- 695 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
NE DUYDUYSAM ONU ANLATIYORUM - 2 -
Çarli’nin üç Meleğinden Suna’ya aşıktım, Nesrin’e büyük bir saygım vardı, Neşe’yi ise seviyordum.
Suna’yı anlatmıştım zaten. Nesrin benim için bir muamma idi. Zaten sadece bir kez, bir tek gün diğer kızların fakültedeki derslere gelmediğ bir gün Nesrin’le birlikte okula gitmiş giderken havadan sudan konuşmuş, dönerken de ilk kez cebimde az buçuk para olduğu ve onunla en azından başbaşa bir kahve içmek için için can attığım ve bunu teklif etsem kabul edeceğini ( nezaketen tabii ki ) bildiğim halde bir türlü cesaret edememiştim. Nesrin karşısında nedense hep ezik kalmıştım...Diğer iki kızla konuşurken oldukça rahat olmama karşılık Nesrinle konuşurken elim ayağıma dolanırdı. Suna ve Neşeyle senli benli konuşabilirken Nesrinle hep sizli cümleler kurardım. Suna ve Neşe’nin erkek arkadaşlarımdan farkı yoktu. Onlarla belden aşağı da belden yukarı da her konuda konuşabildiğim halde Nesrin’le sadece okuldan, derserden, gelecekte neler yapmayı düşündüğümüzden ve ’ Ne olacak bu Türrkiye’nin hali? ’ konularında konuşurduk. Dolayısıyla da Nesrin hakkında geriye dönüp de baktığım zaman anlatacak pek de bir şey bulamıyorum.
Sami’nin üç meleğinden Nesrin... Nesrindi işte. Suna gönlümü dolduran, Neşe ise yüzümü güldürendi.
Guruptaki en gırgır en neşeli kız Neşe’ydi. Bıcır bıcır konuşur da konuşur, şıkır şıkır, fıkır fıkır bir kızdı. Onu çok seviyordum ama kesinlikle aşık olabileceğim biri değildi.Zaten bir aşkı da vardı. Bizim gibi Bakırköy’de ikamet eden Bir Mobilya mağazası sahibinin oğlu Mehmet. Kankam, Okuldaki nadir arkadaşlarımdan biri olan can ciğer kuzu sarmam Mehmet. Neşe işte bu Mehmet’e aşıktı.
O yıllarda Ben bir taraftan okula devam ederken diğer taraftan Bakırköy Kartaltepe Mahalle Muhtarı’nın yanında katiplik yaparak okul harçlığımı doğrultmaya çalışıyordum. Muhtar amca her gün saat 12 ile 15 arasında yemek ve ardından öğle uykusuna yattığı için Muhtarlık o üç saat için tamamen bana kalırdı. ( Makam değil, bina ) Neşe oldukça sık gelir muhtarlığa ve işte bu saatlerde konuşurduk onunla. Ama kızcağızın neredeyse tek konusu vardı. Tabii ki Mehmet.
Bir taraftan bir erkeğin, bir kız tarafından bu kadar çok sevilmesi sebebiyle Mehmet’i feci şekilde kıskanıyordum. Çünkü ben de insandım ve hiç bir Allah’ın kulu bana o güne kadar böyle bir aşkla bağlanmamıştı. Öte yandan neredeyse her Allah’ın günü Mehmet muhabbeti yapmaktan artık gına gelir olmuştu. Olaya derhal el koymalı ve bu iki garip kuşun yuvasını yapmalıydım.
Bir kaç gün sonra Mehmet geldi muhtarlığa. Br iş için ikametgah lazımmış. Fırsat bu fırsattı. Ona Neşe’nin kendisini ne kadar deruni bir aşkla sevdiğini anlatacaktım.
- Mehmet bak sana ne diyeceğim...Oğlum bu Neşe sana sırıl sıklam aşık. Buraya her gelişinde ’ Mehmet ’ diyor da başka bir şey demiyor. Sanırım sana da açılamıyor pek. Anladığım kadarıyla benim aracılık yapmamı istiyor ki hep bana anlatıp duruyor.
