- 2001 Okunma
- 16 Yorum
- 0 Beğeni
NALLI KUZU ETİNDEN
Bu yazıyı okuyanlar arasında inşallah İstanbul - Beykoz’da 1965-1970 yılları arasında yaşamış olup da Beykoz sahillerinde…Yani o meşhur parkta seyyar lahmacunculardan lahmacun alıp yiyen olmamıştır.Çünkü o yedikleri lahmacunları sadece ve sadece iki ailenin erkek çocukları yapmaktaydı. Biberoğulları ailesi ve Balyemezler.
Aslında Biberoğulları ailesi köken olarak Baba tarafından Kars - Kağızman, Ana tarafından Trabzon – Sürmene’li olduğu için lahmacun nedir, nasıl yapılır, içine ne gibi malzemeler konur ve satmak için hangi sanatsal sözler kullanılır bilmezdi. Balyemezler ise Baba tarafından Malatya-Pötürge, Ana Tarafından Şanlı Urfa- Suruçlu oldukları için lahmacun hakkında oldukça geniş bir bilgi birikimine sahiptiler.
Biberoğulları aile reisi Kamil genel olarak il dışında seyyar daktilo tamirciliği yaptığı için hiç bir zaman eline lahmacun sandığı alıp bir satış yapmadı. Ama Balyemez ailesinin Reisi Ahmet, gündüz Askerlik şubesinde memur olarak çalışır, akşama doğru da parkta lahmacun satardı.
Lahmacunlar kapış kapış gittiği için bu kârlı işe biz de dahil olalım dedik. Ahmet Bey oğullarından Yusuf, Abuzer ve Murat’a, Biberoğuları familyasından Kani ve Sami de eklenerek o güne kadar pek çok kez arkadaş ikramı olarak yediğimiz o muhteşem tada sahip lahmacunları bu sefer doğrudan doğruya imal etmek için bir lahmacun sandığı alarak Balyemezlerle birlikte Üsküdar’a geldik. Önce tabii ki malzemeler alınacak.
Malzemelerin başında ne gelir?...Tabii ki kıyma. Kıyma nereden alınır? Elbette ki kasaptan. O halde ilk hedef kasap. Tabii ki kıymayı en ucuzundan satan kasap… Kasap dükkanına varıyoruz ki kapısında bir kilit, üzerinde kırmızı bir mühür. Belediye tarafından kapatılmış. Güya eşek eti satıyormuş. Külliyen iftira… Kendi etini nasıl satarsın ki ?..
Abuzer ‘’ Boşverin sokağın köşesindeki kasap da aynı bunun gibi ucuz et satıyor ondan alalım dedi ‘’ O kasaba gittik. Ben kendimce hayatımda ilk defa kasaptan bir kilo kıyma alacaktım. Abuzere göz attım. Abuzer,‘’Amca bana ikiyüz elli gram kıyma, bir buçuk kilo da kuyruk yağı verir misin?’’ deyince ağzım iki karış açık kaldı. Ama imam oydu ve imama uymak zorundaydım. ‘’ bana da ikiyüz elli gram kıyma ve bir buçuk kilo kuyruk yağı ‘’ dedim. Yine bir kilo kıyma almak nasip olmamıştı yani.
Sonra Manava gittik. İki kilo soğan, yarım kilo yeşil biber, bir iki bağ maydanoz aldık. Son olarak da bakkaldan bolca kırmızı toz ve pul biber, tuz ve salça alıp malzeme listemizi tamamladık.
Kafam karışmıştı. Bu kadar çok kuyruk yağı, soğan ve kırmızı biber ve salçaya karşılık iki yüz elli gram kıyma? Yani ben şimdi bu güne kadar lahmacun diye hep kuyruk yağı mı yemişim ? Abuzere sordum.
-Bu kadar soğan ve kırmızı biberi ne yapacağız?
-Soğanları kıyma gibi göstermek için bolca kırmızı biber ve salça kullanmak gerekiyor. Kuyruk yağı da kıyma tadı vermek için. İşin püf noktası bu işte.
