- 788 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ŞEHRE GEBE SÖZLER
Tüm şehirler gözlerimize gebe kaldı. Aleme açılan tüm noktalarımızla inandık,inkar ettik,sevdik ve kıskandık. Kaldırımlar,caddeler,yollar ve minareler ruhlarımızı inceden inceye ve sessizce dokudular. Yüreğimize bazen acı bazen mutluluk ve bazen de adı sanı belirsiz duygular saldılar, içimizde kalan anlık bakışlarla gönlün tüm dağdağasını ve heyecanını çıkardılar,geri verdiler.
İnsan nasıl ki kalbini inkar edemezse aynı şekilde yaşadıklarını ve gözleriyle gördüklerini de inkar edemez hatta gözünden yansıyıp ruhuna ulaşanlarıda red edemez. Çünkü yaşadığımız her şeyin toplamı an da gerçekleşir An belki de bizdeki yaşamların bir toplamıdır...bakarak biriktiririz...bakarak eksiltiriz...bakarak şeklimizi aynada görmeye çalışırız...gerçeği omuzlarımızda taşırken asırların tüm sonuçlarını yeniden yaşarız...asırların sağlamasını yaparız yüreğimizde...sevincimizi siper kılarız bütün umutsuz sözcüklere...tattıkça insanlığın seslerini geri çekilmeyiz bedenimizin kuytu köşelerine...ağrıyan yerlerimizi ıslah ederiz bıkmadan ve yüreklice.
İnsanlığımızın maneviyatında sükunetimizin ismini ısrarla çığırırken ALLAHLA varlıklar arasından çekilip benliğimizi sonsuza değin sildik Ve fakat yinede bir damla düşününce hayat karşısında ve tüm varlık içinde yalpalayıp kördüğüm olduk.
Ruhsatlı bir zamanda yaşıyoruz...ruhsatlı hayallerimiz var...Ağlar içinde billurlaşan yaşamlara yazgımızın gözeneklerinden bakmak istiyoruz ve fakat engeller büyütüyoruz uçurum kenarlarında,naralar atıyoruz sonsuz ve maverai olana...Hayatımız gözlemcidir tüm olanlara, varlığımız şahittir varlığımıza ve tüm varolanlara...
Bir son yazılmıştır hayatın her yanına,köşe bucak aranan özlemler var bir yerlerde...her şeyde bir perişanlık...şehir hem öksüz hem yetim...Darmadağın olmuş yüzlere ruh çizmek için apansız kalkışların ardından uçan çocuklar misali gökyüzünü,yeryüzünü ve ikisi arasındakilere tek bir isim yazdık...sürgüne bağlanmış ayaklarımız sessizliğin derinlerinde yanık ve kanlı,umuda yürümek ve umuttan bahsetmek korkutucu ve gerçekdışı,yaşamanın ağırlığı sözleri yavan ve anlamsız hale getirdi,konuştuklarımızın ve yazdıklarımızın inandırıcılığı yok oldu,uçtu.
Bir dişi kuşun şehrin tenha yerlerinde her kelime ve söze konmak istediği gibi insanda konmak ister kelimelerin ve sözcüklerin nefsine .. paklık,arınmışlık ve samimiyeti.almak için geri çekilir ve alelacele yok olur kendi içinde.Bir yaprak düşer sancıyla ve üzgün ama kendisidir,kendisiyledir,yeryüzünde salınır tüm bırakılmışlığıyla ,görmez ki gözleri olsun.çünkü onun varlığının aralığı yoktur,tam olmayı ifade eder tüm noktalarıyla.
Tutamaz ki elleri olsun tutsun sevgiyi ve kavgayı. Tutsaydı insan gibi ikili ve ikircikli olmanın acısını,sürüncemesini yaşardı. Fakat O sadece salınır rüzgarın isteğiyle ve emriyle...korkuyla gecelemeden dalar karanlığa,utanmadan bıktırır tüm insanları...çünkü seçmez insan bakışlarını...sadece yaşar ne kadar yaşaması gerekiyorsa,varlığıyla doldurur tüm alemi,görüntüsüyle doldurur insanların gözlerini...
Bazı zamanlar çocukça bir tebessümle dayanırız hayatın kovuğuna...çığlık çığlığa ve heyecanlı sesler beslenir ruhumuzda...saflık ağar adımızın ağdığı her köşeye,yaşayan milyonlarca insan için kahır dolu ve sevgi dolu sözler büyütürüz,büyüttüğümüz sözler bize asi olsa da...Bazen de biriktirdiğimiz tüm hayatları kelimelere sararız...
Karmakarışık yıllarda kelimelere sarılmış kendimizle hayata yürürüz...diriliğe,canlılığa ve varolmaya adım atarız ve üzerimizdeki ağırlıkları tek tek bırakırız. Çözülürüz zamanın büyüsüyle,özümüz bir bohçaya sarılmış,yüzümüzde yaşamın ve yaşamanın izleri,yaşadıkça bırakırız kendimizi,konuştukça genişleriz ve yazdıkça dağılırız...
Zihnimiz ve yüreğimiz Anın içinde deveran eder,artık biriktirmez oluruz eski yaşamları ruhumuzun mahzenlerinde...Şairin dediği gibi “kaldı bu yaşamak suçu üzerimde” ,üzerimizde asılı yaşamak ağrısını bırakırız bir yerlere, bir şeylere,derin bir silkinişle dökülür tüm simlerimiz,dertlerimiz,kelimelerimiz...binlerce insan sızar hayatımıza ...
Allaha yakın yollarda masumca otururuz...geçmişin,geleceğin ve şimdinin toplandığı anda cinayet saatleri hep bellidir,kalbimiz düğümlenmiş,göz yaşlarımız sürgünde,hatıralar ve anlar tomurcuklanmış her yerde ...sararan yapraklara inat yağan yağmurlar var...Acıdan göğsümüz lime lime olsa da bedenimiz korkuya yenik düşse de,sözlerimize yaş düşse de,nedensiz rüyalar peşinde koşmaktan vazgeçmeyiz. Çünkü biliriz ki Şehirde ,insan olduğunu bilerek yaşamak ve insanca yaşamaya çalışmak çok zordur,çok acıdır.
Nefesimiz sıkılgan ve onurlu olsa da rüyalarımızın açtığı kadar yürüyoruz . duymuyoruz artık sesimizi ve tüm sesleri...Adına şehre isyan dedik…tüm gebeliğimize,doğan tüm günlere inat...Şehirlerin rüyası şehirlerde ve tüm zamanlarda tek bir anda saklı kaldı.
Gözlerimizde yüzen ve uçuşan menekşe renkli hayatlar var...kokuları iyiden kötüye kötüden iyiye bir sürü hayat ...Şehirlerde titreşen yılanlar ve zihnimizde demirleyen gemiler var...saflığın şarkısını artık kimse söylemeyecek...insan yaşamında “sırftan”, “sadece den”, “saf ve yalın” olandan bahsetmek mümkün değil...çünkü varlıkla yokluk arasında bazen yürüyor bazen koşuyor ve bazen de oturuyoruz...ne kadar adımız ve sanımız silinmişse o kadar varlığa ermiş oluyor,kendimizin aslına Rabbe giderek ulaşıyoruz.
Biliyor ve hissediyoruz ki kendiliğimizin yuvası ve sıcak evi ALLAHIN kelimeleridir...
ALLAHIN kelimeleri ve şehirleri varoldukça kelimeler,insanlar ve herşey “anlamsızlıktan” sıyrılacak...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.