Mehmet’in ’ Oleeeyyyy o da beni seviyor ’ diyerek havalara sıçrayacağını sanıyordum. Tam tersine suratıma Mona Lisa sırıtışı ile baktı ve....
- Lan oğlum salak salak konuşma... Kız resmen bana asılıyor. Kalbi kırılmasın diye kaç kez ima yollu onu sevmediğimi anlattım ama anlamadı beyinsiz.
- İyi de o zaman neden kızla gezip tozuyorsun? Muhallebicilere gidiyorsun? ( O zamanlar kafe filan yok....Aşıkların mekanı muhallebiciler...Aaaahhh aaaahhh o muhallebilerin dili olsa da üzerlerine ne kadar göz yaşları döküldüğünü anlatabilseler )
- Samiciğim sen bu aşk meşk işlerinden bir halt anlamıyorsun anlaşılan. Neşe benim asıl sevgilimi kıskandırmak için filmimde kullandığım bir figüran o kadar.
- Çok zalim bir filmmiş seninki.
- Hayat zalim naaparsın.
Çok sevdiğim kankam Mehmet’in bu kadar zalim olabileceği hiç aklıma gelmezdi. Neşe’ye üzüldüm tabii ki. Bir bakışıyla, bir gülüşüyle nice Kaysları Mecnun edecek bir kızdı. Ama onun gönlündeki Mecnun, Kays bile olamamıştı.
Ertesi gün de Neşe geldi muhtarlığa bazı belgeler almak için. Ben belgeleri hazırlarken yine Mehmet konusu açıldı. Mehmet aşağı, Mehmet yukarı derken ben yazdığm evraktan başımı kaldırıp Neşe’ye sordum:
- Sizin adres nasıldı?
- Şeyyyyy ya neydi dur hatırlamaya çalışayım...Tayyareci...offf neydi yaaaaa
- Tayyareci Hayrettin Caddesi.
- Hah evet.
- Sokak ve ev no?
- Hay Allah bak unuttum.
- Konu Mehmet olunca zaten her şeyi unutuyorsun.
- Anlamadım. Nereden çıkardın şimdi bu lafı.
- Ya sen şimdi Mehmet’e aşık değil misin yani?
- O da nereden çıktı ne aşkı? Kim söyledi benim Mehmet’e aşık olduğumu.
Haydaaaaa...Bu kadın milletini anlayana aşkolsun. O güne kadar neredeyse her üç kelimesinden biri Mehmet olan Neşe şimdi ’ Nereden çıkardın Mehmet’e aşık olduğumu ’ diyor.
- Sami bana çabuk söyle bu aşk konusu nereden çıktı? Bana anlat yoksa çok fena kalbini kırarım. hatta rezalet çıkarırım bu muhtarlıkta.
Kaldık mı iki arada bir derede? ’ Ulan aptal Sami, salak Sami ne işin var senin el alemin aşkıyla meşkiyle...Ne diye her moka maydanoz olursun. Ayıkla pirincin taşını şimdi’ Neşe çakmak çakmak olmuş gözleri ve arenada kırmızı görmüş boğa solumalarıyla bakıyor bana. Cevap vermesem gök kubbeyi yıkacak kafama bes belli.
- Şeyyy Mehmet söyledi.
- Anlamadım? Mehmet benim ona aşık olduğum yolunda bir şey mi söyledi sana?
Ok yaydan çıkmıştı. Patavatsızlığa başladın mı bir kere gerisi çorap söküğü gibi geliyordu ve ben patavatsızlık boyutlarını çoktan aşmış hıyarlık moduna geçmiştim.
- Daha da fazlasını, senin ona asıldığını söyledi.