Neyse…Daha sonra bir fırına gelip üst kata çıktık. Lahmacun malzemelerini hazırlayıp bir leğene koyacağız. Fırıncı da o malzemeyi lahmacun hamurlarının üzerine yayıp fırında pişirecek.
Üst katta , baktım ki bir acaip hava alanı var. O kadar çok tayyare var ki bu karışıklıkta nasıl iniyorlar, nasıl kalkıyorlar hayret etmemek işten değil. Sivri modeli mi dersiniz, kara modeli mi dersiniz, hatta pırpır pervaneler, karınca cinsi olanlar… Tabii ki alanda kara taşıtları da var, fındık ve tarla modeli arabalar, Fatma modeli Wosvoslar, hamam dan yeni çıkmış esmer güzeli hostesler ( Onlara da Fatma diyorlar ama kızıyorum Kara Fatma demelerine. İnsan kibarlık gösterir de bari Esmer Fatma der )
Sular zaten o dönemlerde hiç akmazdı İstanbul çeşmelerinden. O bakımdan maydanoz, yeşil biber, domates, vs malzemeyi olduğu gibi tezgaha boşaltıyoruz. Sağ olsun bizden önce icra-i sanat eylemiş olan başka meslektaşlar tezgahta bize baya baya malzeme kırıntısı bırakmış zaten. O kırıntıların üzerine bocalıyoruz malzemeleri. Önce soğanları satır altında incecik incecik doğruyoruz. Sonra diğer malzemeleri boşaltıp onları da satırla doğruyoruz. Daha sonra kuyruk yağı ve kıymayı ilave ederek. İyice yoğuruyoruz ve lahm ( yani et..tabii ki et denirse, daha doğrusu kuyruk yağı ) macun haline geliyor. Her türlü haşereye de kendi nasipleri kadarını verdikten sonra aşağı inip fırıncı ustasının saf ve temiz!!! Ellerine teslim ediyoruz malzemeyi. O da kurumuş hamur topaklı elleriyle ve üzerinde Picasso’nun tablolarına parmak ısırtacak renklerin bulunduğu önlüğü ile alnının terini de doğrudan doğruya içine akıtarak lahmacunlarımızı pişiriyor ve yüzer adet lahmacunumuzu sandığa koyup yola çıkıyoruz. İşin bir de satış kısmı var.
Ben ve abim bizim sandığı, Abuzer ve Murat da kendi sandıklarını taşıyorlar. Beykoz parkına varınca onlar sol, biz sağ tarafa yönelip satış yapmaya başlıyoruz. Bir saat sonra Abuzer ve Murat yanımız geliyorlar.
-Naaptınız bakalım. Satabildiniz mi lahmacunları?
-Yok ya valla Abuzer biz on tane filan ancak sattık. Siz ne yaptınız? Siz satabildiniz mi?
-Evet biz hepsini bitirdik.
-Allah Allah ya lahmacun aynı lahmacun neden biz satamadık da siz hepsini bitirdiniz bir anda?
- Hımmm hele bir bağırın bakayım siz ne diyorsunuz satarken göreyim.
Başladım bağırmaya
-Hayde lahmacun geldi lahmacuuuuunnnn. Taze taze, sıcak sıcak, yeni çıktı fırından, halis dana kıyması bunlar. Lahmacuna geeeelllll
Abuzer başladı gülmeye.
-Siz böyle satmaya kalkarsanız nah satarsınız.
- Eee naapacaz yani?
-Bakın ve öğrenin madem.
Başladı Abuzer bağırmaya.
-Lahmacuna geeeelllll hakiki nallı kuzu etinden bunlar. Gel babo geeeellll nallı kuzu etine geeel.
Bir saate kalmadan bizim lahmacunlar da tükendi. Böylece daha orta ikinci sınıftayken bir öğretmenimden değil ama bir arkadaşımdan satış ve pazarlamanın inceliklerini öğrenmiş oldum.
