- 4402 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
SARIKAMIŞ KAR ALTINDA
Tarih dokuz yüz on dört mevsim acımasız kış
Ezeli bir düşmanın sahnelediği oyun (!)
On binlerce can aldı planlardaki yanlış
Mekan haritasızdı kurbandı asil soy’un
Tarihimizin her döneminde vardır destansı yaşanılmışlıklar. Çok uzak olmayan bir zamanda yaşadık bunlardan birisini. Bir hayalperestin kişisel ihtirasları uğruna… Bir tek kurşun atılmadan. Bu nasıl bir hayalperestlikti ki, yaktı koskoca bir ülkenin analarını, babalarını, ocaklarını
Kaç ocak söndü bilir miyiz?
Kaç hane harabeye döndü?
Kaç gül fidanının toprağına kezzap döküldü.
Bir padişah damadı tehditkar bir kumandan
Hezimeti yaşattı tek bir kurşun atmadan
O ne bitmez çileymiş o ne çılgısız tufan
Doksan bin canı aldı facia aratmadan
Binlerce canın çok kısa bir zaman içinde nefeslerinin buz kesildiği geceler…Tıpkı Nusret ÖZCAN’ın dediği gibi onlar “kar kelebekleriydiler”. Öyle mahzun öyle masum. Diri diri karlara gömdük onları. 15 kısa gün içinde neredeyse 100.000 kişilik bir orduyu yok ettik…
Enverland’ın ülkesine giden trenler kara bir talihi mazlum bir milletin kaderine taşıdılar.
Şımarık bir padişah damadının kaprislerinin faturasıydı işte Allahuekber Dağlarında, Yağmur Dağlarında titreyen nefesler…
Sarıldı beyaz örtü ak kefen niyetine
Kelebek kanadıyla karlar oldu kuşatan
Kurtlar kuşlar doymuştu o yıl insan etine
İhtiraslar uğruna heba edildi vatan
O günlere sahit olan bir askerin mektubu, facianin küçük bir boyutunu günümüze söyle tasir:
“Bu yaz, iki alayimizla Yemen’den buraya naklonulduk. Yola koyulmamizdan dört ay sonra buraya ulastik ki, Arabistan’in cehennemî sicagi Köprüköy’deki ayaz yaninda nimet-i ilâhi imis. Burada çadirin perdesi buza kesmis oglak kulagi gibi kirilmakta ve kopmakta. Bölük kumandanim, beni sihhiyeye nakletmis ise de, tabip ve ilaç yoklugundan çaresiz kalip tekraren takimima döndüm. Aksam yaklasinca Köprüköy’e civar daglardan tipi bosanir. Kumandanimiz, gelecek cuma Baskumandan Enver Pasa Hazretleri’nin teftis ve hücum için gelecegini müjdeledi. O gelinceye kadar da yün içlik, çorap ve paltolarin verilecegini ve Yemen yazliklarini atacagimizi müjdeledi. Allah, devlete ve millete zeval vermesin. Baskumamandan Pasa Hazretleri’nin gelmesi ile, Moskof’un kahrolacagindan ve kâfirin, karsimizdaki tepelerde geceleri seyrettigimiz ocakli ve mutfakli karargâhlarini ele geçirecegimizden subaylarimiz çok emin. Safak söktügünde 2059 rakimli Kizkulagi Tepesi’nden Moskof obüs yagdirir ama sükrolsun, zafer bizim olacak. Gece bastirdiginda, tepelerdeki Moskof ocaklarinin atesi gözlerimizdeki ayazi tandir közüne tebdil eyler. Baskumandan Pasa Hazretleri acele gelse ki, atese kavussak...”
Hepsi ana kuzusu hepsi vatan evladı
Üstü başı paçavra çarık yok ayağında
Bedenler silinse de ruhlara sindi yâdı
Adsız kahraman oldu hepsi Yağmur Dağında
Evet 22 Aralık 1914’tür. Mevsim kıştır ve bu dondurucu soğukta, Yemenden getirilen türk askeri, hazırlıksız, tecrübesiz haliyle bu dondurucu soğukta karlar altında dağlara sürülmüştür.
