Hepimizin bir imtihanıdır Uludere
Günler oldu konuşuluyor ve belki de aylarca konuşulup milletin hafızasına kazınacak önemde olan bir konudur Uludere’de yaşananlar. Bugüne kadar çok şey anlatıldı, söylendi. Ama önceki gün duyduğum bir söz beni cidden çok üzdü. Yakından tanıdığım ve çok sevdiğim bir arkadaşım olduğu için acının tesiri de büyük oldu. Söylediği söz şuydu: “Hak etmişlerdi.”
“Peki neden hak etmişlerdi?” Bu soruya onun verdiği ve belki de aynı itiraza sahip olan herkesin verdiği cevapları, belki onlarca sitede okudum. Pek çok farklı cevaplar var bununla ilgili. Ve hiç biri böyle bir pozisyonda insanın öldürülmesi için meşru bir hak vermiyor. En çok söylenen ise, “Çünkü kaçakçılık yapıyorlardı.” Bu kanları donduran “hak etmişlerdi” ifadesinin kaçakçılıkla izah edilmesi akılların alacağı bir şey değil. Zira kaçakçılığın cezası parçalanarak öldürülmek hiç değil.
Bunu söyleyen arkadaşımda bir milliyetçilik kırıntısının olmadığını sanırdım, yanılmışım. Çünkü bu ifadenin altını biraz kazınca karşıma farklı ırktan olmaktan başka bir şey çıkmadı. Bana dedi ki, “Kıyafetlerine baksana, aynen onlar gibi giyiniyorlar.” Bu ifade, bu arkadaşımın ve onun gibi düşünenlerin Güneydoğu’yu ve oranın halkını bilmediğinin çok açık kanıtıdır. Çünkü sınır köylerinde yaşayan halkın normal kıyafeti böyledir. Şehirlere doğru gidildikçe kıyafetler değişir.
Bu arkadaşımın benden daha iyi bir Müslüman olduğu konusunda hiçbir şüphem yok. Ama bu milliyetçilik nasıl bir şeyse, insanın iradesinin bile önüne geçebiliyor demek ki. Oysa unusriyetperverlik, milliyetçilik söylemleri, eylemleri ve hatta hissiyatları, bir cahiliye âdetidir. Her kim milliyetçiliği esas alırsa zulmeder; ama küçük çaplı, ama büyük çaplı. Çünkü haksız da olsa kendi millettaşını tercih eder. Hem, “Birbirinizi tanımanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık” demiyor mu Allah? Yani bir tanışma, kaynaşma meselesiyken neden eziyet mevzuu olsun bu?
Allah’tan diğer varlıklar “sen farklısın” deyip birbirine sırt dönmüyor. Yoksa eğer mesela oksijen, hidrojeni farklı ırktan kabul edip kaynaşmasaydı biz yanmıştık.
Son günlerde karşıma çokça çıkan veya belki de bu hadiselerden dolayı benim dikkatimi çeken bir ayet var. “Kim, bir cana kıymamış veya yeryüzünde fesat çıkarmamış birisini öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibidir.” Maide suresinde geçiyor bu ayet. Peki neden bir insanın hayatı bu kadar önemli? Çünkü Allah katında hak haktır, küçüğüne büyüğüne bakılmaz. Küçüklük-büyüklük bizim ölçülerimize göre vardır. Bediüzzaman Said Nursi, Sünuhat isimli kitabında bununla ilgili şunları söyler: Bir masumun hayatı, kanı, başkası için feda edilmez. Hatta bütün insanlar için olsa da heder olmaz. Allah’ın sonsuz kudreti açısından bakılınca ikisi bir olduğu gibi, Allah’ın adaleti açısından da birdir.
Ortada olan şey, bir insan hayatı... Ve o insanların ailelerinin, yakınlarının halleri... Üstelik insan hakları ve demokrasi söylemlerinin bu kadar kıymetli olduğu bu zamanda “hak etmişlerdi” diyebilmek bana çok insancıl gelmiyor. Üstelik yarıdan fazlası çocuk denecek yaşlarda olunca...
Ama “Yanlışlıkla öldürüldüler” deniyorsa, o ayrı bir meseledir...
YORUMLAR
Faşizm öyle bir hastalıktır ki birini yanlışlıkla öldürse senin ne işin vardı burada ?diyecek kadar şuursuz,bencil,ilkel seviyesiz ve alçaktır.Vicdanını ancak böyle rahatlatır.Bilerek planlayarak öldürse de zaten ondan haklısı yooktur.
ikram
Çok teşekkürler Alihan Bey.
Saygılar...