Satış ve pazarlamada temel şartlar : 1- Temizlik!!!! 2- Hijyen ( her ne demekse artık ) 3- Zarafet ve incelik!!! amaaaa ille de dürüstlük!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
YORUMLAR
selam tövbe eger bir daha hazır lahmacun yersem dedim yok yemiyeceğim ben genelde içini kendim hazırlar yaptırırm ki iyide öyle yaparmışım valla kıyma alamaya bile korkar olduk en modern marketlerden haberlerde gördükten sanra mevlam dürüst insanlarla eş etsin diyorum arkadaşım elimizi neye atsak bir hilesi var yüreğin var olsun arkadaşım her yazından bin ders almamak ne mümküb çok teşekkür ederim
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
Sami Hoca'm ; eski emlâkçı patronum Metin Akbıyık sözünü ettiğin yıllarda Beykoz'da yaşamış çocukluğunu. Anne tarafından da aslen Trabzon- Sürmene'li üstelik. Çok yoksul bir hayat yaşamış. O da limon satmış pazarlarda. Daha sonra futbolcu olmuş. Beykoz'da profesyonel futbol oynamış. Lâkabı Gâvur Metin'miş. Vefa'ya transferi gündeme gelmiş. Sakatlanmış ve tedavi için İsviçre'ye gönderilmiş. Futbol hayatının bittiğini öğrenince de '' Gelmişken biraz kalayım '' deyip 30 yıl kalmış İsviçre'de. Zengin olup öyle dönmüş.
Çok çalışkan, mücadeleci ve de bir o kadar da dürüst bir insan kendisi.
Neden bu kadar uzun anlattım Metin Bey'i dersen eğer; galiba hemşehrini iyi beslemişsin zamanında, diyorum. Nallı kuzulu lâhmacunlardan onun da yememiş olmaması mümkün değil bence...
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
inşallah bu siteden biri sizin lahmancunları yememişlerdir yoksa yandınız bende sokaktaki tükmük köfteyi seviyorum kokareç yyorumda hatta hamileyken eşim bana tükmük köfte almadı diye küsmüştüm Allah tan çocuklar şaşı olmadı neyse sokaktakiler hijyen olmasada çok tatlı oluyorlar nasıl yapıldığını görmüyoruzya yine keyfimi yerine getirdidiniz hocam yüreğiniz var olsun
sami biberoğulları
Selam ve sevgiler.
Öğle saati okudum ve resmi görünce keşke lahmacun olsa da yesem dedim ama kuyruk yağsız...
Anlatım yine çok güzel , güldürdümüz yine, sevgilerimle...
sami biberoğulları
Ben tüm yazdıklarıma rağmen her hafta en az bir kez yerim lahmacun. Şimdi artık biraz da düzene girdi bu işler. En azından sokak satıcıları yok.
Selam ve saygılarımla.
Satış ve pazarlamada temel şartlar :
1- Temizlik!!!!
2- Hijyen ( her ne demekse artık )
3- Zarafet ve incelik!!! amaaaa ille de dürüstlük!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
Valla üç altın kural da sizin ticarette birebir uygulanmış :)))
Bence bütün ülkede nallı kuzu yemeyenimiz yoktur...
Sağolasın öğretmenim..
Diline sağlık....
sami biberoğulları
sami biberoğulları
Hocam yazılarınızı okuyunca İstanbula gelirsem çok faydası olacak ne de olsa saf anadolu çocuğuyuz ,tebrik ederim saygılarımla.
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
Bizim Çubuklu kasaplar da bir zaman bayağı bir eşek eti yedirdiler/belki şimdi de/ Bu arada bizim
inekleri de arada çalarak götürdüler. Dışarda bir şey yemeyi sevmem.O zamanlar İstanbul'a gitmediğime sevindim, ola ki açlığıma denk gelirdi.
Anlatımınız yine güzeldi.Hele karafatma bölümü çok hoşuma gitti..
Tebriklerimle selâm ve saygılar..
sami biberoğulları
Yine de biz dana eti diye alıyorduk. Et konusunda günahı vebali kasaptaydı. Diğer konularda tabii ki bizde.