Bu son cümle üzerine Neşe muhtarlıktan alacağı belgeleri filan bıraktı ve ’ Yüzüme karşı söylesin madem...Eğer sen doğru söylüyorsan tabii ki...Ama yalan söylediysen Sami kendine ölümlerden ölüm beğen ’diyerek muhtarlıktan fırladı.
Tam anlamıyla işleri arap saçına çevirmiş ve resmen sı.mıştım.( ç ) .
Neşe muhtarlıktan çıkar çıkmaz Mehmet’i aradım. Ona olup biteni bir bir anlattım.
- Lan oğlum kafa yorduğun şeye bak. Bırak gelsin ben hallederim. Sen canını sıkma... dedi ve telefonu kapattı.
Bir saat geçmişti. Her hangi bir polis,itfaiye ya da ambulans sireni duymadığıma göre demek ki bir vukuat olmamıştı. İyi de Mehmet hıyarı da aramamıştı. ’ Her halde Neşe garibim Mehmet’i boğazladı ama henüz olay basına ve polise intikal etmedi’ diye düşünerek Mehmet’in dükkanının telefon numaralarını çevirmeye başladım. ( O zaman telefon numaraları tuşlanmıyor. Atıyorsunuz kumbaraya bir yirmibeş kuruş. Bir düğmeye basıp onun tık sesini duyuyorsunuz ondan sonra başlıyorsunuz numaları çevirmeyi ve şanslı iseniz araya Adana karışmadan konuşabiliyorsunuz ) Neyse şanlıymışım. Mehmet açtı telefonu.
- Oğlum ne oldu lan. Bir saattir merak içindeyim. Neşe geldi mi oraya?
- Eveeettt...Geldi ve geldiği gibi de gitti.
- Anlamadım. Bir şey demedi mi sana?
- Dediiiii
- Oğlum adamı sinir etme. Anlatsana doğru dürüst.
- Bana dedi ki ’ Sami’ye, benim sana asıldığımı söylemişsin doğru mu? ’
- Eee sen ne cevap verdin.
- Ne diyecem oğlum: ’ Ben Sami’ye öyle bir şey söylediğimi hatırlamıyorum. Ama Sami de yalan söylemez. Her halde demişimdir ki sana söylemiş ’ dedim.
- Eee sonra ne oldu?
- Hiiiç çıktı gitti.
İşin doğrusu rahatlamıştım...Zaten biraz sonra Neşe de geldi unuttuğu evrakları almak için. Oldukça sevinçliydi ve yüzünde güller açıyordu.
- Hayırdır Neşe. Oldukça neşelisin?
- O da beni seviyor Sami, O da beni seviyor....Daha ne olsun?
Yok yok. Ben bu kadın milletini anlayamayacağım. Zaten hiç bir zaman da anlayamadım.
YORUMLAR
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Bu gün çok tanıdığın yerlerde olacağım yazımla ve eminim sana çok aşina gelecek ...
Selam ve sevgilerimle.
ben kadınım valla bende anlamadım nasıl yani o sevmiyo rdiğeride sevmiyor ama sonra o da beni seviyor hocam haklısınız bende bu kadın milletini anlamadım iyi de bende kadınım
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerle.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
Yine yapmışsın yapacağını yazmışsın yazacağını...süpersin amirim...selamlarımla
sami biberoğulları
Karabatak gibi oldun bu günlerd. Bir dalıyorsun bir daha çıkmıyorsun. Özledim seni..Dön aramıza yahuuuu.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Roza
Sevgiler öğretmenim
Gülümseyerek okudum .Yalnız kadınlar değil erkekler de anlaşılmaz. N'aptıkları kime aşık oldukla
rı hiç belli olmaz .Sürekli yedekte sevgilileri vardır,ne olur ne olmaz diye. İşin esası da buymuş bi-
liyor musunuz? Psilkologlar böyle söylüyo..
Selâm ve saygılarımla,
tebrikler..
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
glenay
zıtlar birbirini çekermiş ya işte ondan..
Selâmlar, iyi akşamlar..
sami biberoğulları
Selam ve sevgiler.
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.