Ve 15 gün süren kısa bir sefaletten sonra Tarihler 5 ocak 1914’ü gösterirken bütün bir ordu buzdan heykellere dönüşmüştür. Koskoca bir cihan devleti bu kadar kısa bir sürede bu hezimeti yaşamıştır.
“Sarıkamış” koydular bu destanın adını
Çam dalları titreyip eğildi öfkesinden
Kimse tınmasa bile şehidin feryadını
Bir intizar sezilir rüzgarların sesinden
UNUTULMUŞLUĞA DAİR KOYU BİR İNTİZAR
YORUMLAR
SARIKAMIŞ; Buza kansız yazılan bir ağıttır.....
Ömründe bırakın ordu idare etmeyi, bir bölüğü bile idare etmeyen Enver paşanın siyasi ayak oyunları ve darbe ile yönetime geçip paşa olması ve başkumandan vekili olarak zemheride hücum emri vererek, yazlık kıyafetleriyle sıfırın altında 40 derece soğukta 90.000 vatan evladının tek kurşun dahi sıkamadan donarak şehid olmasının başka türlü izahı var mıdır?
Hayalperestliğin- sorumsuzluğun ve İttihat-Terakki zihniyetinin koca bir Devlet-i Aliyyeyi çok kısa bir zamanda ne hale getirdiği ve nice facialar yaşattığı tarihi belgelerde de milletin hafızalarında da kayıtlı.
Unutmayacağız, unutturmayacağız.
Kıymetli Ablacığım,
Paylaşımınız için gönülden teşekkürler.
Saygılarımla.
K A R D AN........... H E Y K E L L E R
22 aralikta Enver Pasa’nin emriyle 120-125 bin civarinda Osmanli askeri dondurucu soguga ragmen yollara sürülmüstü. Bölge çogu senenin dört ayi boyunca karlarla örtülüydü. Kar yükseklikleri kimi yerlerde bir metreyi geçiyordu. Zemheriler diye bilinen en soguk günlerdi. Sifirin altinda kirk dereceye düsen soguk, düsmandan daha düsmandir. Yapilan harekât plânina göre 9. Kolordu Sarikamis Daglari’ni, 10. Kolordu ise Allahuekber Daglari’ni asarak Ruslari Sarikamis’ta kusatip imha edecekti.
Gündüz baslayan yürüyüste çariklari yumusayan askerlerin çariklari gece donmaya, bir mengene gibi ayaklarini sikmaya baslar. Adim atmak neredeyse imkansizdir. Askerler oldugu yerde ziplar, atlar, kendini karlarin içine vurur ve ayaktan baslayan donma yavas yavas tüm vücuda yayilir. Düseni kaldirmamak için emir vardir. Zaten kimsede de kimseyi kaldiracak güç kalmamistir. Neferler ordunun isaret taslari gibi yollara dizilirler. Kimi çömelmis, kimi oturmus, kimi yuvarlanmis, kimi bir agacin gövdesine dayanmis kardan heykellere dönüsürler.
90.000 sehit. Tek kursun atmadan...
O yil kurtlar insan etine doyar. Birçok cesedin gözlerini kuslar oymustur. Arkadan gelenler, gördükleri korkunç manzara karsisinda moralmen yikilmaktadir. Ayrica açlik da son haddine ulasmistir.
Onbes saatlik yürüyüsün sonunda, 16.300 kisilik 30. tümenden geriye 1.400 asker kalir. Ölenler, düsmana karsi tek bir mermi atamamislardir. Diger birliklerin de bunlardan farki yoktur. Kayiplarin sayisi, en iyimser rakamla 70 bin kisidir. Bazi kaynaklarda bu sayi 90 bin kisiye kadar ulasir. Sonuçta, sadece bir gecede binlerce asker beyaz karlarin üzerine cansiz serpilmisti. Kalanlar ise açlikla, bitlerle, tifüsle, sogukalginligi ve kangrenle ugrasiyorlardi.