- 1758 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
LEYLA..
-Bıraktığın yerde bulmayacaksın beni.Git şimdi.Gidebildiğin kadar git..
Kapı büyük bir gürültüyle kapanınca önce telaşlı ayak sesleri azaldı ardından merdivenler eski sessizliğine döndü.
İçinden geçenleri yıllarca biriktirdiği öke seline bırakıvermişti Leyla.Bulanık bir su gibiydi herşey.Çok şey birbirine karışmıştı.İçindeki sıkıntıyı hayra mı yormalıydı acaba..Annem olsa öyle derdi.
-Hayra yor kızım .Her şeyi hayra yor..Belayı bile..
Avuçları terliyordu.Korkuyordu.Çok korkuyordu.Dişlerini sıktı.Vücudu daha da kasıldı.Böyle zamanlarda yalnız olmak ne korkunçtu..
İçindeki öfkeyi atınca boş bir çuval gibi kalakalmıştı.Boş bir çuval.Cansız,hissiz..
Çok zaman geçmişti.Sesizlik nasıl da bütün uzuvlarına iyi gelmişti..
Birden kapıda birşeyler olduğunu farketti.Biri..yada birileri vardı kapının önünde.Sanki kapıyı açmaya çalışıyorlardı.Kimseye hissettirmeden.
-Acaba deliriyor muyum?.kendimde miyim ben?.............Hiç ayak sesi duymadım ki kapıda biri yada birileri olsun..
Kalp atışları hızlanmıştı.Alnında boncuk boncuk terler birikiyordu.
-Ya oysa kapıdaki?.Niye gelmişti acaba?.Neden dönmüştü,alacak bir şeyi yoktu ki..Hakim ’Boşsunuz’ dedikten sonra nesi var nesi yoksa alıp gitmemiş miydi?..Alacak birşeyi yoktu.Geride bıraktığı sadece hıncıydı..Onu da birkaç saat önce almamış mıydı?..Yetmemiş miydi..yeter miydi..
Herşey..anılar..öfke selinin içibnde kağıttan gemiler gibi kaybolup gitmişti de bu kapıdaki kimdi?...
Derdi ne ola ki..
-Ya o değilse, derken leylanın içindeki korku amansız bir biçimde büyüyordu.Ya abisi yada babasıysa..
Onu alıp götürmeye mi gelmişlerdi?.Nereye götüreceklerdi?.Köye mi?.
Doğduğu köye toprak damlı ahırından tezek kokuları yayılan o taş duvarlı tek göz eve mi geri dönecekti koca anasının yanına.
Koca anası..Zahide.Ne küçücük bir kadındı.Ne kadar küçük.Boyu, kilosu, elleri, ayakları ile küçücük bir kadın.Ufalanmış bir kadın..Nasıl olmuştu da altı tane çocuk doğurabilmişti.Mucize dedikleri galiba böyle birşey olmalıydı.Zahide’nin çocuk doğurması..
Kocasını genç yaşta kaybettiğinde ikizleri henüz dört günlüktü.Altı çocuk.Beş kız ve bir oğlan.Koca dünyada küçücük Zahide.Ne ederdi, nasıl geçinirdi, nasıl besler büyütürdü çocuklarını?Başlarda eş dost konu komşunun kalabalıklığıyla birşey anlamamıştı.Sonra da nasıl olmuşsa babasının boşluğunu dolduruvermişti Ali.Eve annesine kızkardeşlerinehakim oluvermişti.Kimse karşısında gık demeye cesaret edemiyordu.On üç yaşında bir koca adam oluvermişti Ali..Yaşıtlarıyla oyun oynamayı çoktan bırakmıştı..Uçurtma uçurmayı..Ceviz oynamayı..
Yaşadığı her anın duyduklarının, gördüklerinin ağırlığı olanca gücüyle omuzlarına çökmüştü.
-Kıpırdayacak halim kalmamış..dedi.Sanki onu bir odaya kapatmışlar korku filmi izletmişlerdi..
Ne olduğu belirsiz sayıklamaya benzer sözler dökülüyordu dilinden..Dua mıydı ilenç mi belli değildi.Zaman ilerledikçe kapı lkollarına pervazlara tutunmuş kör bakışlar vücud bulup ortalığa dökülüyordu..
Çok ıramıştı herşey.Sabahın ilk ışıkları eskimiş perdeyi aralayarak bir kadının cesedini aydınlatıyordu..
02/01/2012
ÖDEMİŞ
YORUMLAR
Yazık! Bu yazı nasıl günün seçkisi olmamış pek aklım almadı. Üstelik üşenmedim, birilerine haksızlık etmeyeyim diye o günün seçkilerine baktım, üzüldüm...
Ama önemli olan okuyucuların tepkileri ve ben de bir okuyucunuz olarak sizi favorilerime memnuniyetle, çoktan hakettiğinizi düşünerek ekledim.
Yine hazin bitti be, bir kadın yaşam öyküsünün sonu, şair ..
Hep hazin mi bitmeliydi öyküler, Hele de leyla'ların öyküleri ?
Bırakıp gidenlerin,terk edenlerin gerid bıraktığı insan yıkıntılar . Hep böyle mi olmalıydı ?
Yıkıntılar altında kalan yoksul,kimsesiz talihsiz canların ölü bedenleri..
Öykülerden ders alabilse insanlar, alsalar da sabah rüzgarlarının salladığı pencere perdelerinin arasından kadın cesetleri görünmese artık, bitse kadınlığın bu dramlı yaşamları, ve intiharları,ve öldürülmekleri ve ölümleri ..
Şiirdeki başarının nesirde de görülmesi normal bir süreç elbette.
Bu yazı ,söylediğimin kanıtı olmaya yeter sanırım.
Kutluyorum değerli şair-yazar Nurşen Hanım sizi ..