Selam ve saygılar.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle
Lahmacunun resmini görünce daha yazıya başlamadan canım "Olsa da yesem şimdi" demiştim. Yazı ilerledikçe hem o zamanlar sizlere rastlamadığımıma, hem de sokakta lahmacun yemek gibi bir adetim olmadığına çok sevindim :))))
Eminönünde kapalı çarşı girişinde bir yerde de böyle ucuz lahmacun satan bir dükkan vardı. Onun yaptıklarına da, mercimeği kıyma diye yutturuyor millete denirdi.
Ama Sami bey, espirili anlatımız çok güzeldi. Geçenin bu saatinde yine zevkle okuduğum bir yazı oldu.
Tebrikler :)
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Dün cece anlaşılan oldukça uykum gelmiş ama ben ısrarla oturmuşum. Yazdıklarıma bakınca bayağı saçmaladığımı gördüm çünkü. Okuyup uzunca bir yorum yaptığınız yazımı okumanızı bile önermişim.
Özürlerimin kabulü ile selam ve saygılarımı sunuyorum.
şimdi oldu .....epeydir diyecektimde bu güne nasip oldu....evettttt hatırladım...o gün parkta iki arkadaş senin lahmacundan ikişer tane yemiştik....inan o gün akşama kadar eşek gibi çağnadık katır gibi gelene gidene tekme atmıştık....sebebi buymuş demek alacağın olsun hocam....saygılar
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
iyi mal kendini satar demişler doğrudur ancak. Malı satanda çok önemlidir öyle satış dehaları gördüm ki akıllara zarar... Satış konusundaki deneyimimden şunu anladım, satış yapan kişinin önce müşteriyi iyi anlaması ve ona hitap edecek şeyleri göstermesi gerekir. Elindeki malı iyi tanıyacak ve müşteriye tanıtmasını bilecek, bişey satayım derken karşısındaki insana antipatik görünmeyecek emrivaki yapmayacak samimiyetsiz olmayack yakışmayan olmayan bişeyi satmak adına karşısındakine yalan söylemeyecek. Dükkanına gelen insanı önce misafiri gibi görecek almaya niyeti olmadığını bilse bile iyi ağırlayacaktır bu uzun vadede kazançtır yatırımdır. Arkadaşım mağazaya sık sık gelip 3- 5 liranın pazarlığını yapıp, birşey almayan bir müşteri için boşver ilgilenme birşey almaz demişti. Bende olsun en azından bir insan tanımış olurum dedim. Çay söyleyip biraz sohbet ettikten sonra adamın bilinen bir aileden zengin bir iş adamı olduğunu anladım. Biraz güvensiz olduğu için bizim arkadaşı samimi bulmamış kazıklanacağını düşünmüş. O gün mağazanın günlük cirosunun yarısı kadar alışveriş yaptığında adam herkes şok olmuştu. Ancak yaptığımız bir hata vardı özelliklede benim. Işler kötü gittiğinde gelen az müşteriye ürünü pahalı yani fiyatının çok üstünde satıp ciroyu şişireyim derken işleri iyice kötüye götürmüştük bunun sonucunda zaten kovulduk bir kaç kişi .d ... Bunun sonucunda şunu anladım çok malı az karla satıp hem sürümden kazanırsınız hem insan hem dost hem müşteri kazanırsınız hemde bazı şeyler insanlar için lüks olmaktan çıkar... Hocam yazıyla biraz alakasız bir yorum oldu gibi ancak yazınız konuyu açtırdı bana içimden gelenleri yazmak istedim belki faydalanan olur... Yazı çok keyifliydi anlatımınız zaten şahane kutluyorum selamlar bırakıyorum...
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
Lodoš
hocam öyle bir resim öyle bir yazı yazmışsın ki nallıda olsa o lahmacundan şu an olsa yerim...
elinize sağlık...
saygılarımla....
sami biberoğulları
Lahmacunla ilgili böyle bir anım olduğu halde ben de hâla severek yerim lahmacunu.
Selam ve saygılarımla.
Her şeyin bir inceliği var üstadım, yapmak iş değil, satamadıktan sonra maksat onu satıp tüketmektir incelik, neyse yiyenlere afiyet olsun nallı kuzu etli lahmacunları.
Harikaydı hocam tebrikler emeğine sağlık saygılar selamlar..
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.