- 1319 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
TAKDİR-İ İLAHİ
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
"Korkuyorum"
Diyordu peşimden gelen kadın.
Korkuyorum dedikçe kocasının koluna sımsıkı sarılıp, adeta yapışıyordu. Ben o yıllarda boyu posu küçücük bir çocuktum.
Afacan mıydım ? O kısmı sonra anlatırım.
Arkamdan gelen sesleri duymak için ara sıra yavaşlıyor, kadının neden korktuğunu merak ediyordum.
" Bey, burası dağ başı. Şimdi bizi kesseler kimsenin ruhu duymaz, neden geldik buraya. Yolumuza devam etsek olmaz mıydı?"
" Olmuyor hanım, usul neyse uymak gerek sabret kaderimizde ne varsa onu görürüz, Takdir- i İlahi neyse o olur."
Çocuktum; ama elime bir sabun geçtiği zaman kardeşlerimle kapışacak kadar büyümüştüm. Annemin çamaşırlarımızı beyazlatmak için uğraşmasını seyrederek dalar giderdim zaman, zaman. Tokmakla vurarak hıncını alırdı sanki gençliğinin. Eve girdiğimde mis gibi Takdir-i İlahi kokardı.
O zamanlar ülkemizden hacca gitmek için önce bizim şehrimize konuk olurdu insanlar. Bütün şehirlerden, kasabalardan, çeşit çeşit, renk renk, hiç tanımadığımız insanlar gelirdi. Turistik otellerimizde yoktu şehrimizde şimdiki gibi. Peygamberler Şehrini gezer, dualarını ederlerdi. Usulen her aileye hac zamanı mutlaka bir haca giden aile düşerdi.
Annem ve biz çok sevinirdik hac zamanı yaklaşınca. Üstelik evin içindeki onca kalabalığa rağmen şenlik havası esmeğe başlardı. Günlerce öncesinden yataklar yorganlarhazırlanırdı. Şıralar şişelere doldurulur kümbetlere konurdu. Masa örtülerinin kenarları oyalanır, ütülenir sandığa dizilir, yufkalar açılır, yemekler yapılır. Sıra belediyenin hangi hacı adayı aileyi nereye misafir vereceğini adını açıklayacağına gelir.
Evinde oğlu olan aileler oğullarını yollar, aileyi evlerine aldırırlar ki, karşılamaları daha ağır olsun. (bu tamamen o günkü zihniyet)
Oğlu olmayan aile birisini yollar yine kendisi kapılarda karşılar.
Hacı adayı ailesi gül yaprakları, gül şuruplarıyla karşılanır. Bayram yemekleriyle ağırlanır, evin en güzel yerinde yatırılır. Çayların, kahvelerin biri gider biri gelir.
Isparta’ dan gelmişler, sonradan öğrendik bizde kalan aileyi.
"Korkuyorum"
Diye kocasının koluna yapışıp yürümekten, yolda boyu kısalmıştı kadının. Bizi burada kesseler kimsenin ruhu duymaz demişti ya, vay sen misin bana bunu söyleyen.
Biz evimizde onları düğünle, şenlikle beklerken korkmak ha.!
On dakikalık yolu kırkbeş dakika yürüttüm, oh canıma değsin dedim durdum içimden.
Çocukluk anıları yaşamın insana verdiği en güzel hediyedir.
MG__
YORUMLAR
Aman efendim anılarınızı paylaşmak çok güzel üstelik bi haber olmak bilmemek böyle şeylerin oldugunu Türk insanın misafir perver oldugunu unutmak .Bu günlerde nerdeyse karşı karşıya olan dairelerde kimin oturdugunu bilmek bi yana insan bazen beton yıgınlar arasında kendiyle bile konuşamıyor keşke eski günlere geri gitsek bende o ai,lenin bi ferdi olsam ne güzel olurdu sevgi ve saygılarımla
Memleketimin kokusu nasıl da çekti beni sayfaya...
Yazıyı okuduktan sonra "ah çocuk!" dedim... onun on beş dakikalık yolu kırk beş dakikaya çevirdiği ve yürüttüğü için o misafirleri...
Ama çocuk da haklı... Çocuk kalbi kırılmış bu önyargılı sözlerle ve o da böylelikle dindirmiş yüreğindeki öfkeyi... onları yürüte yürüte...
Oysa anası nasıl da çabalamış misafir ağırlamak adına...
"Niye biz öcü müyüz?" diyememiş çocuk ama başka bir dil kullanmış kırık kalbinin sızısını susturmak için...
Yazı da güzel fotoğraf da...
Kutladım, saygımla...
Mehmet GÜZEL
Değerli yorumunuz için teşekkür ederim.
SAYGIYLA.
Mehmet GÜZEL
SAYGIMLA.
eskiden çiçeklenirdi balkonlar
binlerce çöl kumları esmezdi bahçeye
.
saygılar
Mehmet GÜZEL
Değerli yorumlarınız için teşekkür ederim,
Hep söylerim; sahibini tanımasam da anıları okumak bir başka güzel ve büyülü gelir bana. Çok beğendim. Çok şey düşündüm. Hacca gidecek ailelerin misafir edildiği zamanlardan ne zamanlara düştük diye. Şimdi biz çağ atladık ve ilerledik öyle mi? Bence bu eksi yönde bir ilerleme olsaymış daha iyi olurmuş. Hiç değilse, tertemiz Anadolu zihniyetine geri dönmüş olurduk. Bunları okuyanlar bana gerici diyebilir. Evet ben bu anlamda gerici olmayı, geri dönüp o güzellikleri yaşayabilmeyi isterdim.
İnşallah çalışmalarınızın devamı gelir.
Saygılar selamlar değerli yazarım.
Mehmet GÜZEL
Eğer bizlere bu tip düşünceler için gerici diyen olursa ne mutlu Türkiyem.
Başka sözüm yok, yorum içinse teşekkür eder sizin gibi aydın yazarları sayfamda görmek isterim.
İlginç bir anı akıcı bir üslupla yazılmış,yazarını kutlarım,
teori olmadan eylem etkisiz kalacağı gibi eylemsiz teoride hiç bir anlam ifade etmeyecektir,
ihtiyaç keşfin anasıdır sözünü ödünç alarak eseri ihtiyacım şekilde yorumlamak istiyorum,
çocuğun yaptığı fazla yürütme eylemi
çocukça bir davranış olsa da kendince bir ceza kesme anlayışı takdire şayandır,
çocuğun stratejik düşünme ,hemen planını eyleme çevirmesi bu zamanda yetişkinlerde bile bulunmayan bir özelliktir maalasef artık çocuklar böyle mert görüşlü ,gözünü budaktan esirgemeyen değil fayda çıkar arasında gezen
abuk sabuk konuşan ,zayıf ahlaki değerleri olan, ebeveynler ve öğretmenlerin yetiştirdiği,
çocuklar bunlardan ancak kendini yönetecek ve sevk ve idare edecek efendiler bekliyen bir nesil beklenir, kısır döngü yok oluş sürecine kadar devam edecektir,yeni nesil medya,televizyon ,televole kültürü plütokratların istediği toplumu yaratmakta efendileri için hasada hazırlanan
başak tarlaları biçiciyi beklemektedir.
Mehmet GÜZEL
SAYGIMLA.
Mehmet GÜZEL
SAYGIMLA.....
Mehmet GÜZEL
Saygılarımla.