- 708 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
bir çaycının seyir defteri...(13)
’siyah beyaz renklerin asaleti vardır
bu sevdanın anlatılmamış,mazisi vardır’..
Köyümüz Gülbitmez namı diğer Emrecik köyü öyle tahmin ediyorum ki Erzurumda,nüfusunun çoğunluğunun trabzonspor tutulan tek köyüdür her halde..Spor denince evde ve köyde hep trabzonspordan bahsedilirdi..Ve bu muhabbetlerden hiç haz etmezdim..Babamdan oldum olası nefret ettiğim için onun sevdiği ve gurur duyduğu her şeye ta çocukluktan bir antipati oluşmuştu bende..Örneğin sırf ayran aşını seviyor diye o zamanlar da yemezdim şimdi bile yemem o yemeği..
Mahallede ise galata fener revaçtaydı ama bu iki takıma ,sebep sebepsizce sırf kavga olsun diye yediğim dayaklar soğukluk hissettirdi..
Beşik kertmem sevdanın babası fahrettin amca fenerbahçeyi tutuyor diye kendimce bir dönem fenerliyim dedimsede alaylar tahammülümü zorluyordu..Zaten futboldan anladığım yoktu ve bunlar tam olarak ne yapar ondanda haberim yoktu..Seksenaltılı yıllardan rastladığım şampiyon beşiktaş yazısı hoşuma gitmişti..Ne babamın takımıydı ne de mahalledeki delilerin..Ve soranlara beşiktaşlıyım dediğimde kıskançlıkla karışık apayrı bir hale bürünmeleri bu takıma ilgimi artırdı.Lisedeyken biraz fanatikliğim vardı ama maç izlersem bu beşiktaşın maçı olur derecesinde taraftarım..Fazla değil yani.Köyümüzde karşı komşularımızdan ümit abinin de beşiktaşlı olduğunu öğrenmiştim ki o kadar da bilinmez ücra takım değılmiş dedim kendi kendime..Babama olan soğukluğumun nedeni onu çocukluğumda eve olan sert tavırlarıyla hatırlarım ki iyi olduğu zamanlar misafir yanında veya ziyaretler esnasındaydı..Hoş onlar da pek nadir olurdu ya hadi hayırlısı..
Okula gittiğim zamanlardı ki yanlış hatırlamıyorsam orta iki civarında, beşiktaşın trabzonu 7-1 yendiği maçın altıncı golünde çok kötü bir tokat yemiştim ki o olaydan sonra onunla sofraya oturmaktan bile korkar olmuştum..O evde oluyor diye pazar günlerinden hiç hoşlanmazdım..En nefret ettiğim huylarından biri de dışardan dayak yedikten sonra bir dayak ta kendinin atmasıydı..Okula gittiğim zamanlarda çarpım tablosunu yün çubuğuyla döve döve öğretmeye kalkışması zaten zor algıladığım matematikten de nefretimi celbetmişti...
Aynı yün çubuğundan ilkokul 2.sınıfın yaz tatilinde gönderdikleri elifba hocasındada vardı ki arapçayı öğrenme hevesimi de baltalamıstı bir dönem için..
ilerki seferlere devamla..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.