- 524 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YAKTIN BENİ OBAMA
Aşurelik malzeme çeşitlerinden biri olan kuru kayısıdan almak niyetiyle girdiğim kuruyemişçide Obama düştü aklıma birden…
Ülkemizi ziyarete geldiği geçmiş tarihide yazdığım bir yazıyı paylaşmak istedim aşure ulaştıramadıklarıma...
Vallahi yaman adamsın sen Sayın Obama. Öyle olmasaydı koskoca bir devletin başkanı olurmuydun bu genç yaşında.
Ülkemize de bir geldin pir geldin hani!..
Devletçe ve toplumca bayram ettik.
Sevimliliğinle içtenliğinle çocuk sevginle gönlümüzü fethettin. Dindaşlığına hele hayran olduk. Hayvan severliğine de bayıldık ayrıca.
Ünlü Malatya kayısımız bile sayende daha da ünlenmekle kalmadı fiyatı da tavan yaptı anında. Bundan ben bile nasibimi aldım laf aramızda. Gün kurusu dediğimiz çeşidini pek severim. Geçen gün kuruyemişçinin tezgahında bana göz kırptığını görünce, hadi kırmayayım az biraz alayım dedim. Bir de ne göreyim. Eski fiyatının üç katına çıkmamış mı!.. Bundan dolayı bana göz kırparmış meğer kerata. Bu durumun sorumlusu sen olduğuna göre..
Sana hediye edilen onca paketten birini, sen de dönüp bana hediye edebilirsin pekala.
Bizim bu gani gönüllü milletimiz böyledir işte cancağızım. Bu yüzden seni de kendimiz gibi belledim de bu arsızlığı yaptım. Kusura bakmayasın sakın. Yoksa verilen armağanın geri alındığı nerede görülmüş.
Biz öyle bir milletiz ki Obama’cığım bildiğin gibi değil.
Ziyaretimize kim gelirse gelsin, onu en iyi şekilde ağırlamak için kendimizi parçalarız.
Hele ki gelen ağır bir konuksa. Onu saraylarımızda altın oymalı en yüksek koltuklarımıza oturturuz. Kendimiz aç yatar. Onu yedirir, içiririz tıka basa. Başta dünyaca ünlü rakı ve şiş kebabımızı boğazın eşsiz manzarası eşliğinde sunarız gururla. Bu nedenle de Türkiye? deyince hepinizin aklına Raki! Şiş Kebap! Gelir.
Aman ha! Başlarına bir iş gelmesin diye şehrin yollarını kapatıp, trafiğin anasını bile ağlatırız anaların yerine! En önemlisi de kendimiz susar oturur. Onları konuştururuz, dilin kemiği yok! sözünün manasını çok iyi bildiğimizden.
Nitekim seni de tongaya düşürmedik mi bu yöntemle ha Obiş’im!..
Amma velakin, bir de kafamızın altın tası atmaya görsün! Vay anam vay! Anında su koyuveririz miktarına ve neresi olup olmadığına aldırmadan.
Ne elimizden ne dilimizden kurtulan olur. Yakarız çırasını alimallah! Roma’lı Neron ne kalır ki bizim çılgın Türklerin yanında. Peh!..
Ah Obiş’ im ah!..
Senin bizi tanıman için daha fırınlar dolusu, bizim şu bol tahıllı has buğday ekmeğimizden yemen gerekir cancağızım. Bu iş öyle Amerika’ya başkan olmaya benzemez. İnan bana.
Görmedin mi? “Canımız sana feda olsun Obama!” diyen soylu toplumumuz, iki günde öyle bir çark etti ki, ülkenin çıkar çarkı bile şaşkınlıktan çark etti bir süreliğine!
Şimdi de dönüp “Canın cehenneme! İki yüzlü kandırıkçı Obama!” diyesiler hep bir ağızdan.
E, yalan da değil hani ya!...
Bizi kandıracak adam daha anasından doğmadı bu güne kadar Obama’cığım. Sen ne diyon, ne söylüyon gardaşım!
Biz ki, tilkinin bile ağzını kapanmamak üzere açıkta bırakan kurnazlığımız. En kıvrak dansözün kalçasından da kıvrak zekamız. Yaratıcılığımız. Uyanıklığımız. Cesaretimiz ve Çılgınlığımızla dünyaya nam vermişken.
Biz ki, bu topraklara asırlar öncesinden derin kökler salmışken.
Sizin ne adınız, ne sanınız, ne yeriniz, ne yurdunuz vardı be Obama!..
Hem sonra biz Ermeni dostlarımızla bu vatan topraklarında tarih boyunca içi içe. Güle oynaya yaşadık. Aramızı bozmaya gücünüzün yeteceğini sanıyorsan çok yanılırsın bilesin.
Gelelim ‘dilin kemiği olmadığı’ sözüne. Bunun anlamını bilmediğinden ülkemizde ettiğin yani yine bizim deyimimizle ‘hem nalına hem mıhına’ vurduğun o sözlerini anlamadığımızı mı sandın. Sen gel şuna Türkçe açık açık: Büyük felaket. Yani dünyanın sonu desene bre Obama!.
Bizim bebeler bile senden daha güzel konuşuyor İngilizceyi bu ülkede hanidir.
Bak beni kandırabilirsin mesela. Beş on kelimecik bile bilmem laf aramızda.
Belki biraz da bu yüzden görgüm bilgim yaratıcılığım ve genel kültürüm çok kıt. Anlayacağın dört duvar arasında tutuklu kalmışım ben. Ne demişler: Bir lisan bir insan.
Bu yüzden ne seyahatlere çıkabiliyorum. Ne turistik yerlere gidebiliyorum. Ne interneti kullanabiliyorum. Ne yabancı kanal ve sinema izleyebiliyorum Ne tabelaları okuyabiliyorum. Ne yabancıların sorularını cevaplayabiliyorum. Yani bu anlamda sosyal yaşantım sıfır!..
Gerçi dilinizi bilmiş olsaydım bile bu saydıklarımın bir çoğunu gerçekleştirmeye benim maddi gücüm yeter miydi. O da başka tabii.
Ayrıca dünyada konuşulması gereken müşterek dilin: SEVGİ ve SAMİMİYET dili olduğuna inanıyorum ben be Obiş!..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.