- 1124 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
MANŞET/ADI GÜLFEM
Yağmurlu bir Ankara sabahı,ellerim ceplerimde yağmurun şiddetle yüzüme çarpmasına sevinircesine yürüyordum.Böyle zamanlarda griden başka renk bulamazsınız bu kentte,insanlar ıslanmaktan korkar,dükkanlarından,evlerinden çıkmaz. AArap kızı gibi camdan izlemeyi tercih ederler.Dalgındım, ne düşündüğümü bile bilmiyordum.
Mp3 çalarım kulağımdaydı ama ne dinlediğimi umursamıyordum, kurtuluş parkındaki büfeden bir kahve ısmarlamaktı fikrim,nasıl bir deliysem artık ıslak tahta banka oturup tabiri caizse sıçana dönene kadar ıslanıp plastik bardakta bir kahve ve avcumun içinde ıslatmaktan koruduğum bir tek sigara içmekti keyfe keder niyetim.
Kafeinle nikotini buluşturduğum o toprak kokusunun en haz veren bölümündeydim ki karşı banktaki genç adama takıldı gözüm.Üstünde siyah bir polar vardı kapşonunu başına geçirmişti yüzünü seçemiyordum,elleri bacaklarının arasında eklim büklüm ıslanıyordu,’benden başka delilerde varmış yahu’dedim içimden,bir his itiyordu beni genç adama çokta cesaretliyimdir hani,hapcımıdır,tinercimidir diye sorgulamadım hiç usulca sindim yanına.
Karşısına dikilmiş öylece bakıyordum,ne demeliydim’merhaba’mı yoksa ’afedersiniz’mi?
Aklımı bunla meşgul ederken kafasını ayaklarımdan yüzüme doğru yavaşça kaldırdı.Ömrümde görmediğim harika bir bahar yeşiline sahip bir çift gözdü ilk karşılaştığım.’Tanrım!Yeryüzünden olamaz bu gözler’ dedim bir adım geriye çekildim.Yarım yamalak bir tebessümle karşılık verdi şaşkınlığıma’Buyrun nasıl yardımcı olabilirim size’sesi dün gibi kulaklarım da.
-Rahatsız ettiysem affedin,koskoca park bomboş,sizi görünce şaşırdım yani öylesine aslında şey demek istiyorum demem o ki kem küm (saçmalıyordum).
-Rahatsızlık vermediniz ben de gözümün ucuyla sizi izliyordum aslında,korkmanıza gerek yok keş yada geceyi bu bankta geçirmiş değilim,öğrenciyim ben Siyasal da,evim yakın buraya öyle kafa dağıtmaya çıktım sabahın kör vaktin de yağmuru severim bu arada adım Deniz.
Tane tane öyle yumuşak bir ses tonuyla konuşuyordu ki hakkında kötü düşünmek mümkün değil di,gözleri ele veriyordu kendini tuhaf bir hüzünle bakıyor du suratıma.Yanına oturdum.
Havadan sudan biraz muhabbet ettik,sigaranın birini söndürüyor birini yakıyordu.Dayanamadım.
-Cesaretimi bağışlayın,gözlerinizde hissetiğim bir karanlık seziyorum,bir derdiniz mi var yoksa bütemi kalacaksınız.
Güldü yine yarım yamalak bir edayla,hayatlamı benle mi dalga geçecekti anlam veremiyordum.
-Bu yağmurda iliklerinie kadar ıslanıp bana Güzin Abla’lıkmı yapacaksın?
Sinirlenmiştim.’Sormadım say’ dedim sustum,sustuk.
-Adı Gülfem.
Diyerek bozdu suskunluğunu,gözlerimi gözlerine dikmiş pür dikkat kesilmiştim.
-22 sinde daha öyle güzel ki bakmaya kıyamazsın,başak sarısı saçları rüzgarda dağılınca güneşten taç konuyor sanki başına,bembeyaz teninde sonlanmak bilmez gece,ailesi yok annesi ölünce üvey babası tecavüz etmiş,gerçek adı Gülfem mi onu bile bilmiyorum sormadım.Kaçmış üvey babasından,kırk yılın başı felekten bir gece çalalım dedik fakültede ki arkadaşlarla Cebeci deki pavyonlardan birine gittik erkek muhabbeti anla işte.Sarhoş değildim,bir ara ellerimi yıkamaya lavaboya kalktım en köşede ki masada önünde bir kadeh oturuyordu.Buralara ait değil di oturuşundan belliydi.’O ne güzellik Yarabbi’ nutkum tutulmuştu sadece bakıyordum,çakal suratlı garson yaklaştı yanıma ’Açtır viskiyi kap abi hatunu taş gibi tazecik sabahlar olmaz bunla’ öfkemden deliye dönmüştüm çakal suratına yumruk çakmamak için zor tuttum kendimi,sırnaşan olmasın diye mi benim olsun diye mi bilmiyorum oturdum masasına,kuş ağızı kadar minicik dudaklarıyla ayak yapmaya çalışıyor du bana,beceremiyordu o ağızları.
’Ne dersen de kızım vuruldum sana’.
