- 524 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
RAPOR X III
"Şimdi çocuklar karşımızdaki olayda, bu insanların ölüm şekilleri bir birinin tıpa tıp aynısı.Ayrıca geçmişte bir ortak noktaları olduğu da şüphesiz. Ancak elimizde hiçbir ayrıntılı bir bilgi yok. Bu insanların başka bir ortak noktaları daha olmalı. Ama bu ne ? Bunu bulduğumuz zaman bu olayı çözdük demektir. Şimdi Eray yarın ilk işin Rıza’nın ailesini , arkadaşlarını,eskiden iş yaptığı kim varsa araştır.özelliklede beş yıl öncesini.
Fatih senin de ilk işin icra müdürünü araştırmak beş yıl önce nerede çalışmış. Ve özelliklede beş yıl önceki icra müdürünün görev yaptığı yıllarda yapılan haciz ve içra dosyalarını karıştır bakalım elimize birşeyler geçecek mi bakalım"
sözlerini bitirdikten sonra memurları odasından gönderirken,
"çocuklar sıkı çalışın göreyim sizi yeni yılda daha fazla kimse ölmesin." diye yeni yıl dileklerini memurlarına iletmişti.
İki memur Kenan’ın odasından çıkarken kapı gıçırtılı bir sesle kapanırken Kenan ofisinin içindeki sessizliğe sarılarak, tekrar masanın üzerinde duran tahta kalemi alıp beyaz tahtaya yöneldi.
Beyaz tahtaya kırmızı notlar alırken dar tahtanın üzerinde düşüncelerini bütünleştirmeye çalışırıyordu. Ofisin dışından gelen telefon sesleri her zamanki boğuk çızırtılarla gelsede tek fark bu gecenin yılbaşı arafesi olmasından dolayı kalabalığın içindeki kargaşanın artığını ilan edercesine sık aralıklarla çalıyordu.
Daha yeni bir yıla girmeden yeni kavgalar, yeni yaralanmalar, yeni şikayetler eskisini aratmayacak kadar artmıştı.
Ekip arabalarının biri merkeze kavgalara, yaralanmalara karışan sanıkları getiriken diğer bir ekip arabası yeni sanıkları almak olayları yatıştırmak için mavi kırmızı ışıkları sirenlerle süsleyerek çıkıyorlardı.
Bir arının kendi kovanına girip çıkması gibi bir hareketlenmeydi bu. Merkeze girenlerin biri yeşil kazağının alt tarafındaki karnındaki kırmızı suları eliyle tampon yaparken, biri elindeki beyaz mendilini burnuna götürüp kırmızıya boyuyordu.
Dışardan gelen sanıklar sanki dışarıda satılan kırmızı iç çamaşırları yada noel baba kıyafetlerinin kırmızılığını kıskandırmak için kendilerini bir şekilde aynı renge boyamışlardı.
Kenan bir anda ofisinin jaluzisini iki parmağıyla aralayarak ofisin bölümünü araladığında bunları izliyordu. Eskimiş sandalyeye oturan sanıklar yeni polis memuruna eski daktilosundan çıkan harflerle ifadelerini belirtirken küçük çocuğun babasına yaptığı şikayet gibi her zaman ki anlatımlarda bulunuyordu.
"Evet şikayetçiyim. Onun bu yaptığını yanına koymayacağım. Varmı öyle dağdan gelip bağdakini dövmek. Şikayetçiyim işte.Cezasını çeksin burnumu böyle kırıp yanına kar kalacak ha""
Yeni polis memuru eskinin tecrübesi gibi sakin tavırlarla soru sormaya çalışsada sabırsızlıkla bir an önce ifade tutanağını doldurup savcılığa sevk etmek için elinden geleni yapmaya çalışıyordu kendince.
Karşı taraftaki sanık diğer sanığın ikide bir ifadesini bölerek kapı aralığından yeni polis memuruna ifade verircesine sözler sarf etmeye çabalıyordu.
"Amirim valla yalan söylüyor. Olay öyle olmadı, o başlattı hemde ben vurmadım onun burnu benim koluma çarptı"
derken yeni memur sabrını tutmaya çalışıyordu.
"Beyfendi siz müdahale etmeyin sırası gelince sizide dinleyeceği. O zaman söyleyeceklerinizi söylersiniz "
diye ifade almasına mola vermiş gibi aralıyordu. o esnada Kenan’ın odasının kapısı üç kez çalınınca Kenan ofisin diğer ucunu izlemeyi bırakırken,
"Gir"
dedi. İçeri giren memur selam verir vermez
" ....... caddede olaya giren sanık getirdik komserim yarası biraz ağıra benziyor. hastaneye götürmemiz gerekiyor. "
Kenan olağanca sakin ve boş bakışlarla dudakları aralandı.
