- 1156 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
Tarif etmeden sevmek
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Karmakarışık uçsa da kelebekler, renksiz kalmaz özgürlük.
Aynı kelimelerin sıralandığı cümlelere sığdırılmış acıların dilini kabul etmiyor yüreğim. Bakir kalmış kelimeleri iğfal etmek istiyorum, bizi yazarken. Kimsenin tatmadığı duygularımı isimlendirmek ve göğsünün içine çakmak. Anlatamıyorum, nakarat yangınlarına düşmüş sözcüklerin çaresizliğine yaftalarken kendimi, mağlubiyetimin derin şaşkınlığına yüklem oluyor sevgili.
Kin kokusunun karıştığı geceleri gökyüzümü örtüyor kan, nefessiz kalıyorum. Alıp başımı gitmek istiyorum aklımın çıldırtan seslerini yutan, ıssız gözlerinde bana yer açabilecek ilk ulaşılmazlığa.
Şakaklarım üşüdü, kar yağmış olmalı bilinmezliğe.
Şarkılarını vurmak, yüzünden gülücükleri silmek, gözlerinde ki kurşunların hedefinde kalıp öylece delirmek istiyorum. Sicim düzenine ulaşmış gözyaşlarımın seline kapılıp gidebileceğim en lütufsuz sığınağın soğukluğunda donmak ne kadar zor olabilir ki.
Hangi sevgi, hangi boşluğa denk geliyor, sarı yaprağın düşümünde.
Ellerinin izlerini yok etmek, yol aldığın mesafeleri yangınlara vermek, konuştuğun her bakışın canını acıtmak, sarhoş bir anını yakalayıp yalnızlığının içine sinmek istiyorum. Güneşinin ilk vurduğu ten, tenin kirlendiği anda yüzsüzlüğün olmak nedir biliyorum. Bilmediklerinin içinde seni keşfediyorum. Başıboş tümcelerinin peşinden koşarken yorulup en sert ünsüz harfin altında kalmak, ezilmek kaderim olmalı, diliyorum.
Mutlu anlarının dakikalarını, hatta saniyelerini çalıp, kefen beyazlığına ulaşmış yüzümün şekilsizliğinde yeniden yaşamayı hak eden ölü çocukların ruhlarına üflemek istiyorum. Tanrı olmak zor mu? Küçük meleklerin hükümdarlığında, sen ölürken gözlerin değil, bir tanrının şiddeti dökülmeli. Ruhunun kan çiçekleri kapılıp rüzgâra savrulurken, sevdayı ellerime boşaltasın, arzusunda kalıyorum. Ölsen diyorum, birkaç kez ölsen.
Susturuyorum deli divane kitapları. Hikâyeler ölüyor içimde.
İsmini çıkarıyorum sayfalardan. Ezberlerden söküp zulamın en derinlerine atıyorum, seni ünlem işaretlerinin önüne koyan tüm nidaları. Çağrısız kalıyorsun, sabahları ışık süzülmelerinde şeffaflaştığın kadar beliriyorsun hayal denizimin yakamoz tarlasında. Ay büyüyor, sen dalgaların koynunda kıyılara ulaşamadan yok oluyorsun, acı çekiyorum elbet ama ölsen diyorum yinede. Daha çok ölsen.
Sabırsızlığımın hangi dilde tarifini yapsam, zamansızlık doğuyor. Hapis kalıyorsun sonsuzlukta. Gelsem diyorum yanına, ezelsizliğin ruhumu kelepçeliyor. Kırılmak için daha çok nedeni oluyor, direnişimin.
Kapılarını sürgülediğinde üzerime, kaldığın hücrenin duvarların şenliğinde avunuyorsun.
Tüm renklerin ışıksızlığı siyahtır, kaçışı beyaz. İnce çizgi buna denir. Üzerime alıp tüm silahlarımı o çizgide sana ulaşmak gibi derin düşüncelerimi zaferin askeri olup haykırmak cesaret mi?
Tüm sorularıma giz cevapların olmalı, bir batığın kasvetinde kalmalıyım.