Çıkardım o gece pavyondan sabaha kadar sohbet ettik elimi eline sürmedim yemin ederim,kıyamadım be,ışıl ışıldı gözleri kendini anlatırken başını gögsüme yaslıyor hıçkıra hıçkıra ağlıyor,sonra tatlı bir tebessümle bana bakıyor du.Eriyordum bakışların da,gözyaşlarında boğuluyordum.Kanepe de uyuya kalmışım gözümü açtığımda yoktu yanım da.Her gece gitmeye başladım pavyona sabaha kadar kapısında bekliyor,sabaha karşı bana geliyorduk.Bir kaç saat uykuyla okula gidiyor eve koşa koşa geliyordum.’Gidelim gülüm buralardan okulu da bırakırım taşı sıkar suyunu getirirm sana gel bırak şu işi oralara ait değilsin sen,mutlu oluruz belki,Ankara’yı ardımızda bırakır adam gibi bir hayat kurarız kendimize’dilleri döküyordum dökmesine ama anlamıyordu Gülfem.O hayatı sevmiyor du biliyordum,’Düştüm bir kere çıkamam bilmediklerin var’diyor susturuyor du her seferinde beni.Aylar geçti böyle,artık katlanamıyordum ailemede yüklenmekten pederle papaz olmuştum,derslerden çaktım mağlum,fakülte falan hikaye dünyam olmuştu Gülfem.Kavgalar başladı,evin içinde uçuşan eşyalar ve hergece sevişmeyle sonlanan öfke krizleri.Böyle gelip geçti işte son sekiz ay.
Dün gece domuz gibi içtim,gözüm kararmıştı artık çekip alıcaktım Gülüm’ü o batakhaneden.Kelebeki soktum cebime hani ne olur ne olmaz diye,daldım o batakhaneye.Gülfem o ilk gördüğüm edayla oturmuyordu masada,üç adama şampanyalar açtırmış benim duymalara doymadığım kahkahalarını meze ediyordu.Olurmu be böyle sevene yapılırmı bu?Gülfem!Diye bağırdım’Düş lan önüme kahpe!’
Dalkavuklar saldırdı üstüme,çektim belimde ki kelebeği ’Açılın ulan çekilin Gülfem’i alıp gidicem’dedim dinletemedim.
Çıtım çıkmıyordu o saatlerdir anlatıyor ben sessizce gözlerimi siliyordum.Kafasını kaldırıp yüzüme baktı bahar yeşili gözleri kana bürünmüş içinden sessiz çığlıklar atıyordu duyuyordum.Yanımdan kalktı.Hiç bir şey söylemeden,O gidiyordu ben yerimden doğrulamıyordum,uzaklaşan bedeniyle ardından baka kalmıştım öylece.Bir sigara içim zora ki kalktım banktan büfeye yürüdüm.’bir paket vıceroy kırmızı kısa,bir de Posta lütfen’
Yağmur dinmişti aklım genç adamda genç diyorum ama emin olun akranım dı 26 sında ya var ya yok,eve girdiğimde iç çamaşırlarıma kadar ıslanmıştım,hemen üstümü değiştirdim bir kahve yaptım,mutfak masasına oturdum kahvemi yudumlarken masanın üstündeki gazete manşetine çarptı gözüm.
Ankara’da bir pavyonda çıkan kavga 1 kişinin ölümüyle sonuçlandı.
Ankara Cebeci’de bir pavyonda gece çıkan kavgada, pavyon çalışanlarından Yusuf S.(42) adlı şahıs,sevgilisini pavyondan çıkarmaya çalışan Deniz K.(27)ya silahını doğrultmuş,görgü tanıklarının ifadesine göre,sevgilisini korumak için önüne atlayan Gülfem sahne adlı genç kadını gögsünden vurarak ölümüne neden oldu.Olayda 3 kişi yaralanmış, polis olaydan sonra 4 tabanca ele geçirdi.Olaydan sonra göz altına alınan Deniz K. serbest bırakılırken,pavyon çalışanı Yusuf S. Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nce 26 yıl 8 ay hapis cezası verildi.
Suna Aksu GÜLSOY
YORUMLAR
seçici kurulun gözüne sokulası bir yazıydı.Gerek dizin gerekse anlatım harikaydı.Bir hanımın kaleminden bir erkeğin insani tüm hislerini okumakta ayrı bir şeref ve mutluluk verdi.Hani derler ya empati kurmak lazım.Hayır.Empat,i nin ZAVALLIĞINDAN HİSSEDEBİLMENİN ONURLU DURUŞUNMA GEÇMEK LAZIM Kİ YAZINIZDA DOYA DOYA DOYA HİSSETTİM BUNU.Size çok şey yazmak istiyor içim.Ne kadar zamandır okumaktan bu kadar mutlu olduğumu hatırlamıyorum.Verilen mesajın da ötesinde bir insanın bir başka insanı içtiği bir andı.Hem çok mutlu oldum hem içim yan dı.Allah razı olsun.
yeğinadnan tarafından 1/15/2012 3:42:41 PM zamanında düzenlenmiştir.