"Tamam götürün. Hasteneye gidince durum hakkında bana bilgi verin. "
demesiyle memur odayı terk etmişti.
Eray yanındaki devre arkadşıyla ellerindeki soruşturma için ip uçları yakalamaya çalışıyordu. Biri internet üzerinden polisin internetteki özel arama motoruy kayıp vakaları, ilginç ölümler, icra memurunun görev yerlerine alit bilgileri toplamaya çalışırken.
Eray elindeki dosyayla az kabarıkta olsa tefeci Rıza’nın öz geçmişine ve aile yakınlarını araştırıyordu. Eray mezarlıktan gelirken komserin eşinin başına gelenleri hatırından çıkaramamıştı.Hatırına gelen bu düşünceler onu başka düşüncelere sürüklerken yılbaşı kutlama fikrinide bir kenarı atmıştı. Arkadaşına dönerken aklındaki sıcak olmayan fikri arkadaşıyla paylaşmıştı.
"Bak devrem bir şey diyecem ama kızmayacan"
"Hayırdur bu geceki masrafları bana mı yıkacaksın"
"Gel biz bu kutlamayı erteleyelim"
"Hayırdır oğlum bir kaç saat önce sabırsızlıktan ölüyordun. Ne oldu ? "
"Bak devrem biz bu olayı bir gece daha geç çözersek belkide Kenan komserimin eşi gibi bir eş daha ölecek.Belkide daha fazla. Gel bu gece dökümanları alıp evde araştırmaya devam edelim tama mı ?"
"Tamam devrem.Ama bir şartla.Bak saat 12 vurduğunda bir biranı içerim fazlasını değil."
"Tamam devrem. Şu işi bir çözelim sana ayrı bir kutlama yaptıracam. Bak masraflarda benden olacak"
Eray bunları söylerken arzularını yıkmıştı. Bu arzuları tetikleyen şeyde canı gibi, abisi gibi sevdiği komserinin eşinin bir yılbaşı arafesi gecesi öldürülmesiydi. Düşünceleri haklı çıkacaktı belkide o gece onun iki saat fazladan çalışması bir insan hayatı daha kurtaracaktı.
Aldıkları kararlarını komsere söylemek için odasına girdiler.Komser Kenan
içindeki hüzünle karışık övüncü Eray’ a söylemişti.
" Aferin evlat şimdi beni yanıltmadığını görmem beni sevindirdi. Sende boşuma kendimi görmüyorum. Bak anlamışsın belki ölmek üzere olan bir hayatı kurtarmak belkide bizim elimizde. "
Eray odadan dışarı çıkarken doğru bir kara ladığının iç huzuruyla dosyaların fotokopisini alıp, ofisten çıkmadan önce Kenan’ a iyi yıllar dilemişti.
Kenan ceb telefonuyla mağaza zinciri olan eski çocukluk arkadaşını yeni yıl gelmeden ararayıp bir süre konuştular. Telefonu kapatırken birine yeni yıldan sonra yeni bir iş bulma sevinci yüzüne vurmuştu.
Askıda bulunan deri montunu alırken nöbetçi komser Salih’e hem iyi yıllar hem iyi çalışmalar dilemişti. Eve giderken, mağazanın birinin camında yansıyan ışıklar içindeki kırmızı kaşkol ve şapkayı satın almak içinden geçti. Ve satın aldı.
Biraz yürüdükten sonra ana caddeden ayrılmıştı.Kalabalığın yerini şimdi bu dar sokakların her zaman ki tenhalığı ve sakinliğini vardı ve birazdan bozulacağından habersiz Kenan dar sokaklarda ağır adımlarla gidiyordu.
Yürüdüğü sokağın köşesine yaklaşmıştıki sokak lambasının oluşturduğu insan gölgeleri Kenan’ın dalgınlığını bir kenarı atmasını sağladı. Kenan koltuğunun altındaki deri kılıfındaki silaha elini ihtiyatla yaklaştırıken, köşebaşındaki uzanıp tekrar içeri çeken o kafa şüphelenmekte haklı olduğunu göstermişti Kenan’ a.
YORUMLAR
DİLEK YILDIZI
bu arada aklımdayken (kalın) (ince) yazı işine daha alışamadım.ilk kez şimdi denemiş oldum.
abim sen yazdığın NASİHAT var ya, ben o yazını kafama yazdım...
abim en derin saygılarımla...