- 965 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Hayat bazen insanı en kısadan yanındakiyle vurdurur, işte en derin acı budur...
Hayat bazen insanı en kısadan yanındakiyle vurdurur, işte en derin acı budur...
Bu güne dek seni bana, seni sayfalara dökercesine bana anlatmamın sebebi neydi?
Yıllarca an be an seni sayfalara anlatırcasına acılara boğulmamın sebebi neydi?
Neydi binlerce başlıklı yazı ile seni anlatmamın sebebi, neydi bu kadar acı buzullarında donmamın sebebi?
Neydi ısrarla seni unutmak istememin sebebi, neydi ki seni koyduğum yeri biteviye yüceltmem?
Neydi yıllarca senin yerine kimseyi koymak istemeyişimin sebebi ki her tan şafağında aklıma düşmenle, gece yarılarına altı çeyrek kalaya kadar beyin diplerinde dolanman, uykusuzluğun sürgün olduğu gecelerimde kâbuslarımla dolanmanın sebebi neydi, neden söküp atamıyordum seni kendimden?
Vücut titremelerime sebep olan hangi olayla yanımdaydın ki bir türlü sakinleşemiyor, bir türlü dinginliğime ulaşamıyordum...
Sen kimdin Vazgeçemiyor ve ya vazgeçmek istemiyordum...
Belki bu bir bağımlılık ve de çaresizlikti sevgimin asil duruşuna karşı ama hiç de pişmanlık duymuyor ve sadece özleminin kâbuslarına sarılıp, benliğimin dermansızlığıyla uğraş verip baş etmeye çalışıyordum yüreğimle...
Sevmenin de bir bedeli olduğunu bilmesem can verecek dermanım olacaktı bu beden düşkünlüklerinden ve sen, nasıl bir sevgiyle içime çökmüştün ki yıllardır dolanıyorum o balçık ovası bataklıkta...
Neden sevmelerin her kolu sana doğru uzanıyor, her ses senin sesine yapışıyor, nedendir tüm bakışlarımın ardındaki durgunluk, donukluk, tutukluk sen sebebine bağlanıyor?
Sahipsizliklerde kalan gecelerimde neden sen varlığı önce gülümsenmelere, sonra kâbus bakışlarına dolanıyorsun?
İşte tüm bunları sen ve benim senden vazgeçememe duygum, bağımlılığım ve de çaresizliğim...
Evet,
senden geçemiyor ve de vazgeçmek istemiyordum...
Tüm sıkıntılar her şeye rağmen bu iki cümle ile düğüm oluyordu...
Hayatımın sevmelere bağlandığı dönemlerde tek çarem, tek çaresizliğim yine sendin, her bakışımın ardına çömen sen görüntüleri ile sarmalanırken, yaşamın çoğul karelerine de boş vermiştim, varsa yoksa sen varlığın perçinlenmişti beyin diplerime...
Ve yaşam sür telaş senli sensiz anlarla geçtikçe yılların ardında ezilen benliğim kalıyordu, sadece günü kurtarıp geleceğe de boş veriyordum, küçücük hediyeler veriyordum kendime senliliğe dair, ansızın bir şarkının içine atıyordum kendimi...
Tek bir cümleye sevinç heyecanları yapıştırıp eski anı yerlerindeki senin sözlerini hatırladıkça günü kurtarıyordum yıllarca biteviye...
Ama gün geldi doyumsuz oldum sen hasretine, sen düşerine ve duramayasıya vurdum kendimi yalnızlık çerçevelerine... Evet utanmıyorum seni sevmiştim derken, evet utanmıyorum senli geçen yıllardan ama artık tükendim kendimle savaş vermeye, bu sensizlik vurdu geçti beni ama bu sen karartıları da yıktı geçti utanç çerçevelerinde beni...
Ve bunları da sen çok iyi anlarsın ki sensizlikle geçen bir gün bende ölüme koşmak olur derken...
Evet,
ben senle varlığımın farkına vardım ama ben seninle sensizlik ölümünün kokusunu da hissettim...
Mustafa Yılmaz
YORUMLAR
Aşk neler de yazdırırmış dedim okurken. Biraz fazla kişisel, ama içinde güzel sözler var çalışmanın.
Saygılar. Başarılar.