kılıflarından çekip çıkarabilmek, kendine getirmek içindi hep.
“Hatırlar mısın?” diyecektim. “Sen hiç mutfağa girmezdin. Annem pasta yaptığında yanına koşan, hamuru nasıl öyle kabarttığını merak eden hep ben olurdum nedense. Şimdiyse halimize bak. Mutfakta usta olan sensin. Bense evde kalmış kız kurusu, bir yumurtayı zor kırıyorum. Kendisine pastalar, börekler yapacağım, eline sağlık diyecek kimse yok evimde çünkü. Yumurta kıra kıra tüm tarifleri unuttum.”
Böyle bir giriş, ne zamandır sımsıkı kapalı o kapıyı biraz olsun aralardı belki de. Ama sık sık görüştüğümüzden ablam sözlerimin gerçek duygularımı yansıtmadığını çözecek kadar yakından biliyordu hayatımı. Eve gidip ütü yapmak, yemek hazırlamak, dolapları düzeltmek gibi bir zorunluluğum olmamasından nerdeyse yakındığım bu konuşmama muhakkak ki gülüp geçecek, zaten her şeyde bir bit yeniği arayan mizacı, onu iyiden iyiye şüpheye düşürecekti.
Son günlerde odaya çekilip teyze yeğen ettiğimiz fiskoslarla birleştirecekti bu saçmasapan sözleri muhtemelen. O keskin zekasıyla ağzımda geveleyip durduğum şeyi bir ucundan çekip yakalayacak, tüm bu hazırlıkları, provaları bir anda fırlatıp çöpe atacaktı böylece. En hazırlıksız anında vereceği tepkiyi verecekti. Yani içinde kaybolduğu, başka birine dönüştüğü o kimliklerden sıyrılmadan, anlatacağım şeyi anlayabilecek o yanına ulaşmama izin vermeden…
“Birbirlerini seviyorlar!” diyecektim sonunda. Öyle ya da böyle… Bu cümlede sonlanacaktı konuşma. Ablam yüzümü mü tokatlar, yangın var diye mi bağırır önemli değildi artık. Sakınan adımlarla yaklaşmak çare olmazsa, ben de pat diye giriverecektim kapılarından içeriye. Ona gerçekten ulaşmayı zamana bırakacak, sözcüklerimi kendiyle baş başa kaldığı, içindeki toplumun sesini susturabildiği o an için sarf edecektim sadece.
Eninde sonunda gerçek anlamına kavuşacaktı sözcüklerim. Ablamı tanıyordum çünkü. Sevgiyi bilen her insan gibi o da sevgi sözcüklerine sağır kalamazdı daha fazla. Bir an gelecek, “Kızım aşık oldu demek ki. Büyüdü de evlenmeyi, çoluğa çocuğa karışmayı düşünüyor.” diyecekti, gözleri yaşlara boğularak.
Bunu yeğenime de söyledim. Ama o benim kadar emin değildi. “Kuşku duymakta haklısın.” dedim. “Çünkü sen onların aşkını bilmiyorsun. Eniştem neler çekti annene kavuşabilmek için. Bir ara rahatsızlandı bile aşk acısından. Bizimkiler evlenmek için erken olduğunu; hayatını düzene sokması, bir evi geçindirebilecek duruma gelmesi için beklemesi gerektiğini söylediler babana. Hatta bir süre ikisinin görüşmesini yasakladılar. O dönemde annenin yüzünü bir görseydin! Senin duygularına hiç de yabancı olmadığını anlardın o zaman.”
Yeğenim inanamıyordu dediklerime. Ama inanan bir parçası vardı ki yerinde durmasına izin vermiyordu. Az sonra fırladı, yanıma geldi. Öpücüklere boğdu yanaklarımı, kollarını doladı boynuma. “Sahi mi söylüyorsun?” dedi. “Onların bu kadar büyük bir aşk yaşadığını bilmiyordum.”
“Eğer o duyguyu hiç yaşamamış bir annen olsaydı seni ömür boyu anlamayabilir, hatta yolunuza taş koyabilirdi.” dedim, sözlerimi daha da pekiştirme gayretiyle. “ Ama aşkı bir kez olsun yaşamış birinin, seven insanları anlamama gibi bir şansı yoktur artık. Sevdiğinden ayrı düşmenin acısını çok iyi bilir çünkü. O acıyı başka birine yaşatacak kadar taşlaşmamıştır kalbi. Aşkı tadan her kalp gibi yumuşacıktır.”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.