- 499 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ALIŞKANLIKLARIN KOYNUNDA YAŞAMAK
İnsanoğlu,alışarak yaşayan ve alışkanlıkların rahatlığında nefes alan bir varlık. Hepimiz Alışkanlıklar dünyasında yaşıyoruz... bize sunulan tüm yaşantılara Alışıyoruz
Hayatımızın tüm noktalarına kendi özgün damgamızı vurmaktan çok başkalarına ait damgaları vuruyoruz...Çünkü hayatımız başkalarının kararları ve seçimleri üzerine bina ediliyor,her geçen gün kendi seçimlerimizle seçkin olmaktan uzaklaşıyoruz. Seçmenin içinde zor olanın saklı olduğunu bildiğimiz için elimizden geldiği kadar başkalarının kararlarıyla yaşamayı tercih ediyor ve herkes gibi olmanın rahatlığını yaşamaktan hoşlanıyoruz.
Düşüncelerimiz ve yaşantılarımız Şuur kaybına uğramış...bilinçli adımlar atmak bedel ödemeyi gerektirdiği için ve bizde bedel ödemekten uzak durduğumuz için her şeyimizi birileri düşünüyor ve birileri ne yapmamız gerektiğini söylüyor,biz ise itaatkar bir şekilde kalbimizi,aklımızı ve hayatımızı birilerine teslim ediyoruz. Bize verilmiş olan bilgileri,davranış kalıplarını,örf ve adetleri hatta dini düşüncemizi bile bizden öncekiler yani atalar bizim için düşünmüşler bizde bizim için düşünülmüş olanı bir kere daha düşünmeye ihtiyaç duymuyoruz.Halbuki dünyaya gelen her çocuk keşfedilmiş dünyayı bir kez daha keşfetmiyor mu? Başka insanların keşfettiği hayatlara mahkum olmak ve onların doğru ,değerli hayatlar olduğunu kabul etmek kolayımıza geliyor.
Her gün Aynı şeyleri rutin ve tek düze bir şekilde benliğimizden uzak tekrar etmek bize kolay geliyor,zor olana ve zaman alana yanaşmıyoruz. Kabul ettiklerimizi niçin kabul ettiğimizi ve reddettiklerimizi niçin reddettiğimizi bilmiyoruz sadece bize verilmiş buyrukları yerine getiriyoruz. Bilinçlenmek,düşünmek ve sorgulamak her geçen gün bizden uzaklaşıyor. Okuyarak eleştirmekten,Eleştirerek okumaktan ve yaşantılarımıza bilgiden kaynaklı eleştirilerle yanaşmaktan çekiniyoruz .
Sorumlu olmak,güçlü şahsiyetlere sahip olmak, karar verebilmek,seçebilmek,araştırmaktan her geçen gün hızla uzaklaşıyor ve ne yazık ki zamanla uzaklaştığımızın da farkına varamıyoruz. Çünkü Farkında olmanın ve farklı olmanın yükünü omuzlarımızda taşıyamayacak kadar zayıf ve gölge şahsiyetler haline geldik,getirildik.Başıboş ve nemelazımcı olmak huzurlu olmanın yolu ve yöntemi haline gelmiş.
Sağlıklı olmaya ve hasta olmaya alışmışız,Allaha inanmaya,Müslümanlığımıza alışmışız,yaşadığımız hayat şartlarına alışmışız, Alışarak sınırlar oluşturmuşuz, hapsolduğumuz bu sınırlarda nefes almaya çalışıyoruz ve gün geçtikçe de şuurumuzu kaybediyoruz. Kendimize alışmışız, Yani Sevgilerimize,Nefretlerimize,korkularımıza,yalanlarımıza,yaptıklarımıza...Kendi konuştuklarımıza alışıyoruz.
Hayatta verdiğimiz ve vereceğimiz tepkiler bile önceden belirlendiği için Kendimize kendimizin dışına çıkıp bakamıyoruz...Modern dünyada yaşadığımız tüm ortamlarda bize giydirilmiş düşünceler,kelimeler ve yaşamlara batmışız...Kafamızı kaldırıp nereye ve niçin diyecek kadar bile cesaretimiz yok. Çünkü toplu yaşamaya alışmışız,sosyalleşmenin gereklerine boyun eğerek yaşamın insanı olmaya bırakmışız kendimizi.
Alışkanlıkların yapay ortamında insanlığımızı aramaktan uzak basit insancıklar olarak dolaşıyoruz. gördüklerimize ve yaşananlara alışmışız.
O halde bizde kendi duygularımızı,kendi düşüncelerimizi keşfe çıkalım. Kendimizi,çevremizdeki ve kendimizdeki alışkanlık tortularından ve kirlerinden temizleyelim...Şuurla temizleyelim,hislerimizin nuruyla temizleyelim. Varoluşumuzu pak eyleyelim ve dönelim yüzümüzü asliyetimize yani hakikate ve hikmete...Çünkü hakikat ve hikmet alışkanlıklardan sıyrıldıkça ve arındıkça aydınlığa çıkar,parıldar...Ne kadar çok alışkanlıklardan uzaklaşır ve uzak yaşamaya başlarsak o kadar çok diri yaşar ve hakikate yaklaşırız...
Hayatta alışkanlıklarımız oranında ölüyüzdür... Bizim için Her alışkanlık bir karanlık noktadır. Düşünmeden yapmanın karanlığı,sorgulamadan kabul etmenin karanlığı ve hissetmeden yaşamanın karanlığı...Ne olursa olsun kendimizi ancak alışkanlıklardan uzak olarak tanıyabiliriz.
Günlük olandan,her zaman yapılandan arındıkça Asli ve Devamlı olana yani özümüze kapı aralarız...Yaşama ve kendimize her gün yeniden doğuyormuşçasına bakabilmek canlı olmanın ve ruh sahibi olmanın bir işaretidir.
Hayatta insanoğlunu oyalayan ve avutan birçok oyuncaklar var.İnsanlar kendilerini bunlarla eğlendirip Hakiki ve asli olandan uzaklaşıyorlar. Ve hayatın getirdiği suni şeylere tapınırken onların fazladan ve yalan olduğunun farkına varamıyorlar. Farkına varsalardı varoluşlarının çevresindeki bu fazlalıklardan vazgeçip daha azla daha çok mutlu olabilirlerdi. Ve Fakat yaşamak; oyuncağı elinden alınmış bir çocuk gibi sıkıntı veriyor.
Kendimize ve özümüze yakınlaştıkça alışkanlıkların boyunduruğundan uzaklaşıp neyi niçin yaptığımızı bilir ve hislerimizin farkında oluruz...Hakikatin ve Kendi derinliğimizin uçsuz bucaksız noktalarına el uzatmak istiyorsak hissiz ve nedensiz amellerden uzaklaşmamız gerekir...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.