Avare kalmış adamlık, süzülen korun sıcaklığında, son kez aşk yudumlarken. Ortak bir sonun manşetlere düşmüş fotoğraflarında yerimizi almalıyız. Adım adınla bir tutam mutluluğun içinde sabit. Sen kaçışı, renklerin, ben ışıksızlığı.
Yaşadıklarımı yaşamış anlardı, en iyi seni en kötü bende.
YORUMLAR
Ali Sevimli
aslında bu sözün orjinali "Karmakarışık uçsa da kelebekler, renksiz kalmaz özgürlükler"
şeklindeydi. sonra orada "özgürlükler" olan yeri tek olarak "özgürlük" yaptım neden biliyor musunuz? bence şöyle olsun; düşünün, söz size armağan armağanızın değerini verin..Anlamlar yükleyin.
Teşekkürler..
''Her şey akar elbet... Gün akar... Gece akar... Ve kekremsi bir tat kalır dillerinden geriye... Acılar, hüzünler, sevinçler tortulaşır içinde işte... ''
''Akşam, erken iniyor yağmurların arasından şehre... Birazdan başlayacak yine hüzün... Sen, çıkacaksın birazdan düşebileceğin en yüksek yere... İlk basamak ayaklarının altındadır şimdi... Başlar işte yolculuk yine... ''
''Derin bir nefes alıyorum içime son kez... Ciğerlerim ağlıyor, hissediyorum... Son kez sarılıyoruz birbirimize... Hadi; vakit tamam diyorum sessizce...
Son kez dönüp bakıyorum geriye... Hafifçe itiyorum ayağımla onu yere... Boşlukta sallanıyorum işte... Kar yağmaya mı başladı ne...''
sözcüklerinizin sıcaklığını...ve imbikten süzülerek dökülen yüreğinizi...saygıyla selamlıyorum...günün seçkisini çokca haketmiş bence...
Ali Sevimli
Bu sözümü size armağan ediyorum...( yani sözümün bana göre güzelliği var anlamı var o anlam benim için güzel ve önemli) Güzel yorumunuzdan dolayı Çünkü teşekkür etmek bazen çoğu zaman yavan kalıyor bana birşeyler vermeliyim karşılığında ve verebileceğim en değerli şey sözlerim. Sevgilerimle.
tasikardi
sözünüzü tırnak içine almadan alıyorum...ve teşekkür ediyorum...sevgi ve saygılarımla...
Tüm sorularıma giz cevapların olmalı, bir batığın kasvetinde kalmalıyım. mükemmel b
ir anlatım tebrikler
Ali Sevimli
Ali Sevimli
Sizin armağanınız da bu olsun.. Ne güzeldir hediye verebilmek birine. Teşekkürler. sevgilerimle.
bona_dea
Bu kıymetli armağan için teşekkür ediyorum.
Zevkle kabul ettim.
Selamlar çokça.
Ve nicedir esaslı bir yazı düşmüş güne. Eline sağlık Ali . fakat nasıl olur da bu gibi üst düzey bir eser bu denli yalnız kalır . inanılır gibi değil cidden. hem okunası hem öğrenilesi hem edebi işaretleri olan hem dil kullanımı hayli iyi.
tebrik ettim
Ali Sevimli
Aslında dostum sana burada yazmadığım bir söz armağan etmek istedim ama sonra dedim ki o benim dostum nasıl olsa duyacak tüm sözlerimi. Bu yüzden buradan olsun sözüm. bu birazda bizim için gibi...teşekkürler.
sevmenin tarifine harcanılan zamanın âhıdır aslında vuslatı gözümüzün önünden yok eden!...
tarifsiz bir coşkunun sancağındaki huzur bereketidir yaşamın aslını inkârsız kabul eden mânâ...
sizden okuduğum ilk yazı sanırım...
kutladım...
Ali Sevimli
Bu söz aslında benim için anlam olarak bir şey vermiyor direk hayatımın kısa özeti gibi bunu da size armağan ediyorum...
Teşekkürler hep yanımdasınız...
Mehtap ALTAN
Edebi dünyanın bahçesinde bende varım diyen herkesin yanındayım ben...
Sevgiyle...